YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3442
KARAR NO : 2023/1298
KARAR TARİHİ : 08.03.2023
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/919 E., 2022/273 K.
KARAR : İstinaf talebinin esastan redddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : … Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2020/33 E., 2021/10 K.
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 Sayılı Kanun) Geçici 8 inci maddesi gereğince yapılan kadastro çalışmalarında … ilçesi, … Mahallesi çalışma alanında bulunan 257 ada 1 parsel sayılı 6.246,86 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması sebebiyle ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir.
2. Davacı … vekili dava dilekçesinde; öncesinde köy tüzel kişiliği olan davacı beldenin 1998 yılından itibaren belde tüzel kişiliğine geçtiğini, bu taşınmazın uzun yıllardır davacı … sınırları içerisinde olup, Hazineye geçecek vasıfta olmadığını, uzun yıllardır davacı … ve öncesinde de köy tüzel kişiliği hakimiyeti altında olduğunu; davalının taşınmazda bir hak ve ilgisi olmadığını öne sürerek çekişmeli 257 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile tapu kaydının ölçüm yapılarak davacı adına tespitine ve tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın öncelikle süre yönünden reddinin gerektiğini, aksi halde ise dava konusu yerin devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu ve evvelden beri Hazine mülkiyetinde bulunduğunu, taşınmazın zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davanın kabulüne, çekişmeli … ili, … ilçesi, Kuruçay/Ören Mahallesi, Köyüstü Mevkii 257 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile 6.246,58 m2 yüzölçümü ile genel harman yeri olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosya dahilinde dinlenen tutanak bilirkişileri ve mahalli bilirkişiler dava konusu taşınmazın kadim zamandan beri müvekkili belediyenin tasarrufu altında olduğunu belirtmiş olmalarına rağmen mahkemece söz konusu arazilerin mera vasfına haiz olduğunun belirtildiğini, dosya dahilinde Fen bilirkişisi ve Ziraat bilirkişisi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda dava konusu alanın sürdürülebilir tarım arazisi vasfında olduğunu belirtildiğini, davanın kabul edilmesine rağmen tarafları lehine yargılama giderleri ve vekalet ücreti ödenmesine hükmedilmediğini belirterek, bilirkişilerin de söz konusu alanın mera vasfından ziyade tarım arazisi olduğunu belirtmiş olmaları hasebi ile Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak dava konusu alanın vasfına uygun olarak müvekkili adına tescil edilmesini talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu alanın mülkiyetine dair davacı tarafın hakkı bulunmadığını, kararda 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 713 üncü ve 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 14 üncü maddelerinden hareketle bu yerlerin zamanaşımı ile zilyetliğinin elde edilemeyeceği belirtilmiş olmasına rağmen hüküm kısmında davanın kabulüne karar verilmesinin çelişkili olduğunu, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, Ziraat bilirkişisi tarafından yapılan değerlendirmede hava fotoğrafları dosya içerisinde yer almasına rağmen dikkate alınmadığını, rapora itirazlarının mahkemece dikkate alınmadığını, dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydının iptali ile kendileri adına tespiti istendiği ve mahkemece kabul kararı verilmesine rağmen taleplerine ilişkin değerlendirme yapılmadığını, kamu düzenine ilişkin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 24 üncü maddesine aykırı olarak ve 6100 sayılı Kanun’un
26 ncı maddesine göre hâkim tarafların talebiyle bağlıdır kuralı gereğince talebi aşacak biçimde taşınmazın vasfının değiştirilmesi ve ham toprak olarak tesciline karar verilmesinin usûl ve kanuna aykırı olduğunu belirterek, Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, keşifte dinlenilen yerel bilirkişi ve tutanak bilirkişi beyanları birlikte değerlendirildiğinde taşınmazın özel mülkiyete tabi ve kazanmayı sağlayan ekonomik amaca uygun olacak şekilde tarım arazisi niteliği ile kullanıldığını ispat yükü üzerinde olan ve adına tescil isteyen davacı tarafça ispatlanamadığı gibi davacı kamu kurumu olup kadastro işlemi ile oluşan kaydın iptalini istemekle 3402 Sayılı Kanun’un 36/A maddesi gereği lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesinde, öte yandan davacı adına tescil istemi ile dava açmış ise de harman yeri niteliğindeki taşınmazların yararlanma hakkı (intifa-ı) taşınmazın bulunduğu belde ya da köy tüzel kişiliğine ait olmakla çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince davacının tescil isteminin taşınmazın harman yeri olarak özel siciline kaydı istemini de kapsadığını kabulde zorunluluk bulunmasına, davalı Hazine’nin ise istinaf dilekçesinde açıkça “dava konusu alanın harman yeri hükmünde olmasına karşı herhangi bir itiraz ve istinaf taleplerinin bulunmadığını” bildirmesine, bu haliyle taraf iddia ve savunmaları, dinlenilen bilirkişi beyanları gözetildiğinde taşınmazın niteliğinin de kamu düzenine ilişkin bulunmamasına, yine az yukarıda açıklandığı üzere çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince mahkemece taşınmaz harman yeri vasfıyla orta malı olarak sınırlandırılmakla verilen karar ile oluşturulan hükmün çelişkili olmamasına, sonuç olarak taşınmazın tespitteki niteliğinin değişmesine ve tarafların istinaf nedenlerine göre davacı ve davalı vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; dosya dahilinde dinlenen tutanak bilirkişileri ve mahalli bilirkişiler dava konusu taşınmazın kadim zamandan beri müvekkili belediyenin tasarrufu altında olduğunu belirtmiş olmalarına rağmen mahkemece söz konusu arazilerin mera vasfına haiz olduğunun belirtildiğini, dosya dahilinde Fen bilirkişisi ve Ziraat bilirkişisi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda dava konusu alanın sürdürülebilir tarım arazisi vasfında olduğunu belirtildiğini, davanın kabul edilmesine rağmen tarafları lehine yargılama giderleri ve vekalet ücreti ödenmesine hükmedilmediğini belirterek, bilirkişilerin de söz konusu alanın mera vasfından ziyade tarım arazisi olduğunu belirtmiş olmaları hasebi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; hakimin taleple bağlı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararında bahsedilen çoğu içinde az da vardır ilkesinin bu dava ile örtüşmediğini, zira davacının taşınmazın mülkiyetini talep ettiğini, davacının terditli dava açma imkanı varken bunu kullanmamasına ve açıkça talebi olmamasına rağmen mahkemece talepten bağımsız karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, aksinin kabulü halindeyse davacının mülkiyet iddiası reddedildiğinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiğini, mahkeme kararının açık,net ve anlaşılır olmadığını öne sürerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, 3402 Sayılı Kanuna göre yapılan kadastro tespitine itiraza yönelik olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, çekişmeli taşınmazın harman yeri olarak özel sicile kaydedilip kaydedilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369/1, 370 ve 371 inci maddeleri, 3402 sayılı Kanun’un 16/B ve Geçici 8 inci maddeleri,
3. Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve temyiz edenin sıfatına, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri bulunmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı ve davalı vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
80,70 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 99,20 TL’nin temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,08.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.