YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1629
KARAR NO : 2023/4982
KARAR TARİHİ : 05.10.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2010/203 E., 2010/689 K.
KARAR : Davanın kabulüne
Taraflar arasındaki kesinleşen tahdide dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. … ili … ilçesi Duraklı Mahallesinde bulunan 811 parsel … taşınmaz 16.464 m2 yüzölçümü ve tarla vasfı ile davalı … ve dava dışı kişiler adına kayıtlı iken yapılan yenileme kadastro çalışmalarında 144 ada 1 parsel numarası altında, 16.433,18 m2 yüzölçümü ile işlem görmüştür.
2. Davacı … İdaresi vekili, dava konusu 811 parselin kesinleşen orman tahdidinde orman sınırları içerisinde kaldığını belirterek, davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına orman vasfıyla tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı … 25.11.2010 tarihli celsede “…Dava konusu taşınmazda ben paydaşım, benden başka paydaşlar da vardır. Ben dava konusu yerin orman olduğunu bilmiyordum, madem ki ormanmış davayı kabul ediyorum, yer devlete kalsın benim açımdan tapu iptal edilsin ancak masraflardan sorumlu tutulmak istemiyorum…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kabul nedeniyle davanın kabulüne Duraklı Köyünde yer alan 811 parsel … taşınmazın tapu kaydının davalı payı yönünden iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapu kütüğüne kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalı mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde; müvekkillerinin murisine yapılan gerekçeli karar tebliğinin usulsüz olduğunu ve taraflarınca süresinde temyiz başvurusunda bulunulduğunu, muris … tarafından verilen beyanın şartlı ve sınırlı olması sebebiyle teknik anlamda kabul beyanı olmadığını, taşınmazın tamamının orman sınırları içerisinde olmadığını sadece 483,08 m2 sinin orman vasfında olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kesinleşen tahdit sınırları içerisinde bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 … Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 … Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 … Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 … Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 6831 … Orman Kanunu’nun (6831 … Kanun) 1 inci maddesi.
3. Değerlendirme
6100 … Kanun’un 26 ncı maddesi gereği, hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.
Diğer yandan davaya son veren taraf işlemleri olan feragat, kabul ve sulh, 6100 … Kanun’un 307 ilâ 315 inci maddeleri arasında düzenlenmiştir. Tasarruf ilkesinin bir sonucu olarak davaya son veren taraf işlemleri hüküm kesinleşinceye kadar yapılabilir. Bir başka ifade ile taraflar davayı kabul ederek ya da davadan feragat ederek veya sulh sözleşmesi yaparak yargılamanın her aşamasında ve hatta kanun yollarında herhangi bir hükme gerek kalmaksızın davayı sona erdirebilirler. Ancak bu işlemler vekil tarafından yapılacaksa vekilin vekâletnamesinde özel yetkinin bulunması gerekir (6100 … Kanun’un 74 üncü maddesi).
Davadan feragat, davayı kabul ve sulh, içerikleri itibariyle birer maddi hukuk işlemi olmakla birlikte, yapılış şekli itibariyle birer usulü işlemdir. Bu nedenle söz konusu işlemler bir taraftan maddi hukuk anlamında uygulama imkânı bulan iradeyi bozan hâllere dayanılarak iptal edilebilirken, diğer taraftan kesin hüküm gibi sonuç doğurmaktadır.
Davayı kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir (6100 … Kanun’un 308 inci maddesi). Davayı kabul, davalının mahkemeye yönelik olarak yapacağı tek taraflı (açık) bir irade beyanı ile olur. Davayı kabulün geçerliliği için bunun davacı ve mahkeme tarafından kabul edilmesine gerek yoktur. Kabul ile dava tamamen veya (kısmı kabulde) kısmen sona erer. Davalı, davanın açılmasından dava hakkında verilen hükmün kesinleşmesine kadar davayı kabul edebilir. Davalı, davacının talep sonucunun tamamını veya bir kısmını kabul edebilir. Davanın kısmen kabulünde, kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir (6100 … Kanun’un 309 uncu maddesi). Davalının davacının talep sonucunun bir kısmını kabul etmesi halinde, talep sonucunun kabul edilmeyen diğer kısmı hakkındaki uyuşmazlık son bulmuş olmaz. Dava kabul edilmeyen kısım hakkında devam eder.
Davayı kabul ile dava konusu uyuşmazlık ve bununla dava, esastan sona erer. Kabul, kayıtsız ve şartsız olacağından (6100 … Kanun’un 309/4 üncü maddesi), şarta bağlı kabul geçerli değildir.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; davalı …’ın 25.11.2010 tarihli celsedeki “…Dava konusu taşınmazda ben paydaşım, benden başka paydaşlar da vardır. Ben dava konusu yerin orman olduğunu bilmiyordum, madem ki ormanmış davayı kabul ediyorum, yer devlete kalsın benim açımdan tapu iptal edilsin ancak masraflardan sorumlu tutulmak istemiyorum…” şeklindeki beyanının davayı sona erdiren, teknik anlamda kabul beyanı olmadığı görülmektedir. Kaldı ki dava konusu taşınmazda davalı … dışında paydaşlar bulunduğu halde davanın sadece Vahit’e yöneltilmesi ve Mahkemece “kabul nedeniyle” davanın kabulü ile tapu kaydının davalı payı yönünden iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmesi de doğru değildir.
O halde İlk Derece Mahkemesince öncelikle dava konusu eski 811, yeni 144 ada 1 parsel … taşınmazdaki tüm maliklerin davaya dahil edilip taraf teşkilinin sağlanması, sonrasında işin esasına girilerek, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede yapıldığı anlaşılan orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği dosyaya getirtilerek; halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi bilirkişi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşifte orman sınır noktaları tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, orman kadastrosu ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastro haritasına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde ve aynı ya da yakın orman sınır hatlarında dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilmeli; tutanaklardaki anlatımlar değerlendirilmeli; tutanaklarla tahdit haritası arasında çelişki bulunup bulunmadığı belirlenmeli; çelişki bulunmakta ise çekişmeli parsel yönünden tahdit tutanakları ile haritalar arasındaki çelişki tahdit tutanaklarına değer verilmek suretiyle giderilecek şekilde müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak, açıklamalı, krokili rapor alınmalı, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetli değildir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 … Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 … Kanun’un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
1086 … Kanun’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
05.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.