Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2022/8324 E. 2023/1295 K. 08.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8324
KARAR NO : 2023/1295
KARAR TARİHİ : 08.03.2023

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2008/15 E., 2014/45 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulüne, reddine

Taraflar arasında Bartın Kadastro Mahkemesinde görülen kadastro tespitine itiraz davasında İlk Derece Mahkemesince verilen, asıl ve birleşen bir kısım dosyada davanın kısmen kabulüne, birleşen diğer dosyada feragat nedeniyle davanın reddine ilişkin hükmün kesinleşmesinden sonra, davacılardan … tarafından hükmün tavzihinin talep edilmesi üzerine 20.03.2020 tarihli ek kararla, tavzih talebinin kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin tavzih ek kararı, davacı … tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Kadastro sırasında Bartın ili Merkez …. Beldesi … Köyü çalışma alanında bulunan 109 ada 15 ve 16 parsel sayılı sırasıyla 704,12 ve 4.303,24 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, davalı … ve müşterekleri adlarına tespit edilmiştir.

2. Asıl dosyada davacılar … ve … dava dilekçesinde; Bartın ili Merkez … Beldesi … Köyü 109 ada 16 parsel sayılı taşınmazın kök muris …’dan intikal ettiğini, 18 Mart 1980 tarihli senetlerinin bulunduğunu ileri sürerek, davalılar adına fazla yazılan payın iptali ile veraset belgesi doğrultusunda ve satış senedi nazara alınmak suretiyle hisselerinin tapuya kayıt ve tescilini istemişlerdir.
3. Birleşen 2008/51 Esas sayılı dosyada davacılar …, …, … ve … dava dilekçelerinde; Bartın ili Merkez … Beldesi … Köyü 109 ada 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazların, kök muris … oğlu ….’dan geldiğini, bu nedenle davalılar adına fazla yazılan payın iptali ile veraset belgesi doğrultusunda ve kökten gelen hisseler nazar alınarak, hisselerinin tapuya kayıt ve tescilini istemişlerdir.

4. Birleşen 2008/60 Esas sayılı dosyada davacı … dava dilekçesinde; Bartın ili Merkez … Beldesi … Köyü 109 ada 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazlarda miras yoluyla intikal eden hakkı ve hissesi bulunduğu halde adına pay yazılmadığını, davalılar adına fazla yazılan payın iptali ile veraset belgesi doğrultusunda ve kökten gelen hisseler nazara alınarak, hisselerinin tapuya kayıt ve tescilini talep etmiştir.

5. Birleşen 2008/52 Esas sayılı dosyada davacı … dava dilekçesinde; Bartın ili Merkez … Beldesi … Köyü 109 ada 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazlarda kökten gelen hissesinin yazılmadığını ve 18 Mart 1980 tarihli senedinin bulunduğunu ileri sürerek, davalılar adına fazla yazılan payın iptali ile veraset belgesi doğrultusunda ve satış senedi nazar alınarak, hissesinin tapuya kayıt ve tescilini istemiştir.

6. İlk Derece Mahkemesinin 07.07.2014 tarih ve 2008/15 Esas, 2014/45 Karar sayılı kararıyla; “asıl dosya ve birleşen 2008/51 Esas ve 2008/60 Esas sayılı dosyalarda davaların kabulüne, birleşen 2008/52 Esas sayılı dosyada davanın feragat nedeniyle reddine, çekişmeli 109 ada 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazların …, … ve … mirasçıları ve diğer tespit malikleri adına tapuya kayıt ve tesciline” karar verilmiş ve hüküm, taraflarca temyiz edilmeksizin 04.02.2019 tarihinde kesinleşmiştir.

7. Davacı … hükmün kesinleşmesinden sonra, 11.10.2019 havale tarihli dilekçesinde; … mirasçılarının miras paylarının hükümde gösterilmediği için tapularını alamadıklarını öne sürerek, eksikliğin giderilmesi için hükmün tavzihini talep etmiştir.

