Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2022/7147 E. 2023/686 K. 15.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7147
KARAR NO : 2023/686
KARAR TARİHİ : 15.02.2023

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2018/67 E., 2022/50 K.
KARAR : Davanın kabulüne

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne ve duruşma isteğinin ise değerden reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Kadastro sırasında Samsun ili, … ilçesi, … Mahallesi çalışma alanında bulunan 111 ada 20, 162 ada 7, 167 ada 29 ve 224 ada 14 parsel sayılı sırasıyla 2.739,57; 3.801,36; 1.166,90 ve 523,09 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar Hazinedar Süleyman Paşa Vakfı’na ait 1228 tarihli vakfiye hudutnamesinin kapsamında kalmakta olup, vakıf mallarının kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği ile iktisaplarının mümkün bulunmadığı belirtilerek Hazinedar Zade Süleyman Paşa Vakfı adına tespit edilmiştir.

2. Davacı … vekili dava dilekçesinde; çekişmeli taşınmazların vakıf malı olmayıp, 1228 tarihli hudutnamenin kapsamında kalmadıklarını ve irsen intikal yoluyla zilyetliğinin uzun süredir devam ettiğini ileri sürerek taşınmazların kadastro tespitinin iptali ile adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne İzafeten Samsun Bölge Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde; çekişmeli taşınmazların Hazinedar Zade Süleyman Paşa vakfına ait olup, vakfiye kapsamında kaldığını, vakfiye sınırlarının 1/25000 ölçekli haritada yer aldığını, vakıf mallarının zilyetlikle iktisabı mümkün olmayıp, kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği ile edinim koşulları bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 15.06.2012 tarih ve 2007/800 Esas, 2012/60 Karar sayılı kararı ile çekişmeli taşınmazların vakfiye hudutnamesinin kapsamında kalmadığı ve davacı taraf yararına zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleştiği gerekçesi ile çekişmeli taşınmazların kadastro tespitinin iptali davacı … adına tapuya tescillerine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 05.03.2013 tarihli ve 2012/13632 Esas, 2013/2312 Karar sayılı kararıyla Mahkemece yapılan uygulamada Hazinedar Zade Süleyman Paşa Vakfına ait hudutnamenin çekişmeli taşınmazları kapsamadığının belirlendiği gibi dosya içerisinde bulunan Kavak Asliye Hukuk Mahkemesinin 1973/128 Esas, 1991/318 Karar sayılı dosyasında Vakıflar Genel Müdürlüğünün vakfiye kapsamında kaldığı iddiasıyla açtığı tescil davasında, dava edilen taşınmazların bu yerlere ilişkin vakfiye kapsamı belirlenemediğinden davasının reddine karar verildiği, bu kararın Dairemizce onanarak kesinleştiği, dolayısı ile dava konusu taşınmazların bu haliyle söz konusu vakfiye kapsamında kalmadığının anlaşıldığı ve bu hususun mahkemenin de kabulünde olduğu, öte yandan hükme dayanak alınan Prof. Dr. … , Prof. Dr. … ve Doç. Dr. … tarafından hazırlanan müşterek rapor içeriği dikkate alındığında, çekişmeli taşınmazların bu vakfiye kapsamında kaldığı kabul edilse dahi, üzerinde vakfa ait cami, medrese, yapı, kalıntı bulunmayan gayri sahih nitelikteki vakıf arazilerinin Devlete ait miri arazi niteliğinde olması nedeniyle vakıf kullanımında olmayan bu nitelikteki taşınmazların zilyetlikle kazanılmasının mümkün olduğu, ancak somut olayda, çekişmeli taşınmazlara ilişkin olarak Vakıflar Genel Müdürlüğü ile gerçek kişiler arasında düzenlenmiş kira sözleşmeleri sunulduğu halde, İlk Derece Mahkemesince bu sözleşmelerin uygulanmadığı, bu kapsamda dava konusu taşınmazlara ait olup olmadıkları, ait ise kiralayan gerçek kişiler ile davacı taraf arasında akdi, fiili ve irsî irtibat olup olmadığı, halefiyet yoluyla bu kişileri bağlayıp bağlamayacağının değerlendirilmediği, ayrıca, raporu hükme esas alınan ziraat bilirkişi raporlarında çekişmeli taşınmazların eğimi belirtilip, ekili veya ekili olmadığı bildirildikten sonra bir kısım taşınmazlar yönünden “davalı parselde kadimden beridir tarımsal faaliyette bulunulmadığı toprak profil derinliğinin pulluk tabakasının daha üstünde olduğundan, profilin bitki üretimi ve gelişimi için yeterli düzeyde bulunmamasından anlaşılmaktadır”, bir kısım taşınmaz için ise “davalı parselde kadimden beridir tarımsal faaliyette bulunulduğu toprak profil derinliğinin pulluk tabakasının daha altında olduğundan, profilin bitki üretimi ve gelişimi için yeterli düzeyde bulunmasından anlaşılmaktadır” denilip, sonuç kısmında ise “dava konusu parsellerin tarım arazisi olarak kullanıldıkları ve halen ekilip biçildikleri kanaatine varıldığı” bildirildiğine göre bu haliyle ziraat bilirkişi raporu çekişmeli taşınmazların niteliği konusunda yetersiz olduğu halde bu rapor ile yetinildiği açıklanarak Mahkemece, davalı Vakıflar Genel Müdürlüğüne çekişmeli taşınmazlarla ilgili tüm kira sözleşmeleri, kira bedelleri ödenmiş ise makbuzları ile kiraya ilişkin tüm belgeleri sunmak üzere süre verilmesi, daha sonra yerel bilirkişiler, tutanak bilirkişileri, taraf tanıkları, ziraat mühendisi bilirkişi ile teknik bilirkişinin katılımı ile keşif yapılması, ibraz edilen kira sözleşmelerinin yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanması, mahalli bilirkişi ve tanıklardan zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tespit tarihine kadar davacılar yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi, ziraat mühendisi bilirkişiden taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı yönünde rapor alınması, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile çekişmeli taşınmazların vakfiye kapsamında kalmadığı gibi kadim tarım arazisi niteliğinde olup, davacının uzun yıllardan beri nizasız fasılasız zilyetliğinde bulunduğu gerekçesi ile çekişmeli 111 ada 20, 162 ada 7, 167 ada 29 ve 224 ada 14 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinin iptali ile … adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü vekili temyiz dilekçesinde, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporlarının gerçeğe aykırı olup, taşınmazların vakfiye kapsamında kaldığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, Hazinedar Zade Süleyman Paşa vakfının sahih vakıf olduğunu ileri sürerek ve resen dikkate alınacak sebeplerle hükmün bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, çekişmeli taşınmazların tespit maliki Hazinedar Zade Süleyman Paşa Vakfı’nın hukuki niteliğinin ne olduğu, dayandığı vakfiye kaydı ya da hudutnamenin çekişmeli taşınmazları kapsayıp kapsamadığı, bu kapsamda çekişmeli taşınmazların zilyetlikle kazanılıp kazanılamayacağı ve taşınmazlar zilyetlikle iktisaba elverişli yerlerden ise zilyetlikle kazanım koşullarının davacı taraf yararına gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 Sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 Sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 14 üncü maddesi

3. Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,

80,70 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 99,20 TL’nin temyiz edenden alınmasına,

1086 sayılı Kanun’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.