Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2022/2463 E. 2023/1848 K. 28.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2463
KARAR NO : 2023/1848
KARAR TARİHİ : 28.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/340 E., 2018/564 K.
KARAR : Davanın reddine

Taraflar arasında görülen tapusuz taşınmazın tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar … ve … vekili dava dilekçesinde; davacılar adına tapuda kayıtlı olan 127 ada 48 parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğinde bulunan ve uzun yıllardır bir bütün olarak kullanılan taşınmazın 1993 yılında yapılan kadastro sırasında bir bölümünün tespitinin yapılarak davacılar adına tapu kaydının oluşturulduğunu, geri kalan kısmının tescil harici yerde bırakıldığını açıklayarak, tescil harici bölümün kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle adlarına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan yerlerden olduğunu, davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.

2. 6360 sayılı Kanun gereği davaya dahil edilen … vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan yerlerden olduğunu, özel mülkiyete konu edilemeyeceğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.

3. 6360 sayılı Kanun gereği davaya dahil edilen … vekili cevap dilekçesinde; imar planı kapsamına alınmış taşınmazın imar ihya nedenine dayalı olarak zilyetlikle kazanılamayacağını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 29.09.2015 tarihli ve 2013/550 Esas, 2015/670 Karar sayılı kararı ile, davanın reddine, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 713/6 ncı maddesi gereğince 127 ada 48 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin 29.09.2015 tarihli kararına karşı davacılar vekili, davalı Hazine vekili ve davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.05.2018 tarihli ve 2016/7300 Esas, 2018/3113 Karar sayılı kararıyla özetle; “…Mahkemelerce tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine uyumlu olmasının zorunlu bulunduğu, Mahkemece; kısa kararda ‘davanın reddine’ dair hüküm kurulduğu halde, gerekçeli kararda ‘davanın reddine 127 ada 48 parsel sayılı taşınmazın TMK’nın 713/6. maddesi gereğince davalı Hazine adına tesciline’ şeklinde hüküm kurulduğu ve bu şekilde kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı, diğer yandan, dava konusu olmayan ve davacılar adına tapuda kayıtlı 127 ada 48 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesinde dahi isabet bulunmadığı…” gerekçesiyle hükmün bozulmasına ve bozma nedenine göre sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu olan ve harita mühendisinin 08.10.2014 tarihli bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen kısmın 127 ada 20 parsel içerisinde, C harfi ile gösterilen kısmın 127 ada 21 parsel içerisinde, D harfi ile gösterilen kısmın 127 ada 48 parsel içerisinde, E harfi ile gösterilen yerin 127 ada 49 parsel içerisinde, F harfi ile gösterilen kısmın ise 127 ada 23 parsel içerisinde kaldığı, dava konusu edilen bu kısımların tescil harici alanlar olmadıkları, davanın 4721 sayılı Kanun’un 713/1 hükmü uyarınca olağanüstü zaman aşımına dayanarak tapu tescil talepli olarak açıldığı, tapuya kayıtlı olan B, C, D, E, F harfleri ile gösterilen kısımlara yönelik olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanım iddiasının ileri sürülemeyeceğinden, A harfi ile işaret edilen 25585,38 m2 lik kısmın ise tescil dışı bırakılan taşınmaz ise de 13.10.2014 tarihli orman bilirkişi raporunda bu kısmın 6831 sayılı Orman Kanunu’nun (6831 sayılı Kanun) 1 inci maddesine göre orman sayılan yerlerden olduğunun bildirildiği, bu kısımda tarım yapılmadığı, bor olduğu, 2002 yılında yapılan orman amenajman haritasına göre yeşil renkle taranan orman sayılan yerler içerisinde kaldığı, ormanların olağanüstü kazandırıcı zaman aşımı yoluyla kazanılamayacağından, davalı Hazinenin taşınmazın orman vasfında Hazine adına tesciline karar verilmesi yönünde usulüne uygun şekilde açılmış bir davasının bulunmadığı gerekçesiyle davacıların tescil talepli davalarının reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; bozma öncesi alınan jeolog raporunda, taşınmazın öncesinde dere yatağı iken 40-50 yıl öncesinde bu vasfını kaybettiğinin bildirildiği, bu saptama karşısında taşınmazın orman sayılmasının mümkün bulunmadığını, taşınmaz üzerinde en az 30 yıllık fıstık ağaçlarının bulunduğunu açıklayarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; davanın reddine dair hükme bir diyeceklerinin bulunmadığını, ancak Hazinenin tescil talebi hakkında bir hüküm kurulmadığını öne sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, tapusuz taşınmazın davacı adına tescili koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 713/1 inci maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 Sayılı Kanun) 14, 16 ve 17 nci maddeleri, 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun (6831 Sayılı Kanun) 1 inci maddesi

3. Değerlendirme
a. Davacı vekilinin fen bilirkişisinin raporunda (B), (C), (D), (E) ve (F) ile gösterilen taşınmaz bölümlerine yönelen temyiz itirazları bakımından:
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararında belirtilen gerekçelere, hükme esas fen bilirkişisinin raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü dışında kalan ve aynı raporda (B), (C), (D), (E), (F) ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin dava dışı kişiler adına kayıtlı komşu tapulu taşınmazlar içinde kaldığı anlaşıldığına, 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar (A) bölümü dışındaki diğer taşınmaz bölümleri yönünden usul ve kanuna uygun olup, (A) bölümü dışındaki diğer taşınmaz bölümleri yönünden davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

b. Davacı vekili ve davalı Hazine vekilinin fen bilirkişi raporunda (A) ile gösterilen taşınmaz bölümüne yönelen temyiz itirazları bakımından:
1.Fen bilirkişi raporunda (A) ile gösterilen 25.585,38 m2 yüzölçümündeki bölümle ilgili olarak Mahkemece; taşınmazı bu kısmının orman bilirkişi raporunda orman sayılan yerlerden olduğunun belirtilmiş olduğu, öncesi orman olan bir yerin zilyetlikle kazanılması mümkün bulunmadığı gerekçesiyle, davalı Hazine tarafından ise taşınmazın Hazine adına tescili istemini içeren bir davasının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar verilmesine yeterli bulunmadığı gibi somut dosya kapsamına göre dahi varılan sonuç doğru bulunmamaktadır.

