Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2022/741 E. 2023/3581 K. 08.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/741
KARAR NO : 2023/3581
KARAR TARİHİ : 08.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının
kaldıralarak yeniden hüküm kurulmasına

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil olmadığı taktirde bedel istemine yönelik davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacıların davalı Hazineye karşı açtıkları davanın husumet nedeniyle, diğer davalılara karşı açtıkları davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 30.05.2023 Salı gününde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Duruşma için tayin edilen günde davacılar … ve müşterekleri vekili Avukat … ile karşı taraftan davalı Hazine vekili Avukat … ve davalılar … ile … vekili Avukat … … geldiler. Hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 30.05.2023 tarihinde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Kadastro sırasında; … ili … ilçesi … Mahallesi çalışma alanında bulunan eski 216 parsel sayılı 28.210,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 12.07.1993 tarihinde taşlık, çalılık niteliğiyle beyanlar hanesinde 6831 sayılı Orman Kanunu’nu (6831 Sayılı Kanun) uyarınca orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden olduğu belirtilerek Hazine adına tespit edilmiş, Ahmet Hoyraz tarafından askı ilan süresi içinde Kadastro Mahkemesinde açılan dava sonucunda 08.04.1997 tarihli ve 1996/387 Esas, 1997/370 Karar sayılı kararıyla; taşınmazın vasfının tarla olarak düzeltilmek suretiyle Hazine adına tesciline, beyanlar hanesinde … oğlu …’ın kullanımında olduğunun gösterilmesine karar verilmiş, taraflarca temyiz edilmeksizin 30.05.1997 tarihinde kesinleşmiş, 2011 yılında yapılan uygulama kadastrosu sonucunda 216 ada 2 parsel numarasıyla ve 26.586,60 m2 yüzölçümlü olarak tescil edilmiş, 6292 Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun (6292 Sayılı Kanun) uyarınca 2014 yılında yapılan satışlar nedeniyle, davalılar … ve müşterekleri adına paylı olarak tescil edilmiştir.

2. Davacılar … ve arkadaşları vekili 16.01.2018 tarihli dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazın 17.281 m2 yüzölçümündeki bölümünün davacıların kullanımında olduğunun taraflar arasında Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.12.2011 tarihli ve 2010/40 Esas, 2011/452 Karar sayılı kararıyla görülen el atmanın önlenmesi istemli dava ile sabit olduğunu, bu kısmın 60 yıldan fazla bir süredin davacıların murisi Yusuf Ece’nin kullanımında iken ölümüyle zilyetliğin davacılara geçtiğini, tapuda görülen kullanım şerhinin doğruyu yansıtmaması nedeniyle 2012 yılında açtıkları ve Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/607 Esas sayılı dosyasında görülmeye devam edilen davada yargılama aşamasında taşınmazın davalılara satılması nedeniyle konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, davanın ilk açıldığı sırada Mahkemece bu hususun Tapu Müdürlüğüne ve Milli Emlak Müdürlüğüne bildirilmesine rağmen Defterdarlık tarafından taşınmazın … ve müştereklerine 2014 yılında satıldığını, yapılan satışın yolsuz ve hukuka aykırı olduğunu, bu doğrultuda Antalya 9. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2014/559 Esas sayılı dosya ile açtıkları tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verildiğini, ret kararının gerekçesinde davanın Hazine aleyhine açılmadığı için dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin gerektiğinin yazıldığını belirterek; bu nedenle davalı olarak tapu malikleriyle birlikte Hazinenin de taraf gösterilmek suretiyle açtıkları işbu davada davalı Hazine tarafından taşınmazın satışına dair alınmış tüm kararların iptaline, taşınmazın 17.281,00 m2 yüzölçümündeki kısmının davalı kişiler adına oluşan tapusunun iptali ile davacılar adına tesciline, tapunun iptalinin mümkün olmaması halinde fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin davalılardan yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.

