Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2022/4086 E. 2023/4893 K. 03.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4086
KARAR NO : 2023/4893
KARAR TARİHİ : 03.10.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1711 E., 2021/1468 K.
KARAR : İstinaf Başvurusunun Esastan Reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kemalpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/424 E., 2020/175 K.

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 26.09.2023 Salı gününde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Duruşma için tayin edilen günde davacılar vekili Av. … ile karşı taraftan davalı Hazine vekili Av. Hikmet Kutman Ulusoy geldi. Hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 03.10.2023 tarihinde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. 1993 yılında yapılan kadastro sırasında; … ili, … ilçesi, … Mahallesi çalışma alanında bulunan 4862 parsel … 8125 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz çamlık vasfı ile Hazine adına tespit edilmiş ve tescil edilmiş, yenileme kadastrosu sırasında 209 ada 122 parsel sayısı ve 7552,09 m2 yüzölçümü ile tespit edilmiştir.
2. Davacılar vekili dava dilekçesinde; … ili, … ilçesi, 61 cilt, 96 sayfa ve 53 sıra nolu, 40.000,00 m²’lik taşınmazı icra satışı ile müvekkillerinin murisinin 10.11.1932 yılında satın aldığını ve … oğlu … Bey olarak adına tescil ettirdiğini, 1980 yılında yapılan kadastro çalışması ile … ilçesi, … Mahallesi 1815 parsel, 6.200,00 m²’lik taşınmazın zeytinli tarla olarak muris adına tescil edildiğini, 1993 yılında yapılan yenileme ile taşınmazın 118m²’sinin ormanda kalması nedeni ile tapu miktarının 6.082,00 m²’ye düşürüldüğünü, 2002 yılında yapılan çalışma ile taşınmazın 209 ada, 121 parsel numarası aldığını ve alanının 5.025,51 m²’ye düştüğünü, taşınmaz zemine aplike edildiğinde taşınmazın 40.000,00 m² taşınmaza denk geldiği ancak cenuben yol olan hududun zeminde orman tahdit sınırları içinde kaldığı gerekçesi ile ölçülmeyerek tespit harici bırakıldığını, taşınmazın 7.552,09 m²’lik kısmının ihdasen 18.11.1994 tarihinde Hazine adına tescil edildiğini, taşınmazın kayıtlarda müvekkillerinin murisleri adına tescilli olduğunu, 1980 ve 1993 yıllarında yapılan kadastro çalışması ve 2/B uygulamaları sırasında orman tahdit alanı içinde bırakıldığını, kadastroda tescil harici bırakılan taşınmazın tapu kaydı kapsamında kaldığı iddiasına dayalı tescil talebi için her zaman dava açılabileceğinden hak düşürücü süre ve zamanaşımının işlemediğini belirterek, davanın kabulü ile müvekkillerinin murisi adına kayıtlı olan tapu kaydı kapsamında olan Kemalpaşa ilçesi, Yukarıkızılca Mahallesindeki, 4862 (yeni 209 ada 122) parsel … taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payları oranında müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; açılan davanın haksız ve yersiz olduğunu, taşınmazın Hazine adına kaydından itibaren 10 yıllık süre içerisinde tescil davasının açılması gerektiğini, davanın hak düşürücü süre yönünden reddini talep ettiklerini, taşınmazın üzerinde yaşları tespit edilemeyen muhtelif yaşlarda çam ağaçları olduğunu, taşınmaz üzerinde herhangi bir zilyetliliğin de mevcut olmadığını, hak düşürücü süre mahkemece kabul görmez ise taşınmazın dayanak kayıt ve belgelerinin ayrıca komşu parsel tutanak ve dayanak kayıtlarının celbedilerek yapılacak keşifte mahallinde uygulanması gerektiğini, ayrıca dava konusu taşınmaz orman sınırları içinde kaldığından Hazine adına tescil edilmiş olup, Anayasal koruma altında olduğunu, hiçbir şekilde zilyetliğe konu olamayacağını belirterek, anılan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 3402 … Kadastro Kanunu’nun (3402 … Kanun) 12/3. maddesi uyarınca hak düşürücü süre geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçelerinde; deliller toplanmadan ve bilirkişi raporundaki eksikliklere yönelik itirazları değerlendirilmeden ve tapulama tespit tutanakları incelenmeden karar verildiğini, 1980 yılındaki kadastro çalışmasında tescil harici bırakılan yerin 7.552,09 m²’sinin müvekkillerin murisinin tapu kaydı kapsamında olduğunu, önce tescil harici bırakılıp sonra yenileme çalışması ile davalı Hazine adına yapılan bu tescilin iptali ve müvekkilleri adına tesciline karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi ile Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin yerleşik emsal kararlarına göre tespit harici bırakılan yerler hakkında hak düşürücü sürenin işlemeyeceğini belirterek, istinaf incelemesi sonunda İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulün karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 6100 … Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 … Kanun) 114 ve devamı maddelerinde dava şartları düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 114/2 nci maddesinde diğer Kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğunun belirtildiği, dava şartlarının İlk Derece Mahkemesince, davanın her aşamasında re’sen dikkate alınacağı, hak düşürücü sürenin, özel kanun olan 3402 … Kadastro Kanunu’nda düzenlendiği, Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi uyarınca, kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra artık, “kadastrodan önceki nedenlere” dayanılarak dava açılamayacağı, somut olayda, dava konusu 209 ada 122 (eski 4862) parsel … taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği tarih olan 18.11.1994 ile dava tarihi olan 24.08.2017 arasında 10 yıldan fazla zaman geçtiğini, bu durumda tutanağın kesinleştiği tarihten davanın açıldığı tarihe kadar 3402 … Kadastro Kanunu’nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeni ile davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurularının 6100 … Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 … Kanun) 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek, ayrıca dava konusu taşınmazın mükerrer kadastroya tabi tutulması nedeni ile Hazine adına yapılan tespitin geçersiz olduğunu, bu sebeple hakdüşürücü sürenin geçmediğini, aleyhlerine hükmedilen vekalet ücretinin nisbi değil maktu olması gerektiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 3402 … Kanun’un 12/3 üncü maddesinin somut olayda uygulama yeri bulup bulmayacağına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 … Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369/1, 370 ve 371 inci maddeleri, 3402 … Kadastro Kanunu’nun (3402 … Kanun) 14, 17 ve Geçici 8 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 … Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 … Kanun’un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 17.100 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı Hazineye verilmesine,
80,70 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 189,15 TL’nin temyiz edenden alınmasına
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.