Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2023/1833 E. 2023/2657 K. 02.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1833
KARAR NO : 2023/2657
KARAR TARİHİ : 02.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi ( 8.) Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın kabulüne
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapunun beyanlar hanesine 2/B şerhi verilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili ve katılma yoluyla davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davalı Hazine vekilinin başvurusunun esastan reddine, davacılar vekilinin başvurusunun kabulüyle İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Antalya ili … ilçesi … Mahallesi 28139 ada 2 parsel (Eski … ili, … ilçesi … Köyü 1783 parsel) sayılı taşınmaz 3.345,19 metrekare yüzölçümünde arsa vasfında, “bu parsel içindeki iki adet su basmanı … oğlu …’ya aittir” şerhiyle Hazine adına tapuda kayıtıdır.

2.Davacılar vekili dava dilekçesinde; çekişmeli taşınmazın hazinenin de taraf olduğu kadastro mahkemesi kararıyla hükmen tescil edildiği ve söz konusu kararda 2/B alanında kaldığının açıkça belirtildiği, bu nedenle kesin hüküm bulunduğuna dayanarak çekişmeli taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine 6831 sayılı Orman Kanunu’nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğunun tespiti ile bu hususun tapuya şerh verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne … ili … ilçesi … Mahallesi 28139 ada 2 parsel (Eski … ili … ilçesi … Köyü 1783 parsel) sayılı taşınmazın 6831 sayılı Kanun’un 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğunun tespitine ve bu tespitin taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine şerhine, işin niteliği itibarıyla muhakeme masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına ve davacı yararına ücreti vekalete hükmedilmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı Hazine vekili ve katılma yoluyla davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı Hazine istinaf dilekçesinde; ormandan Hazine adına çıkarılan taşınmazların satışı için belirtilen idari prosedürün gerçekleştirilmesi gerektiğini, bu idari prosedür gerçekleştirilmeden yargı yoluyla satışa yönelik işlem yapılmasının söz konusu olmadığını, kullanım kadastrosu yapmama veya satış yapmama işlemlerinin idari işlem olduğunu, bu idari işlemlerin iptali ise idari yargıdan istenebileceğini, yargı yolu yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, tapu kaydına, ormandan Hazine adına çıkma olduğuna dair 2/B şerhi verilmesi talebinin reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

2.Davacılar vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde; davalı Hazinenin davanın reddini istediğini, davanın kabulü nedeniyle davacı taraf lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, davalı Hazine vekilinin istinaf isteminin reddiyle, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı Hazineden alınarak taraflarına ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Antalya Kadastro Mahkemesinin 12.07.1994 tarihli ve 1991/181 Esas, 1994/2414 Karar sayılı kararında “dava konusu taşınmazın 1942 yılında yapılan orman tahdidi sırasında devlet ormanı kapsamında kaldığı ve bu tahdidin kesinleşip 1976 yılına kadar taşınmazın orman vasfını muhafaza ettiği, 1976 yılında yapılan 2/B maddesi uygulaması ve aplikasyon çalışmaları sonucu nizalı taşınmazın orman rejimi dışına çıkarıldığı ve rejim dışına çıkarma tarihi ile kadastro tespitinin yapıldığı tarih dikkate alındığında da davalı yararına 20 yıllık iktisabi zamanaşımının dolmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davacı … ve arkadaşları ile diğer davacıların davasının reddine; müdahil Hazinenin davasının ise kabulüne ve 1783 parselin tapulama tespitinin iptaliyle parselin maliye hazinesi adına tapuya tesciline; parsel içerisindeki iki adet subasmanın … oğlu …’ya ait olduğunun tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verildiği; kararın Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin incelemesinden geçerek 12/04/1995 tarihinde kesinleştiği ve hükmen Hazine adına tapu kaydı oluştuğu ancak kararın gerekçesinde taşınmazın 2/B çalışmasında orman sınırları dışına çıkarıldığı belirtildiği halde tapu kaydının beyanlar hanesine 6831 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle orman sınırları dışına çıkarıldığına ilişkin şerh konulmadığı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) Ek-4 üncü maddesi uyarınca Hazine adına tescilli taşınmazlar üzerinde kullanım kadastrosu yapılabilmesi ve daha sonra 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun (6292 sayılı Kanun) uyarınca hak sahibine tanınan hakların kullanılabilmesi için taşınmazın nitelik