Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2022/692 E. 2023/1274 K. 07.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/692
KARAR NO : 2023/1274
KARAR TARİHİ : 07.03.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/340 E., 2021/244 K.
KARAR : İstinaf Talebinin Esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/606 E., 2019/4 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, müdahalenin men’i ve kal davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın Hazine açısından husumetten reddine, diğer davalıya karşı davanın esastan reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı karşı davalı ve Hazine vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 28.02.2023 Salı gününde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Duruşma için tayin edilen günde davacı karşı davalı … vekili Av…. geldi. Karşı taraftan Hazine vekili Av. … ile davalı karşı davacı … vekili Av…. geldi. Hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 07.03.2023 tarihinde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … ili … ilçesi … mahallesi 13292 ada 17 parsel sayılı taşınmazın 6.794,64 m2 lik tapu hissesinin zilyet ve kullanıcısı olduğunu, müvekkilinin bu taşınmazın zilyetliğini 30.06.2004 tarihli zilyetlik devir sözleşmesi ile … ve arkadaşlarından devir ve teslim aldığını, o tarihten bu güne kadar nizasız fasılasız kullanmaya devam ettiğini, zilyetlik devir sözleşmesinin içeriğine göre de taşınmazın sınırları … 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 1998/575 Esas, 1998/547 Karar sayılı değişik iş tespit dosyası ile belirlendiğini, halen de kullanıldığını, davalının 6292 sayılı Kanun kapsamında kendi üzerine yazdırarak belirlenen bedeli ödeyerek taşınmazın tamamını aldığını yeni öğrendiklerini belirterek Maliye Hazinesi tarafından davalı …’ya yapılan satışın yolsuz tescil olması nedeniyle satışın iptali ile satışın ve tapu kaydının müvekkilin hissesi oranında kendi adlarına kayıt ve tesciline karar verilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde taşınmazın müvekkilin hissesinin rayiç bedelinin mahallinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması ile birlikte tespit edilen bedelden müvekkil miras hissesine düşecek kısmın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkile ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
1. Davalı-karşı davacı … vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazın müvekkilinin murisi evveli … … adına teşrini evveli 1321 yoklama tarihli ve 9 no.da kayıtlı … köyünde … Kerimesi…’ya ait kayda istinaden 1970 yılından bu yana zilyet ve tasarrufunda bulunan taşınmazı daha sonra 2/B denilen kayıtla orman dışına çıkarılmış yer olarak bedelini yeniden ödeyerek tapusunu aldığını, başkasının yerini kendi yeriymiş gibi göstererek almadığını, müvekkilinin 01.06.2001 tarihinde … köyü muhtarından alınmış belge ile bu dava konusu taşınmazı ekip diktiğine dair belge aldığını, bu taşınmazda zilyet olduğunu gösterdiğini, ayrıca emlak vergisini 1990 yılından beri ödediğini, elektrik ve su aboneliği bulunduğunu, davacı tarafın müvekkiline ait tapulu taşınmazı içerisinde ahır gibi bir yapı bir kısım sera yapmak suretiyle müvekkilinin taşınmazına haksız müdahalesi bulunduğunu bu müdahalenin meni için noter kanalıyla ihtarname çektiklerini ancak ihtarnameye olumlu bir cevap verilmediğini bu nedenle karşı dava olarak haksız müdahalenin menini talep etmenin zorunlu olduğunu, bu nedenle hukuki dayanaktan yoksan davanın reddini ile müvekkilinin tapulu arazisi içerisinde haksız yere bulunan davacı tarafından taşınmazına müdahale edilen bir kısım sera ile binanın kali ile taşınmazdan çıkarılmasına, bu şekilde haksız el atmanın önlenmesine, kal masraflarının davacı taraftan tahsiline karar verilmesini savunmuştur.

