Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2022/536 E. 2023/1673 K. 22.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/536
KARAR NO : 2023/1673
KARAR TARİHİ : 22.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/29 E., 2021/233 K.
KARAR : Davanın kabulüne

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına arar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili ve davalı … İdaresi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacılar vekili, 04.08.2009 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği .. Köyünde bulunan yaklaşık 50 dekar yüzölçümündeki taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkilleri yararına oluştuğunu iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 713 üncü maddesi hükmüne göre adlarına eşit hisselerle tescilini istemiştir.

II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın zilyetlikle kazanılacak yerlerden olmadığını açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.

2. Dahili davalı … vekili duruşmada alınan beyanında, davanın reddini savunmuştur.

3. Dahili davalı … vekili cevap dilekçesinde, davanın reddini savunmuştur.

4. Dahili davalı … İdaresi vekili cevap dilekçesinde, ormanların zamanaşımı ile kazanılamayacağını, dava konusu taşınmazın Kadastro Müdürlüğünce orman olarak sınırlandırıldığını, bu durumda müvekkili kuruma husumet düşmeyeceğini açıklayarak, davanın usulden ve esastan reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 13.01.2015 tarihli ve 2009/373 Esas, 2015/8 Karar sayılı sayılı kararı ile davanın kabulüne, fen bilirkişisi ….’nın 18.04.2014 tarihli rapor ve eki krokisinde (A) harfi ile gösterilen 45.673,10 metrekare yüzölçümündeki tescil harici taşınmazın davacılar … ve … adlarına eşit hisse ile tapuya tesciline, aynı krokide taşlık 1 olarak gösterilen 1.922,58 metrekarelik ve taşlık 2 olarak gösterilen 2.584,69 metrekarelik tescil harici yerlerin davalı Hazine adına tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 22.11.2016 tarihli ve 2015/4478 Esas, 2016/9282 Karar sayılı kararıyla “4721 sayılı Kanun’un 713/3 üncü maddesi uyarınca bu nitelikteki davalarda Hazine ve ilgili kamu tüzel kişiliğine husumet yöneltilmesinin zorunlu olduğu, somut olayda, davanın Hazine ve Üçpınar Köyü Tüzel Kişiliği hasım gösterilerek açıldığı; yargılama devam ederken …’nın davaya dahil edildiği, ancak; hükümden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi Ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un (6360 sayılı Kanun) 1 inci maddesi gereğince çekişmeli taşınmazın bulunduğu … Büyükşehir Belediyesinin sınırlarının il mülki sınırları olarak belirlendiği, mahkemece … anılan kanun uyarınca davaya dahil edilmiş ise de 6360 sayılı Kanun’un Geçici 1/13 üncü maddesi uyarınca 4721 sayılı Kanun’un 713/3 üncü maddesi gereği de ilgili kamu tüzel kişiliği olması nedeni ile … Büyükşehir Belediye Başkanlığına da husumet yaygınlaştırılıp dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekli olduğu, öte yandan jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi …’ün 4.6.2014 havale tarihli raporunda; hükme esas alınan 18.4.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) ile gösterilen 45.673,10 metrekare yüzölçümlü taşınmazın 1991 tarihli ve 4243 film ve 9731-9732 numaralı hava fotoğraflarında tarımsal faaliyet yapılmış bir yer olduğu ve sabit sınırlarının arazi üzerinde mevcut olduğu belirlendiği halde; aynı hava fotoğrafları esas alınarak 19.4.2013 tarihli keşif sonucu, harita mühendisi bilirkişiler …. ve … tarafından müştereken ve aynı yere ilişkin olarak düzenlenen 8.5.2013 tarihli teknik rapor ile harita mühendisi … tarafından düzenlenen 30.1.2013 tarihli raporlarda ise aynı taşınmazın 24.731,35 metrekarelik bölümünün hava fotoğrafında tarla görünümünde olduğu; 20.941,75 metrekarelik bölümünün ise o tarihte hali olarak göründüğünün belirtildiği, bu haliyle 4.6.2014 tarihli teknik rapor ile 30.1.2013 tarihli ve 8.5.2013 tarihli teknik raporlar arasında çelişki olduğunun kuşkusuz olduğu, ne var ki, 2. raporda, farklılığın sebebinin açıklanmadığı gibi mahkemece de bu husus üzerinde durulmadığı ve çelişkinin yöntemince giderilmeye çalışılmadığı açıklanarak, öncelikle mahkemece yasal hasım niteliğinde bulunan … usulünce davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması için davacı tarafa imkan verilmesi, bundan sonra dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait (1994-1989-1984 yıllarında ya da bu yıllara en yakın) üç ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları tarihleri de açıkça yazılarak Harita Genel Komutanlığı’ndan temin dilerek dosya tamamlandıktan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu ve fen bilirkişisi huzuruyla yeniden keşif yapılması, keşif sırasında; yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın dava tarihinden 20-25 yıl öncesinde kimler tarafından hangi sebebe dayalı olarak zilyet edildiğine ilişkin maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, taşınmazın imar-ihyaya konu edilip edilmediğinin, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiğinin, tarımsal amaçlı zilyetliğin hangi tarihte başladığının etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, bilirkişi ve tanık sözlerinin komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmesi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisine dosyanın tevdii ile dava konusu taşınmazın tespit tarihine göre 15-20-25 yıl öncesine ait ve üç ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak taşınmazın niteliği ile taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetliğin başlangıç tarihinin ayrı ayrı saptanması, önceki raporlarla arasında çelişki doğması durumunda bu çelişkinin nereden kaynaklandığı, hangi raporun hangi nedenle daha doğru olduğu hususunu ayrıntılı şekilde irdeler tarzda rapor düzenlemesinin istenmesi; üç kişilik ziraat bilirkişi kurulundan ise taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, tamamlandığı ve zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, taşınmazın bitki örtüsü ve toprak yapısı itibariyle özel mülkiyete elverişli yerlerden olup olmadığı hususları özellikle irdelenmesi, fen bilirkişinden ise keşfi takibe elverişli krokili rapor alınması, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacılar yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmeli ve sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, 28.05.2021 havale tarihli bilirkişi raporu ve eki krokisinde A harfi ile gösterilen 36.942,15 m² lik tescil harici yerin davacılar adlarına eşit hisse ile tapuya tesciline, aynı krokide T1 olarak gösterilen 2.166,55 m² lik, T2 olarak gösterilen 1.018,04 m² lik ve T3 olarak gösterilen 96,00 m²’lik tescil harici yerlerin davalı Hazine adına tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalı Hazine vekili ve davalı … İdaresi temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı Hazine vekili, kanunun aradığı zilyetlik ile mülk edinmeye ilişkin koşulların davacılar lehine oluşmadığını, mahkemece çelişkili raporlar, eksik inceleme ile bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeden karar verildiğini, yine mahkemece her ne kadar davanın kabulüne karar verilmişse de imar ihya edilmeyen kısmının Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu nedenle davanın kısmen kabulü kısmen reddine karar verilmesinin gerektiğini, yine reddedilen kısım yönünden Hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin de usul ve kanuna aykırı olduğunu açıklayarak, hükmün bozulmasını istemiştir.

