Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2022/5121 E. 2023/3060 K. 23.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5121
KARAR NO : 2023/3060
KARAR TARİHİ : 23.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Antalya ili … ilçesi … Mahallesi çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) Geçici 8 inci maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışması sırasında, 174 ada 1 parsel sayılı 26.296,83 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının edinme sebebi bölümünde, mülga 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri Kanunu (2613 sayılı Kanun) ile 5602, 509 ve 766 sayılı Kanunlara göre yapılan kadastro / tapulama çalışmaları sırasında kadastroya tabii tutulmayarak tespit harici bırakılan yer olduğu belirtilerek, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, tarla vasfıyla, davalı … adına; 174 ada 5 parsel sayılı 25.279,85 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, aynı nedenle ve vasıfla davalı … adına tespit edilmiştir.

2. Davacı … vekili dava dilekçesinde; Antalya ili … ilçesi … Mahallesi 174 ada 1 ve 5 parsel sayılı taşınmazların, Hazine’ye ait olup tespit dışı bırakılan ve ilk tesis kadastrosu yapılırken kimsenin kullanımında olmayan devletin hüküm ve tasarrufu altında sayılan yerlerden iken yapılan çalışma sonucunda taşınmazların davalılar adına tespit edildiğini, 3402 sayılı Kanun’un 14 ve 17 nci maddesinde yer alan zilyetlikle iktisap koşullarının davalılar açısından oluşmadığını, yapılan çalışmaların yasa ve genelge hükümlerine aykırı olduğunu belirterek, taşınmazların kadastro tutanaklarının iptali ile taşınmazların Hazine adına tespit ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
1. Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde; taşınmazın müvekkili olan davalıya babasından intikal ettiğini ve taşınmaza uzun yıllardır zilyet olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

2. Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde; taşınmazı müvekkili olan davalının 1980 yılından beri hububat tarımı yaparak kullandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dinlenilen mahalli ve tespit bilirkişilerinin, dava konusu taşınmazların keşif günü zeminde ekili olan yerlerinın eskiden beri ekin ekilmek suretiyle kullanıldığını, bunun dışında kalan yerlerin önceleri hayvanlar vasıtasıyla sürülüp ekilirken uzun zamandır kullanılmadığını beyan ettikleri, mahkemece yapılan gözlemde, dava konusu taşınmazların güneyinde bir kısım alanın sürülü ve ekin ekili halde olduğunun, kalan kısımların tamamıyla doğal bitki örtüsü otlarla, taş ve kayalıklarla kaplı halde olduğunun gözlemlendiği, bilirkişilerin heyet raporunda, hava fotoğrafları, uydu görüntüleri ve toprak yapısının incelenmesinde 174 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kuzey kısımlarının eğiminin %30 – 40 civarında olduğu, toprak derinliğinin sığ, tarım yapmaya elverişsiz olduğu, bu bölüm üzerinde hiçbir zaman tarımsal faaliyet yapılmadığı, güneyde kalan buğday ekili olan kısmın ise Dedeler Deresi’nin dere yatağı olduğu, memleket haritaları ve hava fotoğraflarında bu durumun açıkça tespit edildiği, taşınmazın bütününe bakıldığına imar ihyasının yapılmadığı, 174 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ise gerek hava fotoğraflarının gerek ortofoto ve uydu fotoğraflarının değerlendirilmesinde taşınmazın yoğun taşlık, kayalık, doğal bitki örtüsü otlarla kaplı olduğu, toprak yapısının incelenmesinde süngerimsi yapı ve pulluk tabakasının oluşmadığı, imar ve ihya edilerek tarımsal üretimin yapılmadığı, yalnızca güneyinde bir kısım alanın 2010 yılı ortofoto görüntüsünün değerlendirilmesinden anlaşıldığı üzere temizlenerek fidan dikildiği, sonraki tarihli uydu görüntülerinde bu bölümde tarımsal faaliyet yapıldığı yönünden görüş belirtildiği, keşif tarihi itibari ile dahi taşınmazların büyük bir kısmının taşlık ve kayalık, doğal bitki örtüsü otlarla kaplı olduğu gibi dava konusu taşınmazın imar ihyasının tamamlanmadığı bu nedenle davalılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle, davanın kabulüne,174 ada 1 ve 5 parsel sayılı taşınmazlar hakkında 3402 sayıl Kanun’un Geçici 8 inci maddesi kapsamında yapılan kadastro tespitlerinin iptaline, taşınmazların Hazine adına kadastro tutanağındaki yüzölçüm ve niteliğiyle tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararına karşı davalı … vekili ve davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrarladıktan sonra, dinlenen kişilerin beyanlarına göre taşınmaz üzerinde davalının uzun yıllardır zilyetliğinin bulunduğunu, taşınmazın imar ihyasının tamamlandığını, ekili olan yerler ile ceviz ağacı olan yerlerin davalı adına tesciline karar verilmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrarladıktan sonra, ilk derece mahkemesince ek bilirkişi raporu alınmadığını, beyanlara göre taşınmazların 25 – 30 yıldır davalı tarafından kullanıldığının anlaşıldığını, taşlık olan kısmın öncesinden hayvanlarla ekilip biçildiğini, ancak davalının 7 – 8 yıl önce ceviz ağacı diktiğini, taşınmazın davacı tarafından kullanıldığının sabit olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, her ne kadar keşifte ekili yerlerin uzun zamandır davalılar tarafından ekildiği bildirilmiş ise de hava ve uydu fotoğrafları ile desteklenen bilirkişi rapor içeriklerine göre taşınmazlar üzerinde imar ihya çalışmaları tamamlanarak tespite kadar 20 yıllık kesintisiz zilyetliğin bulunmadığı, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararı, davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı … vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

