Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2022/6307 E. 2023/3490 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6307
KARAR NO : 2023/3490
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf Başvurusunun Esastan Reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Antalya ili … ilçesi … Mahallesi çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) Geçici 8 inci maddesi uyarınca 2020 yılında yapılan kadastro çalışması sırasında, 144 ada 24 parsel sayılı 13.084,33 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının edinme sebebi bölümünde mülga 2613 sayılı Kanun ile 5602, 509 ve 766 sayılı Kanunlara göre yapılan kadastro / tapulama çalışmaları sırasında kadastroya tabii tutulmayarak tespit harici bırakılan yer olduğu belirtilerek, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, tarla vasfıyla, davalı … adına tespit edilmiştir.

2. Davacı … vekili dava dilekçesinde; Antalya ili … ilçesi … Mahallesi 144 ada 24 parsel sayılı taşınmazın, Hazine’ye ait olup tespit dışı bırakılan ve ilk tesis kadastrosu yapılırken kimsenin kullanımında olmayan devletin hüküm ve tasarrufu altında sayılan yerlerden iken yapılan çalışma sonucunda taşınmazın davalı adına tespit edildiğini, 3402 sayılı Kanun’un 14 inci ve 17 inci Maddesinde yer alan zilyetlikle iktisap koşullarının davalı açısından oluşması gerektiğini, yapılan çalışmaların Kanun ve genelge hükümlerine aykırı olduğunu belirterek, kadastro tutanağının iptali ile taşınmazın Hazine adına tespit ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın müvekkili olan davalının dedesi Hakkı Özenden kaldığını, davalı tarafından teyzesi …’e icara verilerek bilfiil tarım ürünü ekilerek aralıksız olarak zilyet ve tasarruf edildiğini, taşınmazın kadastro tespiti çalışmalarında kısmen bakımsız görünmüş olmasının veya ekili olmamasının Hazine arazisi niteliği ile davacı tarafı ait olduğu anlamına gelmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, her ne kadar keşifte dinlenilen mahalli ve tespit bilirkişileri, dava konusu taşınmazda keşif günü zeminde ekili olan kısımların (bilirkişi raporunda A ile belirtilen kısım) davalı tarafından en az 40 – 50 yıldır ekin ekilerek kullanıldığını belirtmiş, davalı tanıkları da taşınmazın akılları erdiğinden beri davalının dedesi Hakkı Öner tarafından kullanıldığı, sonrasında annesi …’a, ondan da davalıya kaldığı, devamlı olarak ekin ekilmek suretiyle kullanıldığı yönünde beyanda bulunmuş iseler de, bilirkişi kurulunca hazırlanan raporda, hava fotoğraflarının, ortofoto ve uydu görüntülerinin, toprak yapısının değerlendirilmesinde taşınmazda B ve C ile belirtilen kısımlarının taşlık, kayalık ve kullanımsız yapıda olduğunun, bu durumun keşif günü dahi devam ettiğinin, A ile belirtilen kısmın 1963, 1971, 1980, 1992 tarihli hava fotoğraflarının değerlendirilmesinde taşınmazın tarımsal faaliyette kullanılmayan, taşlık yapıda olduğunun, çevre arazilerle arasında sınırının belirginleşmediğinin, imar ihyasının tamamlanmadığının, 2010 yılı itibariyle taşınmazın kuzey kısımları dışında imar – ihyası tamamlanarak tarım toprağı vasfının oluşmadığına yönelik tespitler karşısında mahalli ve tespit bilirkişi anlatımlarına itibar edilmediği, taşınmazda B ve C ile belirtilen kısımların keşif günü dahi taşlık çalılık halde olduğu ve imar – ihyalarının tamamlanmadığı, A ile belirtilen kısmın ise 2010 yılı itibariyle imar – ihyasının tamamlandığı, daha önceki tarihlerde kullanımın emek ve masraf gerektirmeyen, zilyetliğin sürdürülmesi seviyesinde kaldığı, bu nedenle davalı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 144 ada 24 parsel sayılı taşınmaz hakkında 3402 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi kapsamında yapılan kadastro tespitinin iptaline, taşınmazın Hazine adına, kadastro tutanağındaki yüzölçüm ve niteliğiyle tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; taşınmazın (B) ve (C) harfleriyle gösterilen kısımlarına yönelik davanın kabulü kararına karşı istinaflarının bulunmadığını, (A) harfleriyle gösterilen kısım yönünden ilk derece mahkemesince eksik araştırma ve inceleme yapıldığını, delil olarak sundukları vergi ve emlak kayıtları ile nüfus kayıtlarının dosya arasına alınmadığını, taşınmazın diğer komşu parseller ile öncesinde bir bütün iken sonrasında mirasçılar arasında yapılan taksimle davalıya intikal ettiğini, 1995 ile 2010 tarihleri arasına ilişkin uydu görüntüsü ve hava fotoğraflarının mevcut olmadığını ve bilirkişi raporunun somut verilere dayanmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması suretiyle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, keşif beyanlarında ekilmeyen öbekler hariç taşınmazın 40 – 50 yıldır davalı tarafından ekildiği bildirilmiş ise de, hava ve uydu fotoğrafları ile desteklenen bilirkişi rapor içeriklerine göre taşınmaz üzerinde imar ihya çalışmaları tamamlanarak tespit tarihine kadar 20 yıllık kesintisiz zilyetliğin bulunmadığının anlaşıldığı, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, çekişmeli taşınmaz üzerinde davalı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369/1, 370 ve 371 inci maddeleri, 3402 sayılı Kanun’un 14, 17 ve Geçici 8 inci maddeleri,

3. Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

3402 sayılı Kanun’un 36/A maddesi gereğince harç alınmasına mahal olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.