Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2022/7120 E. 2023/3485 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7120
KARAR NO : 2023/3485
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Antalya ili … ilçesi … Mahallesi çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) Geçici 8 inci maddesi uyarınca 2020 yılında yapılan kadastro çalışması sırasında, 104 ada 2 parsel sayılı 5.887,54 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının edinme sebebi bölümünde mülga 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri Kanunu (2613 sayılı Kanun) ile 5602, 509 ve 766 sayılı Kanunlara göre yapılan kadastro / tapulama çalışmaları sırasında, kadastroya tabi tutulmayarak tespit harici bırakılan yer olduğu belirtilerek, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, tarla vasfıyla, davalı … adına tespit edilmiştir.

2. Davacı … vekili dava dilekçesinde; Antalya ili … ilçesi … Mahallesi 104 ada 2 parsel sayılı taşınmazın, Hazineye ait olup tespit dışı bırakılan ve ilk tesis kadastrosu yapılırken kimsenin kullanımında olmayan devletin hüküm ve tasarrufu altında sayılan yerlerden iken yapılan çalışma sonucunda taşınmazın davalı adına tespit edildiğini, 3402 sayılı Kanun’un 14 ve 17 nci maddesinde yer alan zilyetlikle iktisap koşullarının davalı açısından oluşmadığını, yapılan çalışmaların yasa ve genelge hükümlerine aykırı olduğunu belirterek, kadastro tutanağının iptali ile taşınmazın Hazine adına tespit ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın davalının ve murisi olan babasının 1948 yılından beri kullanımında olduğunu ve taşınmaza buğday ve arpa ekildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, her ne kadar keşifte dinlenilen mahalli ve tespit bilirkişileri dava konusu taşınmazın eskiden beri ekin ekilerek kullanıldığını beyan etmişler ise de bilirkişi kurulunca hazırlanan raporda taşınmaza ilişkin hava fotoğrafları ve uydu görüntülerine ilişkin tespitler dikkate alındığında dava konusu yerin 2000 li yıllara kadar tarımsal faaliyet yapılmak suretiyle kullanıldığı ancak bu tarihten sonra dava tarihine kadar boş kaldığı, tarımsal faaliyet yapılmak suretiyle kullanımın olmadığı, yabancı otlarla kaplı olduğunun belirtildiği, taşınmazın her ne kadar 1960 lı yıllardan itibaren imar ihyası tamamlanarak kullanılmaya başlanmış ise de bu kullanım 2000’li yıllardan sonra devam etmediği, toprak işlemenin yapılmadığı, dava tarihine kadar taşınmazın boş kaldığı, bilirkişi kurul raporunda 2010, 2013, 2016 ve 2021 tarihli uydu fotoğraflarının değerlendirilmesinde taşınmazda toprak işlemenin yapılmadığı, yabancı otlarla kaplı olduğu, keşif tarihinde yeni sürülmüş olduğunun belirtildiği, ayrıca davalı vekili tarafından her ne kadar delil olarak vergi kaydına dayanılmış ise de zilyetlikle birleşmeyen vergi kaydının tek başına değer taşımayacağı bu nedenle davalı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, 104 ada 2 parsel sayılı taşınmaz hakkında 3402 sayılı Kanun’un Geçici 8 inci maddesi kapsamında yapılan kadastro tespitinin iptaline, taşınmazın Hazine adına kadastro tutanağındaki yüzölçüm ve niteliğiyle tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu, müvekkili olan davalının taşınmazın imar ihyasını 1953 yılında tamamlandığını ve 2000 yılına kadar kullanımı ile zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu, taşınmazın boş bırakılmayıp nadasa bırakıldığını, uydu fotoğrafları ile beyanlara göre taşınmaz üzerinde davacının kullanımının bulunduğunu, 2010 – 2021 arasında aralıklı olarak ekim