Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2022/4355 E. 2023/1667 K. 21.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4355
KARAR NO : 2023/1667
KARAR TARİHİ : 21.03.2023

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1774 E., 2022/109 K.
KARAR : Davanın esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Beyşehir Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2017/13 E., 2021/25 K.
DAVA TÜRÜ : Uygulama Kadastrosuna İtiraz

Taraflar arasındaki uygulama kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Konya ili … ilçesi … Mahallesi çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 22/a maddesi uyarınca 2017 yılında yapılan uygulama kadastrosu sırasında, temyize konu edilen tapuda davacı Hazine adına kayıtlı bulunan eski 125 ada 38 parsel sayılı 43.984,55 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, yeni 177 ada 38 sayılı parsel numarasıyla 11.429,25 metrekare yüzölçümlü olarak; tapuda ölü … adına kayıtlı bulunan eski 125 ada 29 parsel sayılı 1.110,62 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, yeni 177 ada 29 sayılı parsel numarasıyla 3.639,27 metrekare yüzölçümlü olarak ve tapuda ölü … adına kayıtlı bulunan eski 125 ada 28 parsel sayılı 2.098,13 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, yeni 177 ada 28 sayılı parsel numarasıyla 9.320,36 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.

2. Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; Hazine adına kayıtlı bulunan eski 125 ada 38 parsel sayılı 43.984,55 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın, yeni 177 ada 38 sayılı parsel olarak 11.429,25 metrekare yüzölçümüyle tespit gördüğünü, taşınmazının yüzölçümünün küçüldüğünü öne sürerek, eski hale getirilmesini istemiştir.

II. CEVAP
1. Davalı … cevap dilekçesinde; yenileme kadastrosu çalışma alanında yoğun olan sınırlandırma ve ölçüm hatalarının giderilmesi amacıyla teknik ve usule uygun olarak çalışmaların yapıldığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.

2. Dahili davalılar …, …, …, …,…, … 17.10.2019 tarihli duruşmadaki beyanlarında: davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı … yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, davalı 177 ada 28 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kısmen kabulüne, davalı 177 ada 29 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne, 177 ada 28,29 ve 38 parsel sayılı taşınmazların uygulama tespitlerinin iptaline, fen bilirkişileri tarafından tanzim olunan 17.08.2021 havale tarihli bilirkişi raporunda (A) ve (C) harfi ile gösterilen 8,209,74 m2 yüzölçümündeki alanın 177 ada 28 sayılı parselden; (E) harfi ile gösterilen 3,540,29 m2 yüzölçümündeki alanın 177 ada 29 sayılı parselden ifrazı ile Hazineye ait 177 ada 38 nolu parsel yüzölçümüne eklenerek;

a. Çekişmeli 177 ada 38 parsel sayılı taşınmazın (8,209,74 m2 + 3,540,29 m2 + 11,429,25 m2) 23,179,28 m² yüzölçümü ile tapu maliki Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline,

b. Çekişmeli 177 ada 28 parsel sayılı taşınmazın ifraz işleminden sonra geriye kalan 1,110,62 m2 yüzölçümü ile tapu maliki adına tapuya kayıt ve tesciline,

c. Çekişmeli 177 ada 29 parsel sayılı taşınmazın ifraz işleminden sonra geriye kalan 98,98 m2 yüzölçümü ile tapu maliki adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararına karşı, davacı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; 3402 sayılı Kanun’un 22/a maddesi hükümlerine göre yapılan yenileme kadastrosu çalışmalarının kanun ve yönetmelik ile belirlenen amacı aştığının ve fiili olarak yeni bir tesis kadastrosu işlemine dönüştüğünü, pek çok parselde yasaya aykırı olarak yeni bir mülkiyet hakkı doğuracak şekilde çalışma yapıldığını, yerel mahkeme kararı ile de dahili davalılar lehine mülkiyet değişikliği ve hatta mülkiyet kazandırılacak şekilde sanki eldeki dava tapu iptal tescil davasıymış gibi hatalı değerlendirme yapıldığını, davalılar adına yapılan tespit gibi tescile karar verildiğini, eldeki davada ise yapılan kadastro çalışmalarının iptaline karar verilmesinin talep konusu edildiğini, bu hali ile kanunun verdiği yetki ve sınırlar aşıldığını, yapılmış olan ve mülkiyet nakline sebep olan 22-a kadastro yenileme çalışmalarına adeta mahkeme ilamı ile hukuka uygunluk kazandırıldığını, tüm bu nedenlerle yapılan 22/a çalışmalarına ilişkin tespitlerin iptaline karar verilmesi gerekirken davanın reddine dair verilen kararın hukuka uygun olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle davacı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararına karşı, davacı Hazine vekilki temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrarla, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması suretiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, 3402 sayılı Kanun’un 22/a maddesine göre yapılan uygulama kadastrosunun usul ve kanun hükümlerine uygun olarak yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası, 3402 sayılı Kanun’un 22/a maddesi,