2. Davalı … Hazinesi vekili cevap dilekçesinde özetle; bir sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişinin o hakka sahip olan kişi olduğunu, dava konusu taşınmazda hak sahibi olmayan Hazine açısından davalının davalı sıfatına sahip olmadığından davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile
“1-Asıl davanın davalı … Hazinesi yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, diğer davalı yönünden REDDİNE,
2-Karşı davanın kabulü ile, davalının dava konusu … ili … ilçesi … köyü 13292 ada 17 parsel sayılı taşınmaz üzerinde fen bilirkişisinin 02.05.2018 havale tarihli raporunda belirtildiği üzere 2869 m2 lik S1,1736 m2’lik S2, 28,64 m2’lik Y1, ile 234 m2’lik E1 harfi ile gösterilen sera ve yapılara ilişkin müdahalenin menine, bu yapı ve seraların kal’ine” karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı-karşı davacı ve davalı Hazine vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince satışın geçersiz olduğu, yolsuz tescilin söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve kanuna uygun olmadığı, davalı tarafından hiçbir hak iddia edilmeyen dava konusu taşınmaz üzerindeki vekil edenine ait ev ve seralarının yaşı dahi taşınmazın kullanıcı ve zilyedinin vekil edeninin olduğunun açık olduğu, davalı-karşı davacının davasının kabulüne karar verilmesinin de doğru olmadığı, vekil edeninin taşınmazı önceki zilyetten devir aldığı ve 2004 yılından beri kullandığı, vekil edeni ile karşı davacının yerlerinin sınır komşusu olup, yerlerin sınır ile ayrılmış vaziyette bulunduğu gerekçeleriyle hükmün kaldırılarak davalarının kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; bu davada Hazinenin taraf bulunmadığı, davalının cevap dilekçesinde karşı dava açtığı ve karşı davada Hazinenin taraf olmadığı, karşı dava yönünden Hazine yönünden hüküm kurulmadığı, Mahkemece yapılan yargılama neticesinde davalı Hazine lehine tek bir vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçeleriyle hükmün düzeltilerek asıl davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu … ili … ilçesi … köyü 13292 ada 17 parsel sayılı taşınmazda kullanım kadastrosu çalışmaları yapıldığı, davalı … lehine kullanıcı şerhi verildiği, tespitin kesinleşmesinden sonra davalının yasal süresi içinde idareye müracaat ederek taşınmazı satın aldığı ve tapuda davalı adına 09.04.2015 tarihinde tescil işlemi yapıldığı, davacının bu satış tarihinden sonra eldeki davayı açtığından davalıya yapılan satışın geçerli olup yolsuz tescil söz konusu olduğundan dava konusu taşınmazın yeniden Hazine adına tapusunun oluşturulup, davacı adına kullanıcı şerhi verilmesi isteminin yerinde bulunmadığı, davalı … Hazinesi yönünden dava konusu taşınmazın dava tarihinden önceki bir tarihte davalıya satışının yapılması nedeniyle ve 6292 Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun’un (6292 Sayılı Kanun)
9/5 inci maddesi gereğince bu tür davalarda yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılması ve Hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru olduğu ve dava konusu taşınmazda Hazinenin malik olmadığından Hazine açısından husumet yokluğundan davanın reddine, karşı dava yönünden ise davalı-karşı davacının malik olduğu taşınmazda davacı-karşı davalının sera ve yapı yapmak suretiyle haksız müdahalede bulunduğu anlaşıldığından davacı-karşı davalı … vekili ve davalı Hazine vekilinin istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı-karşı davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı … vekili temyiz dilekçesinde; dosyada mevcut zilyetlik devir sözleşmesi, tanık anlatımları, keşif ve bilirkişi raporlarına göre dava konusu … mahallesi 13292 ada 17 parselin 6.794,64 m2 lik kısmının devir sözleşmesinden sonra yaklaşık 20 yıldır kullanıcı ve zilyedinin müvekkil olduğunun tartışmasız olarak tesbit edildiği, dava konusu taşınmaz üzerinde müvekkilin ev ve seraları olmasına rağmen bunların kime ait olduğunu dahi araştırmadan taşınmazın sınırları dahi ayrılmış olan taşınmazın bir kısmını kullanan davacı adına taşınmazın tamamını kullanıcı olarak göstermesinin 6292 sayılı Kanun’a aykırı olduğunu, İstinaf mahkemesince tekrar mahallinde keşif ve bilirkişi raporu aldırıldığını, müvekkile ait kullanılan yer ile davalıya ait yer arasında açıkça sınır mevcut olduğunu bu husus gözlemlendiğini, müvekkile ait 25 yıllık seraların, evlerin, sondajın, elektrik ve su aboneliklerinin olmasına rağmen 6292 sayılı Kanun’a aykırı bir şekilde zilyet olmayan davalı tarafa maliye hazinesi tarafından taşınmazın tamamının satılması ve yerel mahkeme ve istinaf mahkemesince maliye tarafından yapılan satışın geçerli sayılması usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek asıl davanın reddine ilişkin kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davacı-karşı davalı … vekili karşı davaya yönelik verilen kabul kararını ise; müvekkilinin davaya konu taşınmazı önceki zilyetten devir aldığı, 2004 yılından beri kullandığını, taşınmaz üzerinde bir çok muhtesat bulunduğunu, müvekkil ve karşı davacının yerlerinin sınır komşusu olup, yerler sınır ile ayrılmış vaziyette bulunduğunu, davacının taşınmazın tamamının kendisine ait olduğunu bu güne kadar iddia etmediğini, üzerindeki seralar, evler, sondaj ve kullanıma hiçbir itirazda bulunmadığı, karşı tarafın kendi kullanımında olan yerlerin belgeleri ile müvekkile ait yerden haksız menfaat temin etme çabası içerisinde olup, mahkemeyi ve maliye hazinesini de yanıltarak dava konusu taşınmazda hiçbir kullanıcı ve zilyetliği olmadığı halde müvekkile ait taşınmazı ele geçirmeye çalıştığını, karşı davacı taşınmazı satın aldıktan sonra yapılan bir müdahale olmadığını, zilyetlik nedeni ile çok eskiden yapılan ev, sera ve muhtesatlar mevcut olduğunu, dolayısı ile haksız ve kötü niyetli olarak yapılan bir yapı ve muhtesat söz konusu olmadığını, muhtesatların bedeli ödenmeden kal kararı verilmesinin de doğru ve yasal olmadığını, bina değerinin 66.205,00 TL, seraların değerinin ise 138.150,00 TL olarak belirlendiğini, ev ve seraların sökülmesinin fahiş zarar oluşturacağı ve müvekkile ait olduğu ve yaklaşık 20 yıl öncesinden yapılarak zilyetlik devir sözleşmesinde belirtildiği üzere müvekkile devredilmesi ve bu muhtesatlar üzerinde karşı davacının hiçbir hak da talep etmemesi karşısında iyi niyetli müvekkilin haklarının korunması açısından depo karı verilmeden men kararı verilmesi doğru olmadığını belirterek karşı davanın kabulüne ilişkin hükmün de bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada; 6292 sayılı Kanun gereği kullanıcısına satılan taşınmazın tapusunun iptali ile davacı adına tesciline, karşı davada ise; müdahalenin men’i ve kal talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369/1, 370 ve 371 inci maddeleri, 6292 sayılı Kanun’un 7 ve 9 uncu maddesi,

3. Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı karşı davalı … vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 8.400,00 TL’nin davacı karşı davalı …’dan alınarak davalı Hazine ve …’ya verilmesine,

59,30 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 120,60 TL’nin temyiz eden davacı-karşı davalıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,07.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.