kaybı nedeniyle orman sınırları dışına çıkarıldığı şerhinin tapunun beyanlar hanesinde bulunması gerektiğinden, dava konusu 28139 ada 2 parsel (eski 1783 parsel) sayılı taşınmazda adına muhdesat şerhi bulunan Metin Kara’dan taşınmazın zilyetliğini devraldıkları anlaşılan davacıların, bu davayı açmakta hukuki yararlarının bulunduğu; nitekim tapu kayıtlarının beyanlar hanesinde orman sınırı dışına çıkarıldığına dair şerh bulunmayan benzer taşınmazlar yönünden açılan davalarda, bu hususun şerh verilmesine ilişkin hükümlerin Yargıtay tarafından da onanması nedeniyle kararın Yargısal içtihatlara da uygun olduğu ve yerleşik Yargıtay içtihatlarından da anlaşılacağı üzere davaya bakmakla adli yargının görevli olduğu anlaşıldığından davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, davacılar vekilinin vekalet ücretine ve diğer yargılama giderlerine yönelik istinaf itirazı bakımdan; davalı Hazine yargılama süreci boyunca davanın reddine karar verilmesini isteyerek davaya açıkça karşı çıktığından yasal hasım kabul edilemeyeceği için, davanın kabulü kararı nedeniyle aleyhine vekalet ücretine ve harç dışında diğer yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiği halde, hatalı değerlendirmeyle davalı Hazinenin yasal hasım olduğu gerekçesiyle “işin niteliği gereği muhakeme masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına ve davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına” karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle; davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03.11.2021
Tarihli ve 2020/377 Esas, 2021/382 Karar Sayılı kararının 6100 sayılı Kanun’un 353/(1)-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın yeniden esasına ilişkin olarak; davanın kabulüne, Antalya ili … ilçesi … Mahallesi 28139 ada 2 parsel (Eski Antalya İli … İlçesi … Köyü 1783 parsel) sayılı taşınmazın 6831 sayılı Kanun’un 2/B maddesi uyarınca hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğunun tespitine ve bu tespitin taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine şerhine, davalı Hazine 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun (492 sayılı Kanun) 13/j maddesi uyarınca harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacının peşin ödediği 54,40 TL ilam harcının karar kesinleştiğinde ve istemesi halinde davacıya geri verilmesine, davacı tarafından yapılan 1000,00 TL bilirkişi ücreti, 250,00 TL araç ücreti, 419,90 TL keşif gideri, 82,00 TL tebligat ücreti, 0,50 TL yazışma gideri olmak üzere toplam 1.752,40 TL yargılama giderinin davalı Hazineden alınarak davacılara verilmesine, davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı Hazineden alınarak davacılara verilmesine” karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine temyiz dilekçesinde; çekişmeli taşınmazın 2/B ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan alanda bulunmadığı, taraflar arasında görülen taşınmazın hükmen tesciline ilişkin mahkeme kararının gerekçesinin hükme sirayet etmeyeceğini ve kesin hüküm oluşturmayacağını, yasal hasım olduklarından aleyhlerine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, çekişmeli taşınmazın 2/B ile hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden olup olmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369/1, 370 ve 371 inci maddeleri, 3116 sayılı Orman Kanunu (3116 sayılı Kanun) 1744 Sayılı 6831 Sayılı Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bu Kanuna 3 Ek Madde ile Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun (1744 sayılı Kanun), 3302 Sayılı 31.8.1956 Tarihli ve 6831 Sayılı Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (3302 sayılı Kanun ),
6831 sayılı Kanun’un 2 inci maddesinin B fıkrası,

3. Değerlendirme
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporları ve aynı bölgeye ait Dairemizin temyiz incelemesinden geçen diğer dosyalardaki tahdit evraklarından çekişmeli taşınmazın 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre ilk kez 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman sınırları içinde bulunduğu, … İdaresinin … Vakfına ait tapu kaydına dayanarak 1942 tahdidine itiraz etmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanlığının hakem sıfatıyla verdiği 19.12.1947 tarihli ve 208 sayılı iptal kararının sadece vakfın tapulu taşınmazlarına ilişkin olduğu, bu itibarla Vakıf tapusu kapsamı dışında kalan taşınmazlar yönünden tahdidin kesinleştiği ve geçerliliğini sürdürdüğü, 1952 yılında makiye tefrik çalışmalarına konu edildiği, makiye tefrik işleminin bir tespit niteliğinde olup orman sınırları dışına çıkarma işlemi olmadığı, bu hususa 30.04.2010 tarihli ve 2004/1 Esas, 2010/1 Karar sayılı İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında “3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp orman tahdidi içinde kaldığı kesinleşen, ancak, tapuya tescil edilmeyen yerlerde 5653 sayılı Kanun ile değişik 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre maki komisyonlarının yaptığı işlemlerin bir tespit niteliği taşıdığına, teknik ve hukuki anlamda orman kadastro (tahdit) sınırı dışına çıkarma işlemi olmadığına” şeklinde de işaret edildiği, 1976 yılında orman kadastro komisyonunca “Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanlığının 19.12.1947 tarihli ve 208 nolu hakem kararı gereğince eski tahdit hattı iptal edilen devlet ormanının tekrar kadastrosu yapılmak üzere” nitelendirilmesiyle 03.06.1976 tarihli işe başlama tutanağı ile orman kadastrosuna başlanıldığı, bu çalışma kapsamında 1942 yılında yapılan orman tahdidinin tamamen iptal edildiği kabul edildiğinden, önce çekişmeli taşınmazın orman olarak sınırlandırıldığı, daha sonra 14.07.1976 tarihinde II nolu parsel sahası olarak 1744 Sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanun’un 2. maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı, tahdit ve 2. madde uygulamasının 15.07.1976 tarihinde ilan edildiği, süresi içinde itiraz edilmesi üzerine itirazları inceleme komisyonunca 09.11.1976 tarihli itirazları inceleme tutanağında belirtildiği üzere “2 nolu parselin 6831 sayılı Kanun’un 1 inci maddesinin istisna fıkraları hükmüne giren yerlerden olduğu tespit edildiğinden, 2 nolu parsel ile içerisinde mevcut itirazlı sahanın 6831 sayılı Kanun’un orman saymadığı yerlerden olarak orman sınırları dışında bırakılmasına ve ekip tarafından yapılan işlemin bu şekilde düzeltilmesine” karar verilmek suretiyle orman sınırları dışında orman sayılmayan yerde bırakıldığı, söz konusu komisyon tutanağının 09.12.1976 tarihinde ilan edildiği, daha sonra 1989 yılında yapılan orman kadastrosu ve 2/B çalışmalarına konu edilmediği anlaşılmaktadır.
Tüm bu açıklamalar ışığında 1942 yılında yapılan orman tahdidinin, sadece Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanının hakem sıfatıyla verdiği 19.12.1947 tarihli ve 208 sayılı kararla … İdaresinin dayandığı … Vakfına ait tapulu taşınmazlar yönünden iptal edildiği, vakıf tapusu kapsamı dışında kalan taşınmazlar bakımından orman tahdidinin halen geçerliliğini sürdürdüğü, taşınmazların orman olarak sınırlandırılmasına ilişkin 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosunun, 7 numaralı orman kadastro komisyonunca yok sayılıp, 1976 yılında yeniden yapılan orman kadastrosunda çekişmeli parselin önce orman sınırları içinde kabul edilip 2 nci madde gereği Hazine adına orman sınırı dışına çıkartılması, daha sonra itirazları inceleme komisyonunca orman sınırları dışında (ziraat alanında) bırakılması işleminin hiçbir yasal dayanağı olmayıp, 1942 yılından beri orman sınırları içinde olan bir taşınmazın 6831 sayılı Kanun’un 2 nci veya 2/B maddesi gereği orman sınırları dışına çıkarılmasının ancak idarece usulüne uygun şekilde yapılacak işlemle mümkün olduğu, idarenin yaptığı bir tasarruf olmadan mahkemelerin orman sınırı içinde kalan bir taşınmazı orman sınırı dışına çıkarmasının mümkün olmadığı, somut olayda her ne kadar 1976 yılında 7 numaralı orman kadastro komisyonu taşınmazları Hazine adına orman sınırı dışına çıkarmışsa da işleme itiraz olması üzerine aynı komisyonun( 7 numaralı orman kadastro komisyonu) bu işlemi iptal ederek taşınmazları orman sınırı dışında (ziraat alanında) bıraktığı, dolayısı ile çekişmeli taşınmazlar bakımından ayakta olan 2 nci madde çalışmasından sözedilemeyeceği, kesinleşen orman tahdidi içinde kalan bir taşınmazın orman sınırı dışında yani ziraat alanında bırakılmasının ise kanuni bir dayanağının olmadığı, çekişmeli taşınmazın halen 1942 yılında kesinleşen orman sınırları içinde olduğu anlaşılmakta olup, çekişmeli taşınmazın hükmen tesciline ilişkin mahkeme kararının hüküm fıkrasında belirtilmeyen, ancak gerekçe kısmında yer verilen taşınmazın 2. madde ya da 2/B alanında olduğu yönündeki belirlemenin kesin hüküm olarak değerlendirilmesi de hukuken mümkün bulunmamaktadır. Zira, kesin hükmün varlığı için, her iki davanın taraflarının dava sebeplerinin ve ilk davadaki hüküm fıkrası ile diğer davadaki talep sonucunun aynı olması gerektiği gibi; kesin hükümle bağlılık, kural olarak hüküm fıkrasına münhasırdır ve gerekçeye sirayet etmez.
Hal böyle olunca; dava, tapu kaydının beyanlar hanesine 2/B şerhi verilmesine yönelik olduğuna ve taşınmazın 2 nci madde kapsamında veya 2/B alanında kalmadığı anlaşıldığına göre Bölge Adliye Mahkemesince bu hususlar dikkate alınarak taşınmazın 2/B ile orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden olduğuna ilişkin şerh verilmesi yönündeki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.