3. Değerlendirme
Uygulama kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, kadastro faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yöneliktir.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.

İlk Derece Mahkemesince, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin “Hgm-Geoportal” sayfasına girilmek suretiyle taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı olduğu araştırılıp belirlenmek ve tarihleri açıkça yazılmak suretiyle tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğraflarının Harita Genel Müdürlüğünden getirtilmesi, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, dava konusu taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi teknik bilirkişilerin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişilerine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişiden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Teknik bilirkişilerinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve “ada raporu” ile “uygulama tutanağı ve haritasını” irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise dava konusu taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişileri haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.

İlk Derece Mahkemesince, uygulama kadastrosunun yönetmelik hükümlerine uygun şekilde yapılmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli bulunmamaktadır.

Şöyle ki; dava konusu taşınmazların sınırlandırma krokisi getirtilmediği gibi, çekişmeli 125 ada 38 (yeni 177 ada 38 parsel) sayılı taşınmaza komşu taşınmazlar ile 125 ada 30, 34, 36 parsel sayılı taşınmazların davalı olup olmadığı araştırılmamıştır.

Diğer taraftan dosya arasında bulunan fen bilirkişi raporunda, çekişmeli eski 125 ada 38 ( yeni 177 ada 38 parsel) sayılı taşınmazın tesis paftasındaki durumu değerlendirilmediği gibi, davacıya ait taşınmaz ile tüm komşu taşınmazların tesis kadastrosu sonucu oluşturulan paftadaki sınır yerleri ile uygulama kadastrosu sonucu oluşturulan paftadaki sınır yerlerinin çakıştırılmadığı, birbirleriyle ve zeminle uyumlu olup olmadığını belirten rapor hazırlanmadığı anlaşılmıştır.

Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.

Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için İlk Derece Mahkemesince öncelikle, yukarıda belirtilen belge, harita ve fotoğraflardan eksik olanların dosya arasına getirilmesi sağlanmalı, çekişmeli 125 ada 38 ( yeni 177 ada 38 parsel) sayılı taşınmaza komşu taşınmazlar ile 125 ada 30, 34, 36 parsel sayılı taşınmazlar hakkında açılmış derdest davanın bulunması halinde dosyaların birleştirilmesi düşünülmeli ,açılmış ve kesinleşmiş davanın varlığı halinde ise mahkeme ilamları getirtilmeli ,dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra da mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile harita ya da jeodezi mühendisi sıfatına sahip önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazların tesis kadastrosu sırasında zeminde mevcut olup halen varlığını sürdüren doğal ya da yapay sabit sınırlarının bulunup bulunmadığı, çekişmeli taşınmazların tesis kadastrosundaki sınırlarının neresi olduğu, bu sınırlarda zaman içerisinde herhangi bir değişiklik olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişkiler oluştuğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle bu çelişkiler giderilmeli, sınır ihtilafı olmuş ise taşınmazlar arasındaki sınırlar ve taraf gösterimleri, eldeki bilgi ve belgeler ile bilirkişi, tanık beyanları dikkate alınarak varsa hataların nereden kaynaklandığı, belirlenmeye çalışılmalı, bilirkişi ve tanıklarca gösterilen sınırlar teknik bilirkişilere harita üzerinde işaretlettirilmeli, üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan; yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılması istenmeli, ayrıca taşınmazların tesis kadastrosu sırasında belirlenen ve kesinleşen sınırlarını ve uygulama kadastrosu sırasında belirlenen sınırlarını bir arada ve farklı renkli kalemlerle gösteren, krokili, denetime elverişli, gerekçeli ve ayrıntılı rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmelidir.

7. İlk Derece Mahkemesince, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.