2. Şöyle ki; Orman İdaresinden gelen cevapta, tescil harici bırakılan yerde orman tahtidinin yapılmadığı, ancak tescil harici alanın bir bölümünün orman sayılan, bir bölümünün ise orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiş; Mahkemece, bozma öncesinde yapılan keşif sonucunda orman bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda ise en eski hava fotoğrafları incelenmeden ve yöntemine uygun şekilde bir orman araştırmasının yapılmadan yalnızca orman amenajman haritası üzerinden inceleme yapılarak taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunun ifade edilmiş; yine harita mühendisi tarafından düzenlenen raporda ise yalnızca 1973 tarihli hava fotoğrafı incelenerek (A) bölümü üzerinde tarımsal faaliyet bulunmadığı, içerisinde dere yatağının olduğunun belirtilmesine rağmen aktif bir dere yatağı mı yoksa kuru dere yatağı niteliğinde mi olduğu açıklanmamış; ayrıca ziraat ve jeolog bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda taşınmazın bir kısmında 25-30 yaşlarında antep fıstığı ağaçlarının dikili olduğu, diğer bir kısmında 10-15 yaşlarında yine antep fıstığı ağaçlarının dikili olduğu söylenmesine rağmen bu ağaçların dava konusu edilen taşınmazın hangi bölümünde olduğu, ağaçların aşılı olup olmadığı, aşılı ise aşı yaşlarının ne olduğu yazılmadığı,yine toprak yapısı, imar ihyaya muhtaç olup olmadığı, imar ihya edilip edilmediği hususlarında aydınlatıcı bilgi ve beyan içermeyen raporun devamında taşınmazda dere yatağının da bulunduğu, bu nedenle devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilmiş; bozma sonrasında düzenlenen ek raporda ise derenin kuru dere yatağı niteliğinde olduğu, drenaj ağı özelliğini uzun yıllar önce kaybettiği, taşınmazın tarım arazisi niteliğinde olduğu bildirilmiştir. Bu şekilde oldukça eksik ve kendi içinde çelişkili ifadeler içeren raporlara dayalı olarak karar verilemez

3. Bu durumda doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece, yöreye ait en eski tarihli dahil memleket haritası ve hava fotoğraflarının tamamı ile varsa amenajman planı ve komşu parsellere ait kadastro tutanakları, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri ve tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise mahkeme karar örnekleri ilgili yerlerden getirtilip, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı üçer kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi bilirkişi, bir ziraat mühendisi bir fen elemanı ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi, bir jeolog aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır.

4. Keşifte getirtilen belgeler çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; zilyedlikle veya hukuki değeri kalmamış olan tapu kayıtlarıyla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen, jeodezi ve fotogrametri ile uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) denetime elverişli olacak şekilde çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmaz, çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli; taşınmazların gerçek eğimi klizimetre aletiyle ölçülerek memleket haritalarındaki münhanilerden (yükseklik eğrilerinden) de faydalanılmak suretiyle belirlenmeli; stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarını belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazların üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranı ile taşınmazların imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazların ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve dava konusu taşınmazların 6831 sayılı Kanun’un 17/2 nci maddesinde belirtilen orman içi açıklık vasfında olup olmadığı, aktif dere yatağında olup olmadığını belirten müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak şekilde, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli rapor alınmalıdır.

5. Ayrıca keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların öncesinin ne olduğu, kim veya kimler tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; temyize konu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; ziraatçi bilirkişiden taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, (A) bölümü üzerinde dikili ağaç olup olmadığı, varsa cinsi, aşı yaşları, miktarı, kapalılık oluşturup oluşturmadığı, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisinden ise, keşfi takibe ve denetlemeye olanak verir rapor ve kroki alınmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli 3402 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanun’un 03.07.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2 nci maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalıdır.

6. Diğer yandan; 4721 sayılı Kanun’un 713 üncü maddesinin 6 ncı bendinde “Davalılar ve itiraz edenler aynı davada kendi adlarına tesciline karar verilmesini isteyebilirler” hümkü getirilmiş olup eldeki davada 12.02.2015 tarihli duruşmada davalı Hazine vekili davanın reddini ve taşınmazın Hazine adına tapuya tescilini talep ettiği, Hazinenin harçtan muaf olması nedeniyle bu talebinin davaya katılma niteliğinde olduğu ve davacı vekilinin de duruşmada hazır olması nedeniyle bu talepten haberdar olduğunun kabulü gerekeceğinden mahkemece Hazine adına tescili istemini içeren bir davasının bulunmadığına dair gerekçesinin de yerinde olmadığı açıktır.

7. Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince yukarıda anlatıldığı şekilde araştırma ve inceleme yapılıp toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak verilen karar doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Yukarıda (C.3.a) no.lu bentte açıklanan nedenlerle fen bilirkişi raporunda (B), (C), (D), (E), (F) ile gösterilen taşınmaz bölümleri yönünden davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. (C.3.b) no.lu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı Hazine vekilinin (A) bölümüne yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

44,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 135,50 TL’nin temyiz eden davacılardan alınmasına,

1086 sayılı Kanun’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,28.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.