Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2020/1102 E. 2020/1775 K. 10.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/1102
KARAR NO : 2020/1775
KARAR TARİHİ : 10.11.2020

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik yapma
Hüküm : Mahkumiyet

Dosya incelendi:
TCK’nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçu kanunun “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı üçüncü kısmının dokuzuncu bölümünde düzenlenmiş olup suçun mağduru tüm toplumdur. Tefecilik ilişkisinde faiz karşılığı ödünç para alan kişi, iradi olarak faiz ilişkisinin tarafı olmakta olup gerçek anlamda suçun pasif failidir. Ancak kanun koyucu izlediği suç siyaseti gereği tefecilik fiilinin aktif failinin kolayca tespitini sağlamak amacıyla ödünç para alan kişiyi cezalandırmamıştır. Bu halde tefecilik fiilinin pasif faili konumunda bulunan faiz karşılığı ödünç para alan kişinin suçun mağduru olarak kabulüne olanak yoktur. Bu kişilerin fail hakkında şikayetçi olmaları halinde açılan bir kamu davasındaki konumları ihbar eden niteliğindedir. Bu nedenle sanık hakkında tefecilik suçundan açılan kamu davasına CMK’nın 237. maddesine göre suçtan doğrudan zarar görmeyen müştekilerin katılma hakkı olmadığı, yine mahkemece usulsüz olarak verilen katılma kararının da hükmü temyiz hakkı vermeyeceği, bu itibarla hükmü temyiz yetkisi bulunmadığından müştekiler …, …, … vekilinin temyiz talebinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 317. maddesi gereğince REDDİNE, incelemenin sanık müdafiin temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Suç tarihinin gerekçeli karar başlığında 2010 yılı yerine 01/11/2012 olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir yazım hatası kabul edilmiş, 28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasanın 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesi hükmüne aykırı olarak infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin sanığa ihtarına karar verilmesi ile 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi hususlarının infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüştür, ancak;
Tefecilik suçunun doğrudan mağduru olmadıklarından davaya katılma hak ve yetkileri
bulunmayan, suçtan katılan sıfatını alabilecek surette doğrudan zarar görmeyen müştekiler hakkında kendisini vekille temsil ettirdiklerinden bahisle lehlerine vekalet ücreti tayin edilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, aynı Yasanın 322 maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasından vekalet ücretine ilişkin B-1 no’lu bendin çıkartılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 10/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.