Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2023/507 E. 2023/1148 K. 02.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/507
KARAR NO : 2023/1148
KARAR TARİHİ : 02.03.2023

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2004/104 E., 2016/39 K.
KARAR : Kısmen kabul, kısmen reddine

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili, davalılar … ve arkadaşları vekili ve davalı … tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Kadastro sırasında; … ili, … ilçesi, … Köyü çalışma alanında bulunan 202, 246, 249, 251, 252 ve 258 parsel sayılı sırasıyla 62.200, 185.000, 35.800, 76.400, 191.200 ve 123.900 metrekare yüzölçümlerindeki taşınmaz vergi kayıt miktar fazlası sebebiyle Hazine adına tespit edilmiş, davalıların itirazı kadastro komisyonunca kabul edilerek vergi kaydı, iren intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle … ve müşterekleri adlarına payları oranında tesciline karar verilmiştir.

2.Davacı Hazine temsilcisi dava dilekçesinde; çekişmeli taşınmazların Hazine’ye ait olduğunu ve adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP
Bir kısım davalılar cevap dilekçesinde; vergi kaydı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 17.02.1999 tarihli ve 1992/22 Esas, 1999/3 Karar sayılı kararı ile, davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar … ve arkadaşları temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 08.06.1999 tarihli ve 1999/2393 Esas, 1999/2512 Karar sayılı kararıyla; “usulüne uygun vergi kayıt uygulamasının yapılması” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “dava konusu taşınmazlardan 246 ve 249 parsel sayılı taşınmazların tamamını 202, 251, 252 ve 258 parsel sayılı taşınmazların ise yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarında (A) harfi ile gösterilen ayrıca 251 parsel için (B) harfi ile gösterilen kısımlarının davalıların zilyet ve tasarrufunda olduğunu, bu yerlerin davalıların dayandığı vergi kaydı kapsamında kaldığını, kadastro kanunu gereği zilyetlik şartlarının oluştuğunu, bu parseller ve parsellerin belirtilen kısımları yönünden açılan davanın reddine; çekişmeli 202, 251, 252 ve 258 parsel sayılı taşınmazların fen bilirkişi raporunda (B) harfi ve 251 parsel için (C) harfi ile gösterilen kısımlarının vergi kaydı kapsamı dışında kaldığını, Kadastro Kanunu gereği bu yerlerin zilyetlikte edinme koşulunun oluşmadığını, 100 dönüm sınırını aştığı anlaşılmakla davacının davasının bu yönden kısmen kabulü ile;

1.Çekişmeli 246 ve 249 parsel numaralı taşınmazlarla ilgili açtığı davanın reddine, … ve müşterekleri adlarına aynı parsel numaraları ile tesciline,

2.Çekişmeli 202, 251, 252, 258 parsel sayılı taşınmazlar hakkında açılan davanın kısmen kabulüne, kadastro tespitlerinin iptali ile Fen bilirkişi … ‘un 03.07.2012 havale tarihli bilirkişi raporu ve eki krokisine göre 202 parsel sayılı taşınmazın (B) harfi ile gösterilen 61.223,76 metrekarelik kısmının, 252 parsel sayılı taşınmazın B harfi ile gösterilen 65.069,89 metrekarelik kısmının, 258 parsel sayılı taşınmazın (B) harfi ile gösterilen 20.327,06 metrekarelik kısmının, 251 parsel sayılı taşınmazın; fen bilirkişileri … ve …’in 26.04.2016 havale tarihli ek raporu ve eki kroki ile koordinat özet ve alan hesabı çizelgesine göre (C) harfi ile gösterilen 72.315,72 metrekarelik kısmının Hazine adına tespiti ve son parsel numarasından sonra gelecek şekilde ayrı ayrı parsel numaraları verilerek ve susuz tarla vasfında tesciline,

3.Fen bilirkişi … Karabulut’un 03.07.2012 havale tarihli bilirkişi raporu ve eki krokisinde; 202 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 600,00 metrekarelik kısmının, 252 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 120.000,00 metrekarelik kısmının, 258 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 95.000,00 metrekarelik kısmının, 251 parsel sayılı taşınmazın ise; fen bilirkişileri … ve …’in 26.04.2016 havale tarihli ek raporu ve eki kroki ile koordinat özet ve alan hesabı çizelgesinde (A) harfi ile gösterilen 800,00 ve (B) harfi ile gösterilen 64.000,14 metrekarelik kısmının toplam 64.800,14 metrekare olmak üzere aynı parsel numaraları ile … ve müşterekleri adlarına tespit ve susuz tarla vasfı ile ve tesbitte verilen parsel numaraları ile ayrı ayrı tesciline” karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı Hazine vekili, davalılar … ve arkadaşları vekili ve davalı … temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulduğunu, lehe vekalet ücretine hükmedilmediğini ileri sürmüş ve resen belirlenecek hususlarla İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

2.Davalı … ve arkadaşları vekili temyiz dilekçesinde özetle; çekişmeli taşınmazların vergi kayıtlarının kapsamında olduğunu, sınırlarının sabit olup kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile malik olduklarını ileri sürmüş ve resen belirlenecek hususlarla İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

3.Davalı … temyiz dilekçesinde özetle; vergi kayıtlarının revizyon gördüğüne ilişkin gelen yazı cevaplarının çelişkili olduğunu, bilirkişi raporlarının çelişkili olduğunu ve bu çelişkiler giderilmeden hüküm kurulduğunu, hüküm yerindeki paydaşların nasıl belirlendiğinin anlaşılmadığını ileri sürmüş İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, askı ilan süresi içerisinde açılan kadastro tespitine itiraz davasıdır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 Sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 Sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 14 ve 17 nci maddeleri

3. Değerlendirme
Mahkemece yukarıda IV.B maddesinde açıklanan gerekçeyle karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır.

