YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6633
KARAR NO : 2022/9594
KARAR TARİHİ : 30.11.2022
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kullanım Kadastrosu
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
… İli …,İlçesi ….,Mahallesi çalışma alanında bulunan, dava konusu 334 ada 2 parsel sayılı taşınmaz, 495,47 metrekare yüz ölçümünde ve kargir ev ve arsa niteliği ile davalı Hazine adına tescil edilmiş olup, beyanlar hanesine, 6831 sayılı Kanun’un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve parsel üzerindeki evin ve parselin ….., oğlu …’ a ait olduğu, 1977 yılından beri kullanımında olduğuna dair şerh konulmuştur. Davacı …, dava konusu taşınmazın kullanıcısı olduğuna dair şerh konulmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, … İli …., İlçesi …., Mahallesi 1793 parsel nolu taşınmazın, bilirkişilerin 21.12.2015 tarihli ve 03.03.2016 havale tarihli rapor ve krokilerinde gösterilen 396,79 m2’lik kısmının davacı …’ın zilyetliğinde olduğunun tespitine, dava konusu taşınmazın 396,79 m2’lik kısmının davacı …’ın kullanımında olduğunun beyanlar hanesine şerh verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, dava dilekçesinde, 5831 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanun’un 4. maddesi gereğince, 334 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kullanıcısı olduğunu belirterek, tapu kütüğünün beyanlar hanesine işlenmesine karar verilmesini istemiş ve Mahkemece, 1793 Parsel nolu taşınmazın, (taşınmazın imar işleminden önceki parsel numarası) bilirkişilerin 21.12.2015 tarihli ve 03.03.2016 havale tarihli rapor ve krokilerinde gösterilen 396,79 m2’lik kısmının davacı …’ın zilyetliğinde olduğunun tespitine ve dava konusu taşınmazın 396,79 m2’lik kısmının Davacı …’ın kullanımında olduğunun beyanlar hanesine şerh verilmesine karar verilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, 3402 sayılı Yasa’nın, 5831 sayılı Kanun ile eklenen Ek-4. maddesi ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanun’un 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edileceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda; dosya kapsamına göre, çekişmeli taşınmaz hakkında kullanım kadastrosu veya güncellemeye ilişkin çalışma yapılmadığı anlaşılmaktadır. 2/B alanlarında kullanım kadastrosu yapılması işlemi idari bir tasarruf olup, bu konuda idareyi zorlayıcı nitelikte dava açılamayacağı gibi Mahkemece idare yerine geçilerek işlem yapılması da mümkün değildir. O halde, çekişmeli taşınmazda kullanım kadastrosu ve güncellemeye ilişkin bir çalışma yapılmadığının anlaşılmış olması ve ayrıca dava konusu 334 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde aynen ‘bu parsel üzerindeki ev ve bu parsel …., Oğlu …’a ait olup 1977 yılından beri kullanımındadır’ şerhinin yazılı olduğu da sabit olduğuna göre, taşınmazın beyanlar hanesine zilyetlik şerhi verilmesine ilişkin davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; Mahkemece, hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre, davalı Hazine vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 30.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.