2. Davalı … İdaresi vekili, yargılama devam ederken dava konusu taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Ek 5 inci maddesi kapsamında yapılan kadastro çalışmaları esnasında 176 ada 1 parsel sayısı ve orman niteliği ile Hazine adına tescil edildiğini, anılan işlemin Kadastro Müdürlüğü tarafından yapılması sebebi ile müvekkili kuruma husumet düşmeyeceğini, ayrıca müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu açıklayarak, hükmün bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, Türk Medenî Kanunu’nun 713 üncü maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, taşınmazın orman olup olmadığı, davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 Sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 Sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 713 üncü maddesi ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 14, 17, 26 ve 27 nci maddeleri,

3. Değerlendirme
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 26 ncı maddesinde, kadastro mahkemesinin görevinin her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği gün başlayacağı açıklanmış; 27 nci maddesinde ise, yerel hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili ve henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında o mal hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevinin sona ereceği belirtilmiştir.

Somut olayda, uyulmasına karar verilen bozma ilamı uyarınca yapılan keşif sonrası fen bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda, dava konusu tescil harici alanın 6495 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi ile 3402 sayılı Kanun’un Ek 5 inci maddesine istinaden orman kadastro çalışmaları kapsamına alındıktan sonra 176 ada 1 parsel sayısı ve orman niteliği ile Hazine adına tespit edilerek, 31.12.2015- 29.01.2016 tarihleri arasında 30 günlük askı ilanına çıkarıldığının bildirildiği anlaşılmıştır.

O halde, İlk Derece Mahkemesince, hükme esas alınan fen bilirkişi raporunun bir örneği eklenmek suretiyle, tescil istemine konu, raporda A, T1, T2 ve T3 harfi ile gösterilen taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenip düzenlenmediğinin Kadastro Müdürlüğünden sorularak, düzenlenmiş ise tespit tutanağı ve tespit sonucu oluşan tapu kaydının bir örneği ile taşınmazı çevresindeki taşınmazlarla birlikte gösterir şekilde geniş haritasının bulunduğu yerden getirtildikten sonra, tutanak düzenlenmiş taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Kanun’un 27 nci maddesi gereğince görevli mahkemenin kadastro mahkemesi olduğu nazara alınarak davanın görev yönünden reddine karar verileceği düşünülmeli, hakkında tutanak düzenlenmemiş taşınmazlar var ise bu taşınmazlar yönünden davanın esası hakkında karar verilmelidir.

Bu husus gözetilmeksizin yargılamaya devam edilip işin esası hakkında karar verilmiş olması isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı … İdaresi vekili ile davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

1086 sayılı Kanun’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.