Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2022/937 E. 2022/5151 K. 01.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/937
KARAR NO : 2022/5151
KARAR TARİHİ : 01.06.2022

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : 6292 Sayılı Kanun Gereğince Satışı Yapılan Taşınmaza Yönelik Tapu İptali Ve Tescil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı Hazine vekili ile davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Kullanım kadastrosu sırasında Havran İlçesi Kalabak Mahallesi çalışma alanında bulunan 218 ada 391 parsel sayılı 19.652,51 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Kanun’un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 1995 yılından beri …’nın kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak Hazine adına tespit ve 17.07.2010 tarihinde tescil edildikten sonra yargılama sırasında 29.08.2013 tarihinde 6292 sayılı Kanun gereğince …’ya satılarak bu kişi adına tapuda kayden intikal ettirilmiştir.
Davacı …, 26.12.2011 tarihinde taşınmazı davalı … ile birlikte satın aldıklarını ve paylarına nispeten fiili kullanımlarında bulunduğunu ileri sürerek 1/2 payları oranında adlarına şerh verilmesi istemi ile dava açmış, yargılama sırasında 26.08.2014 tarihinde ise taşınmazın tapu kaydının 1/2 oranında iptali ile bu payın adına tescili istemine yönelik olarak ıslah etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne, çekişmeli 218 ada 391 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının 1/2 hissesinin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, davalının, Hazine ile anlaştığı bedelin (29.478,72 TL) yarısının davacı tarafça davalı Hazine’ye ödenmesine karar verilmiş; hüküm davalı Hazine vekili ile davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmaz ile dava dışı 218 ada 390 parsel sayılı taşınmazı, davacı ve davalı ile dava dışı … ‘in 01.10.1993 tarihli “Gayrimenkul Satış Senedi” ile önceki zilyeti …’dan bedelini ödeyerek satın aldıkları ve taşınmazların bu tarihten beri zilyetliklerinde olduğu, davalı …’nın, “Gayrimenkul Satış Senedi” içeriğini kabul etmekle birlikte davacının kendi payına düşen bedeli ödemediğini savunduğu, ancak senet içeriğinden bedelin taraflarca ödendiğinin anlaşıldığı ve aksinin de davalı tarafından ispat edilemediği gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmediği gibi verilen karar usul ve yasaya da aykırıdır.
Davacı …, … ve Hazine’ye husumet yönelterek şerh istemi ile dava açmış, yargılama sırasında ise taşınmazın 6292 sayılı Kanun uyarınca satılarak davalılardan … adına tescil edilmesi üzerine davasını tapu iptali ve tescil isteğine yönelik olarak ıslah etmiştir. Şu halde, yargılama sırasında taşınmazın … adına tescil edildiği ve davacının davasını da tapu iptali ve tescil isteğine yönelik olarak ıslah ettiğinin anlaşılması karşısında davalı Hazinenin davada taraf sıfatının kalmadığı kuşkusuzdur.
Diğer taraftan, bilindiği üzere, kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmaz/taşınmazların Hazinenin mülkiyetinden çıkıp, üçüncü şahıs/şahıslar adına tescil edilmelerine esas olan hukuki işlem 6292 sayılı Kanun uyarınca Hazinenin satışına dayanan idari işlem olup, Hazinenin satış işlemi ortadan kaldırılmadıkça, başka bir ifade ile idari işlem niteliğindeki Hazinenin satışı idarece geri alınmadıkça ya da idari yargıda iptal edilmedikçe üçüncü kişi adına oluşan tapu kaydının yolsuz tescil olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
Dolayısı ile kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmaz/taşınmazların Hazine’nin mülkiyetinden çıkıp, üçüncü şahıs/şahıslar adına tescilinden sonra tapu iptali ve tescil isteğine yönelik davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır.
Somut olaya gelince; davacı …, 26.12.2011 tarihinde şerh istemi ile açmış olduğu eldeki davayı, 26.08.2016 tarihinde tapu iptali ve tescil isteğine yönelik olarak ıslah etmiş olup, çekişmeli taşınmaz ise ıslah tarihinden önceki tarih olan 29.08.2013 tarihinde 6292 sayılı Kanun uyarınca …’ya satılarak bu kişi adına tescil edilmiştir.
Davacının ıslah tarihi itibari ile taşınmaz 6292 Sayılı Kanun uyarınca satılarak davalı … adına tescil edildiğine ve dosya kapsamından da idari işlem niteliğindeki satış işleminin idarece geri alındığı ya da idari yargıda iptal edildiği anlaşılamadığına göre eldeki davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, davalı Hazine yönünden davanın taraf sıfatı kalmadığından, davalı … yönünden ise dinlenme olanağı bulunmadığından reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekili ile davalı … vekili’nin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde …’ya iadesine, harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 01.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.