II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

2. Davalılar … ve arkadaşları vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın parasını ödeyerek davalılarca Hazineden satın alındığını, davalılara satışını doğrudan engelleyen bir durumun bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

3. Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında Antalya 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/559 Esas sayılı dosyası ile görülen davanın kesin hüküm oluşturduğunu, bu konuda yeniden dava açılamayacağını, esasa girilmeksizin reddi gerektiği, taşınmazın Hazine tarafından satılmasından sonra şerhe yönelik davanın dinlenemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu yerin davalı Hazine tarafından 6292 sayılı Kanun uyarınca davalılara kısım kısım farklı tarihlerde satıldığı, bu haliyle asıl uyuşmazlığın dava konusu yerin satılmasından sonra eldeki davanın açılıp açılamayacağı noktasında toplandığı, taşınmazın 6292 sayılı Kanun’a göre satılması halinde, mevzuata uygun satışla oluşan tescilin yolsuzluğundan söz edilemeyeceğinden şerhe dayalı dava açılamayacağı, ancak satıştan önce dava açılabileceği, davacılar davalarını zilyetliğe dayalı şerhe dayandırmakta olup dava konusu yer davalı Hazinenin mülkiyetinden çıkmakla davalılar dava konusu taşınmazın malikleri olduğu, davanın satıştan sonra açılması nedeniyle mülkiyet hakkına üstünlük tanımak gerekeceğinden hem davalı Hazineye hem de davalı gerçek kişilere yönelik dava açılamayacağı gerekçesiyle davacıların davalarının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçelerinde; davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince dar kapsamlı yorum yapıldığını, davanın satıştan önce açılmış bir dava olduğunu ve bu hususun mahkemece araştırılmadığını, davacıların satıştan önce açtıkları bu dava ile Medeni Kanun’un 2 nci maddesi gereğince ve zilyetlik hukuku gereğince hak ve yetki ve iradelerini sonuna kadar kullandıklarını, ancak Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, İlk Derece Mahkemesince Hazinenin oluşturduğu tapunun yolsuz olduğunun tespit edilemediği gibi bu konuda herhangi bir araştırma yapılmadığını açıklayarak, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince toplanan deliller ile tüm dosya kapsamına göre, ileri sürülen istinaf nedenleri çerçevesinde ve 6100 sayılı Hukuku Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 355/1 inci maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin yapılan inceleme sonucunda; davacılar vekilinin sair istinaf nedenleri yerinde olmadığı, ancak; İlk Derece Mahkemesince 6292 Sayılı Kanun uyarınca satıştan sonra mevzuata uygun olarak oluşan sicilin yolsuzluğunun ileri sürülemeyeceği gerekçe gösterilerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş ise de, dosya arasında bulunan Antalya 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/559 Esas-2017/16 Karar sayılı dosyasında, eldeki incelemeye konu davanın davacıları, Hazine hariç eldeki davada davalı olan aynı davalılara karşı, aynı taşınmaz için 6292 Sayılı Kanun uyarınca davalılara yapılan satışın haksız olduğu iddiasına dayanarak tapu iptali ve tescil davası açtıkları ve mahkemece davanın reddine karar verilerek bu kararın kesinleştiği, ileri sürülen istinaf nedenlerine göre, eldeki davanın ise, aynı davacılar aynı taşınmaz hakkında aynı nedenlere dayanarak aynı davalılar ve Hazineye husumet yöneltilerek açıldığı, eldeki davanın tarafları, konusu ve sebebi ile Antalya 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/559 Esas- 2017/16 Karar sayılı dosyasının gerçek kişiler yönünden tarafları, konusu ve sebebi aynı olduğundan, önceki hükmün eldeki dava açısından 6100 sayılı Kanun’un 303/1 inci maddesi gereğince kesin hüküm oluşturduğu, 6100 Sayılı Kanun’un 114/1-i maddesi uyarınca dava şartları arasında bulunan ve mahkemece yargılamanın her safhasında re’sen gözetilmesi gereken aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması kuralının İlk Derece Mahkemesince göz ardı edildiği gibi, tapu iptal ve tescil davalarında husumetin kayıt malikine yöneltilmesi gerekli olduğu halde, eldeki davada kayıt maliki olmayan ve husumet yöneltilen Hazineye de husumetin düşmediği gerekçesiyle;

“1. Davacılar vekilinin istinaf başurusunun kabulüne, Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 02.10.2019 tarihli ve 2018/28 Esas, 2019/501 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı Kanun’un 353/b-2 maddesi uyarınca kaldırılmasına,

2. Davanın esasına ilişkin olarak; davanın Hazine yönüyle husumetten, diğer davalılar yönüyle dava şartı yokluğu nedeniyle reddine” karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek ve taraflar arasında esastan bir kesin hüküm bulunmadığını, yalnızca usuli olarak kesin hüküm sayılabileceğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalılar adına oluşan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescilinin istenip istenemeyeceği hususuna ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369/1, 370 ve 371 inci maddeleri, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) Ek 4 üncü maddesi,

3. Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 8,400,00 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalı Hazine ile davalılar … ve …’a verilmesine,

54,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 125,50 TL’nin temyiz edenden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.