Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2023/1774 E. 2023/2713 K. 04.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1774
KARAR NO : 2023/2713
KARAR TARİHİ : 04.05.2023

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
KARAR : Tavzih talebinin reddine

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince verilen ve kesinleşen davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün tavzihinin talep edilmesi üzerine 07.11.2022 tarihli ek kararla, tavzih talebinin reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin ek kararı, tavzih talep eden davalı … mirasçısı … tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Kadastro sırasında, Rize ili … ilçesi … Mahallesi çalışma alanında bulunan 317 ada 2 parsel sayılı taşınmaz … adına, 317 ada 3 parsel sayılı taşınmaz ise … adına, genel mahkemede dava konusu olduklarından söz edilerek, yüzölçümü haneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir.

2. Kadastro tespitinden önce davacı … tarafından, davalılar … ve … aleyhine Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan her iki taşınmaz arasındaki sınırın patika yol olduğu iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davası, taşınmazlar hakkında kadastro tutanağı düzenlendiğinden bahisle görevsizlik kararı verilerek Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır.

3. İlk Derece Mahkemesinin 12.06.2007 tarih ve 2006/85 Esas, 2007/83 Karar sayılı kararıyla, davacının iddialarının sübuta ermediği, kadastro tespitinin tapu kaydına uygun olduğu gerekçesi ile davanın reddine, çekişmeli taşınmazların tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

4. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 03.10.2007 tarih ve 2007/3458 Esas, 2007/3303 Karar sayılı ilamıyla; “Kadastronun amacının, taşınmazların geometrik durumunu gerçek yüzölçümünü ve hak sahibini belirlemekten ibarettir. Öte yandan sicillerin doğru tutulmasından devlet, dolayısıyla Hazine’nin sorumlu olduğu, davacı taraf adına tesbit edilen dava dışı 317 ada 2 parsel sayılı taşınmaz ile davalı taraf adına tesbit edilen 317 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tesbit tutanaklarında yüzölçüm hanelerinin açık bırakıldığı, hal böyle olunca, taraf taşınmazlarının yüzölçümünün belirlenmesinin zorunlu olduğu, o halde taraf taşınmazlarının yüzölçümlerinin duraksamaya meydan vermeyecek şekilde uzman bilirkişiye hesaplattırılarak, bu konuda kendisinden ayrıntılı gerekçeli ek rapor alınması, varılacak sonuca göre bir hüküm kurulması” gereğine değinilerek bozulmuştur.

5. Bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama sonunda, İlk Derece (Pazar Kadastro) Mahkemesinin 15.11.2012 tarih ve 2008/127 Esas, 2012/92 Karar sayılı kararıyla, davanın kısmen kabulüne, dava konusu 317 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 1988,38 m2 yüzölçümü ile davacı … adına, 317 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ise 1117,33 m2 yüzölçümü ile davalılardan … adına tapuya tesciline karar verilmiş ve bu karar, davalı … vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 18.12.2013 tarih ve 2013/8230 Esas, 2013/22597 Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmekle, karar düzeltme yoluna gidilmeksizin 24.03.2014 tarihinde kesinleşmiştir.

6. Hükmün kesinleşmesinden sonra, davalı … mirasçılarından … tavzih dilekçesiyle; ilamda dava konusu taşınmazlar (317 ada 2 ve 3 parsel) arasındaki sınırın hatalı ölçüldüğünü, hükme esas raporda iki taşınmaz arasındaki sınırın hendek olarak belirlenmesine rağmen, daha sonra taraflarca teknik elemanlarca yapılan ölçüm sonucu hendeğin sınır olarak alınmadığının anlaşıldığını ileri sürerek, taşınmazlar arasındaki sınırın esas alınarak yeniden ölçümlerinin yapılması suretiyle hükmün tavzihen düzeltilmesini talep etmiştir.

II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen ek kararı ile; “Mahkeme kararında açıkça tescil hükmü kurulduğu ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği, hükümde yer verilen açıklamaya göre davacının talebinin infazda tereddüt yaratır mahiyette olmadığı, diğer yandan tavzih kararı ile hükmün değiştirilmesi mahiyetinde tespit yapılmasının yerinde olmayacağı” gerekçesiyle, tavzih talebinin reddine karar verilmiştir.

III. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen ek kararı, davalı … mirasçısı … tarafından temyiz edilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı … mirasçısı … temyiz dilekçesinde; tavzih talep dilekçesindeki hususlar tekrar ederek, tavzih talebinin reddine ilişkin kararın usul ve kanuna aykırı olduğundan bahisle, İlk Derece Mahkemesinin ek kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirm
Uyuşmazlık, tavzih istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 Sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 Sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 305 inci maddesi,

3. Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de bulunmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararındaki gerekçe dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup tavzih talep eden mirasçı …’ın temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

IV. KARAR

Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesinin tavzih talebinin reddine ilişkin 07.11.2022 tarihli ek kararının ONANMASINA,

179,90 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna,

Taraflarca 1086 sayılı Kanun’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 … içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

04.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.