Hemen belirtmek gerekir ki, Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere tutanaklara dayanak yapılan vergi kayıtları taşınmazlara ait olduğu anlaşılmış ise de, zilyetlikle birleşmeyen vergi kayıtları hukuki değer taşımayacağına göre, zilyetlik yönünden yapılan araştırma yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, bir arazinin niteliğinin, imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise imar ihyanın tamamlandığı tarihin, üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresinin ve şeklinin belirlenmesinde en önemli delil hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde, hava fotoğraflarından yararlanılmamış, taşınmazların evveliyatı, kullanım süresi, niteliği ve üzerindeki imar ihya işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığı hususlarına ilişkin somut verilere dayalı açıklama içermeyen tek ziraatçi bilirkişi tarafından hazırlanan zirai raporla yetinilmiş, dayanak vergi kayıtlarının sınırları itibariyle gayrisabit hudutlu olduğu ve komşu mera parselleri bulunduğuna göre, kayıt miktar fazlası yönünden zilyetlikle edinilebilecek yerlerden olup olmadığının anlaşılması açısından meradan açılmış olup olmadığının belirlenmesi zorunlu olduğu halde usulüne uygun mera araştırması da yapılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.

Doğru sonuca ulaşılabilmesi için; Mahkemece, taşınmazlara ait Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek taşınmazların bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle, buradan elde edilen verilere göre tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde elde edilebilecek en eski tarihli) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden celp edilerek dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu ve jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmadır.

Keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan, vergi kayıt miktarı yönünden çekişmeli taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, zilyetliğin ne zaman başladığı, kim tarafından, ne zamandan beri hangi tasarruflarla zilyetliğin sürdürüldüğü, öncesi itibariyle imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise ne şekilde imar-ihya edildiği ve imar-ihya çalışmalarının ne zaman tamamlandığı, taşınmazın sınırlarında zaman içerisinde değişme ve genişleme olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı, beyanları komşu parsellerin tespit tutanakları ve dayanağı kayıtlar ile denetlenmeli, beyanlar arasında çelişki oluştuğu takdirde yöntemine uygun şekilde çelişkiler giderilmeye çalışılmalıdır.

Vergi kayıt miktar fazlası yönünden ise, çekişmeli taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğu, evveliyatı itibariyle kadim mera vasfında olup olmadığı, çekişmeli taşınmazların komşu mera ile arasında doğal ya da yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı, çekişmeli taşınmaz bölümü evveliyatı itibariyle mera vasfında değilse, kime ait olduğu, zilyetliğin ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, taşınmaz bölümü imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise nasıl ve ne şekilde imar-ihya edildiği ve imar-ihyanın ne zaman tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki oluştuğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkilerin giderilmesine çalışılmalıdır.
Üç kişilik ziraat mühendisleri bilirkişi kuruluna, kayıt miktar fazlası yönünden çekişmeli taşınmazların meradan açılan veya meranın devamı niteliğinde olan yerlerden olup olmadığı, evveliyatı itibariyle mera vasfında değilse imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmişse imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığı hususlarını açıklayıp, tarımsal niteliğini belirten, taşınmaz bölümünün değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile yan görünüş (kesit) krokisi ile desteklenmiş, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan rapor alınmalı; vergi kayıt miktarı yönünden ise yine çekişmeli taşınmazların kullanım biçimini, zilyetlik süresini, toprak yapısını, eğimini ve bitki desenini açıklayıp tarımsal niteliğini belirten, üzerlerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmazların imar-ihya gerektiren yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladıkları ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi içerir somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlettirilmeli; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinden hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yaptırılmak suretiyle, dava konusu taşınmazların sınırını ve niteliğini, imar-ihyaları tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde, çelişkileri giderir rapor alınmalı, dava konusu taşınmazların konumunu hava fotoğrafları üzerinde göstermesi istenmeli; fen bilirkişisinden, keşfi ve kayıt uygulamasını takibe ve denetlemeye imkan verir krokili rapor düzenlemesi istenilmeli; taşınmaza zilyet olduğu belirlenen kişiler adına aynı çalışma alanı içerisinde kadastro sırasında belgesiz zilyetlik nedeniyle tespit edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı Adliye Yazı İşleri Müdürlüğü, Kadastro ve Tapu Müdürlüklerinden (senetsiz defteri) sorularak varsa bu taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının kesinleşip kesinleşmediklerini gösterir şekilde onaylı örnekleri getirtilmeli, 3402 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesinde düzenlenen norm miktar sınırlaması belirlenirken murislerin ölüm tarihleri ile tespit tarihi arasında geçen zaman da göz önünde bulundurulmalı ve bundan sonra da toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözardı edilerek eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere ayrı ayrı iadesine,

1086 sayılı Kanun’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,02.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.