2. Davalı … vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, çekişmeli taşınmazlar üzerinde davalılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı, zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmaması halinde 3402 sayılı Kanun’un 19/2 nci maddesine ilişkin koşulların somut olayda mevcut olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369/1, 370 ve 371 inci maddeleri, 3402 sayılı Kanun’un 14, 17 ve Geçici 8 inci maddeleri,

3. Değerlendirme
1. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, davalı … vekili ile davalı … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2. Ancak; her ne kadar, tespit malikleri olan davalılar lehine her iki taşınmaz üzerinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla iktisap koşullarının oluşmadığına ilişkin mahkemenin kabulü yerinde ise de, aşamalarda davalıların taşınmaz üzerinde ceviz ağaçlarının bulunduğuna yönelik savunmalarda bulunmalarına ve keşif sırasında dinlenen kişilerin buğday ekili olmayan kısımlardaki ceviz ağaçlarının davalılar tarafından ekildiğini beyan etmelerine rağmen, mahallinde yapılan keşif sırasında yapılan mahkeme gözleminde taşınmazlar üzerinde ceviz ağaçlarının bulunup bulunmadığına yönelik gözlemin bulunmadığı ve bilirkişilerin müşterek raporunda da taşınmazlar üzerinde ceviz ağaçlarının bulunup bulunmadığı hususu belirtilmediği gibi, 174 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 2010 yılı uydu görüntüsünde üzerinde fidan bulunduğu belirtilmesine rağmen bu fidanların ceviz ağacı olup olmadığının değerlendirilmediği ve sonraki tarihlere ilişkin uydu görüntülerinde bu fidanların zeminde bulunup bulunmadığı hususunun netleştirilmediği anlaşılmaktadır.
Bu durum karşısında, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 19/2 nci maddesinin “taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterileceği” yönündeki hükmü gereğince, “çoğun içinde az da vardır” kuralı dikkate alınarak, 3402 sayılı Kanun’un 19/2 nci maddesindeki yasal düzenleme çerçevesinde inceleme yapılmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekmektedir. Ne var ki; ilk derece mahkemesince, çekişmeli taşınmazlar üzerinde kadastro tespitinden önce dikili ceviz ağacı bulunup bulunmadığı; mevcut ise ceviz ağaçlarının adedi, yaşı ve cinsileri, bu ağaçların kim tarafından, ne zaman dikilip yetiştirildiği, yani davalılar lehine anılan 3402 sayılı Kanun’un 19/2 nci maddesi uyarınca muhdesat şerhi verilmesi için gerekli koşulların mevcut olup olmadığı hususlarında, yöntemine uygun şekilde yeterli araştırma ve inceleme yapılmamış ve taşınmazlar üzerinde ceviz ağacı bulunup bulunmadığı hususunda mahkeme gözlemi ve bilirkişi raporları ile ve beyanlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesi cihetine gidilmiştir.

3. Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, doğru sonuca ulaşılabilmesi için, ziraat ve fen bilirkişisinin eşliğinde çekişmeli taşınmazlar tek tek gezilmesi suretiyle yeniden keşif yapılarak, taşınmazların konumuna, niteliğine ve çevre parsellerle karşılaştırılmalı olarak fiziksel özelliklerine ve taşınmaz üzerinde ceviz ağacı bulunup bulunmadığına ilişkin mahkeme hakiminin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalı; çekişmeli taşınmazlar üzerinde ceviz ağaçlarının bulunması halinde, yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından, taşınmazlar üzerinde tespit tarihinden önce dikildiği, iddia edilen ceviz ağaçlarının kim veya kimler tarafından ve hangi tarihte dikildiği hususlarında somut olgu ve olaylara dayalı olarak ayrıntılı bilgi alınmalı; yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalı; tespite aykırı sonuçlara ulaşılması halinde bu tutanaklarda bilirkişi sıfatıyla imzası bulunan kişiler tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılıkların giderilmesine çalışılmalı; ziraatçı bilirkişiden, çekişmeli taşınmazın tarımsal niteliğini bildirir, çekişmeli taşınmazların üzerinde bulunduğu iddia edilen ceviz ağaçlarının sayısı, yaşı, bakımlılık durumları ve nitelikleri hususlarında hüküm vermeye yeterli ve ayrıntılı değerlendirmeleri içerir rapor alınmalı; fen bilirkişisinden ise, yapılacak keşif ve uygulamaları izleyip denetlemeye olanak verir, çekişmeli taşınmazlar üzerindeki var olduğu iddia edilen ceviz ağaçlarının yerleri ile kadastro tespit günü itibariyle ağaçların bulunduğu bölümleri gösterir tespit tarihi ve öncesine ilişkin hava fotoğrafları ve uydu görüntüleri (ortofoto görüntüleri de dahil olmak üzere) ile de desteklenen ayrıntılı rapor alınmalı ve bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikle değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

4. İlk Derece Mahkemesince, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.