II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen tavzih ek kararıyla; “tavzih talebinin kabulü ile Mahkemenin 07.07.2014 tarihli ve 2008/15 Esas, 2014/45 Karar sayılı kararının hüküm kısmının 1. bendinin a fıkrasından ”-32 payının verasete iştirak şeklinde miras hisseleri oranında … mirasçıları olan,
-… oğlu 1902 doğumlu …,
-… oğlu 1906 doğumlu …,
-… oğlu 1908 doğumlu …
-… oğlu 1913 doğumlu …,
-… kızı 1948 doğumlu …,
-… oğlu 1950 doğumlu …,
-… kızı 1959 doğumlu …,
-… oğlu 1960 doğumlu …,
-… oğlu 1964 doğumlu …,
-… kızı 1942 doğumlu …,
-… oğlu 1953 doğumlu …,
-… kızı 1958 doğumlu ….,
-… oğlu 1961 doğumlu …,
-… kızı 1964 doğumlu …,
-… oğlu 1971 doğumlu …,
-… oğlu 1976 doğumlu …,
-… oğlu 1960 doğumlu …,
-… kızı 1963 doğumlu …,
-… oğlu 1965 doğumlu …,
-… oğlu 1951 doğumlu …,
-… kızı 1952 doğumlu …,
-… kızı 1955 doğumlu …,
-… oğlu 1949 doğumlu …,
-… kızı 1958 doğumlu …,
-… kızı 1965 doğumlu ….,
-… kızı 1961 doğumlu …,
-… kızı 1982 doğumlu …,
-… kızı 1984 doğumlu …,
-… oğlu 1985 doğumlu ….,
-… oğlu 1987 doğumlu … ,
-… kızı 1989 doğumlu …,
-… oğlu 1991 doğumlu …,
-… kızı 1994 doğumlu …,
-… oğlu 1966 doğumlu …,
-… kızı 1974 doğumlu …,
-… kızı 1938 doğumlu …,
-… kızı 1940 doğumlu … adlarına,” yazılı bölümün çıkarılması ile çıkarılan bölüm yerine ”-32 payının verasete iştirak şeklinde … mirasçıları olan
-6,4 payının … oğlu 1902 doğumlu …,
-6,4 payının … oğlu 1906 doğumlu …,
-6,4 payının … oğlu 1908 doğumlu …,
-6,4 payının … oğlu 1913 doğumlu …,
-6,4 payının … kızı 1911 doğumlu … adlarına” yazılmasına,
2-Mahkemenin 07.07.2014 tarihli ve 2008/15 Esas, 2014/45 Karar sayılı kararının hüküm kısmının 1. bendinin b fıkrasından ”-32 payının verasete iştirak şeklinde miras hisseleri oranında … mirasçıları olan,
-… oğlu 1902 doğumlu …,
-… oğlu 1906 doğumlu …,
-… oğlu 1908 doğumlu ….,
-… oğlu 1913 doğumlu …,
-… kızı 1948 doğumlu …,
-… oğlu 1950 doğumlu …,
-… kızı 1959 doğumlu …,
-… oğlu 1960 doğumlu …,
-… oğlu 1964 doğumlu …,
-… kızı 1942 doğumlu …,
-… oğlu 1953 doğumlu …,
-… kızı 1958 doğumlu …,
-… oğlu 1961 doğumlu …,
-… kızı 1964 doğumlu …,
-… oğlu 1971 doğumlu …,
-… oğlu 1976 doğumlu …,
-… oğlu 1960 doğumlu …,
-… kızı 1963 doğumlu …,
-… oğlu 1965 doğumlu …,
-… oğlu 1951 doğumlu …,
-… kızı 1952 doğumlu …,
-… kızı 1955 doğumlu …,
-… oğlu 1949 doğumlu …,
-… kızı 1958 doğumlu …,
-… kızı 1965 doğumlu …,
-… kızı 1961 doğumlu …,
-… kızı 1982 doğumlu …,
-… kızı 1984 doğumlu …,
-… oğlu 1985 doğumlu …,
-… oğlu 1987 doğumlu … ,
-… kızı 1989 doğumlu …,
-… oğlu 1991 doğumlu …,
-… kızı 1994 doğumlu …,
-… oğlu 1966 doğumlu …,
-… kızı 1974 doğumlu …,
-… kızı 1938 doğumlu …,
-… kızı 1940 doğumlu … adlarına,” yazılı bölümün çıkarılması ile çıkarılan bölüm yerine ”-32 payının verasete iştirak şeklinde … mirasçıları olan
-6,4 payının … oğlu 1902 doğumlu …,
-6,4 payının … oğlu 1906 doğumlu …,
-6,4 payının … oğlu 1908 doğumlu …,
-6,4 payının … oğlu 1913 doğumlu …,
-6,4 payının … kızı 1911 doğumlu … adlarına” yazılmasına,
3-Mahkemenin 07.07.2014 tarihli ve 2008/15 Esas, 2014/45 Karar sayılı kararının hüküm kısmının 1. bendinin b fıkrasından ”-36 payının verasete iştirakli şekilde miras hisseleri oranında … mirasçıları olan,
-… kızı 1956 doğumlu …,
-… oğlu 1962 doğumlu …,
-… oğlu 1967 doğumlu … adlarına” yazılı bölümün çıkarılması ile çıkarılan bölüm yerine ”-36 payının verasete iştirakli şekilde … mirasçıları olan
-12 payının … kızı 1956 doğumlu …,
-12 payının … oğlu 1962 doğumlu …,
-12 payının … oğlu 1967 doğumlu … adlarına” yazılmasına, diğer kısımların aynen kalması şeklinde hükmün tavzihine” karar verilmiştir.

III. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece (Bartın Kadastro) Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen tavzih ek kararı, davacı … tarafından temyiz edilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı … temyiz dilekçesinde özetle; tavzih kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 305 ve 306 ıncı maddelerine uygun olmadığını,tavzih kararı ile hükümde değişiklik yapılamayacağı gibi ekleme ya da çıkarma da yapılamayacağını, ilk derece mahkemesi kararı temyiz edilmediğinden mülkiyet haklarının kesinleştiğini, ilk derece mahkemesince taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak davada hiç talebi olmayan … hakkında da hüküm tesis edildiğini, hatalı nüfus kaydına dayanılarak hüküm tesis edildiğini ileri sürerek, tavzih ek kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Talep, kesinleşen hükmün tavzihen düzeltilmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 Sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 305 inci maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 1 inci maddesi,

3. Değerlendirme
1. Hükmün tavzihi 6100 sayılı Kanun’un 305 inci maddesinde;
“(1) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir.
(2) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” şeklinde düzenlemiştir.
Hâkim karar verdikten sonra kanun yollarına başvurulup bozulmadığı sürece kendiliğinden kararını değiştiremez. Ancak bazı hâllerde hüküm açık olmayabilir, hükmün uygulanması aşamasında tereddütler ortaya çıkabilir ya da birbirine aykırı fıkralar içerebilir. İşte Kanun, açık olmayan, uygulama aşamasında tereddüt yaratan ya da çelişkili olan hükmün açıklanması, tereddüt ve çelişkilerin giderilmesi için “hükümlerin tavzihi” müessesini düzenlemiştir.
Kesin hüküm ilkesi, mahkemenin verdiği karara geri dönüp değiştirmesine engeldir. Fakat, bir hükmün anlamının açık olmaması ya da çelişkili hüküm sonuçları içermesi nedeniyle hükmün gerçek anlamının saptanmasında güçlük çekildiği takdirde, tarafların hükmü veren mahkemeye başvurarak hükmün açıklığa kavuşturulmasını isteyebilecekleri genellikle kabul edilmektedir. Böylece, mahkeme verdiği hükmün gerçek anlamını ortaya koymaktan başka bir şey yapmayacağından, bundan kesin hükmün zarar görmesi söz konusu olmayacaktır.
Genel ilkelerden çıkarılması mümkün olan bu tavzih olanağını 6100 sayılı Kanun açık bir biçimde düzenlemiştir. 6100 sayılı Kanun’un m. 305/1’e göre, hüküm yeterince açık değilse ya da icrasında kuşku uyandırıyor veya birbirine aykırı hüküm sonuçları içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını ya da duraksama veya aykırılığın giderilmesini isteyebilir. (Postacıoğlu, İlhan E./Altay, Sümer: Medenî Usûl Hukuku Dersleri, … 2020, s.784).
Açıklandığı üzere; hükümlerin tavzihi, hükmün müphem olması veya birbirine aykırı (çelişik) fıkralar ihtiva etmesi halinde, hükmün gerçek anlamının meydana çıkarılması için başvurulan bir yoldur. Yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça, verilen hükmün değiştirilmesi mümkün değildir. Hükümlerin tavzihi de bunun bir istisnası olarak kabul edilemez.
Tavzih, kural olarak sadece hüküm fıkrası hakkında olur. Hükmün gerekçesinin açıklanması bakımından tavzih yoluna gidilemez. Ancak, hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişki varsa, bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabilir (YHGK.’nin 14.6.1967 tarihli ve 1967/9–462 Esas, 300 Karar sayılı ilamı).
Hâkim, tavzih yolu ile hükümde unutmuş olduğu talepler hakkında karar verip bunu kararına ekleyemeyeceği gibi, hüküm verirken unuttuğu vekâlet ücreti veya faiz hakkında tavzih yolu ile bir karar verip bunu hükmüne dâhil edemez. Aynı şekilde kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki de tavzih yolu ile giderilemez. Bütün bu anlatımlardan çıkan netice; tavzih yolu ile kesinleşmiş olan hüküm sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, cilt 5, Altıncı Baskı şehir 2001 cilt 5, s. 5270 vd.).
Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince, davacı …’ un, taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleşen hükmün tavzihin talep etmesi üzerine, hüküm kısmında adı geçenlerin bir kısmının isimleri çıkartılmak ve yeni isimler eklenmek suretiyle payların düzeltilmesine tavzihen karar verilmiştir.

2. Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, davacı …’ un talebinin taraflara tanınan hakları ve yüklenen borçları değiştirici nitelikte olduğu ve tavzih yoluyla hükmün değiştirilmesinin mümkün olmadığı gözetilerek, tavzih talebinin reddine hükmedilmesi gerekirken, hükmü değiştirecek şekilde tavzih kararı verilmesi isabetsiz olup, davacı …’ un temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesinin 20.03.2020 tarihli tavzih ek kararının 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

İstek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine,

1086 sayılı Kanun’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 08.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.