yapıldığı için zilyetliğin kesilmediğini, İlk Derece Mahkemesince delillerinin toplanmadığını ve beyanlar hanesine kullanıcı şerhi verilmesi yönündeki talepleri hakkında karar verilmediğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, taşınmazın 766 sayılı Tapulama Kanunu’na göre yapılarak 29.09.1983 tarihinde kesinleşen tapulama çalışmalarında idari orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle tapulama harici olarak bırakılan alanda kaldığı; 6831 sayılı Orman Kanunu’nun (6831 sayılı Kanun) 1 inci maddesi kapsamında 2017 yılında tamamlanarak 2018 yılında kesinleşen orman kadastrosu çalışması sonucunda parselin tamamının orman sayılmayan ziraat arazileri olarak belirtilen alanda orman sınırları dışında kaldığı; 1963-1981-1992 tarihli hava fotoğraflarında temizlendiği ve kuzeyindeki sınır alanlarla birlikte tarımsal faaliyet yapılarak kullanımlı olup içinde münferit olarak ibreli ve yapraklı ağaçlar bulunduğu; 1964 tarihli memleket haritasında doğu kısmının üzerinde ibreli ağaç sembolü bulunan yeşil renkli ormanlık alanda, batı kısmının ise beyaz renkli açıklık alanda, batı ve kuzey kısımlarının ise beyaz renkli açıklık alanda kaldığı; 1983 yılı memleket haritasında güneydoğu kısmının üzerinde çalılık sembolü bulunan yeşil renkli ormanlık alanda, batı ve kuzey kısımlarının ise beyaz renkli açıklık alanda bulunduğu; 1995 yılı memleket haritasında üzerinde çalılık sembolü bulunan yeşil renkli ormanlık alanda kaldığı; eğiminin batı yönde % 10-12 olup uzun yıllar toprak işleme yapıldığından yapıldığından toprağının süngerimsi yapıda olduğu ve pulluk katmanı bulunduğu; 1953 tarihli hava fotoğrafında temiz ve çalı bitki örtüsü bulunmadığı ancak çevre araziler gibi toprak işleme yapılmadığı ve tarımsal alan olarak kullanımda olmadığı; 1963 tarihli olanda üzerinde arazi temizliği yapılarak imar ihyasının tamamlandığı, sonraki 1981-1992 tarihli olanlarda toprak işleme yapılarak hububat ekilerek tarımsal alan olarak kullanımda olduğu; 2000 tarihli uydu görüntüsünde tarımsal alan olarak kullanımda olduğu, 2000-2/13-2016-2021 tarihli olanlarda açıklık alanda kaldığı ve toprak işleme yapılmadığı, yabancı otlarla kaplı olduğu, keşifte yeni sürüldüğünün belirlendiği; 2000 yılına kadar toprak işleme yapılarak kültür bitkileri yetiştiriciliği yapıldığı ancak 2000 yılından sonraki görüntülerde toprak işleme yapılmadığı ve yabancı otlarla kaplı olduğu, aralıklı olarak tarımsal üretimde kullanımda olduğu; dava tarihine göre en az 60 yıl öncesinden imar ihyasının tamamlandığı ve tarım alanı olarak 2000’li yıllara kadar kullanımda olduğu, 2000’li yıllardan sonra üzerinde toprak işleme yapılmadığı, bu yıllardan dava tarihine kadar boş alan olarak bırakıldığı, yabancı otlarla kaplı olduğu ve aralıklı olarak tarımsal kullanımda olduğu; dolayısıyla daha öncesinde tarımsal faaliyette kullanılmakla beraber 2000’li yıllardan sonra zilyetliğin iradi olarak terki sonucunda tespit tarihine kadar kullanımsız olarak bırakıldığı; bu şekilde tespit tarihi ve öncesindeki en az 20 yıllık süre boyunca aralıksız olarak zirai faaliyette kullanılmadığı, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, çekişmeli taşınmaz üzerinde davalı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369/1, 370 ve 371 inci maddeleri, 3402 sayılı Kanun’un 14, 17 ve geçici 8 inci maddeleri,

3. Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

123,67 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 371,01 TL’nin temyiz eden davalıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.