Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2022/2403 E. 2023/289 K. 25.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2403
KARAR NO : 2023/289
KARAR TARİHİ : 25.01.2023

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2019/2 E., 2021/83 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul- Kısmen Ret

Taraflar arasındaki Uygulama Kadastrosuna İtiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karar, temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan ) 16. Hukuk Dairesi’nce bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar Hazine vekili ile Belediye vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Uygulama kadastrosu sırasında, Muş İli Merkez İlçesi … Köyü çalışma alanında ve tapuda davacı … adına kayıtlı bulunan eski 133 parsel sayılı 4.750,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 115 ada 23 parsel numarasıyla 4.402,52 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiş ve komisyona yapılan itiraz da reddedilmiştir.

2. Davacı … dava dilekçesinde; maliki olduğu Muş İli Merkez İlçesi … Köyü eski 133 yeni 115 ada 23 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün 3402 sayılı Kadastro Kanunu’ nun (3402 sayılı Kanun) 22/a maddesi uyarınca yapılan çalışmalar sırasında eksildiğini belirterek, tespitin iptali ile taşınmazın yüzölçümünün eski hale getirilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekilleri, yenileme kadastro çalışmalarının usulüne uygun olduğunu, hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek, ayrı ayrı davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.12.2015 tarih ve 2015/56 Esas, 2015/237 Karar sayılı önceki kararı ile, davanın kısmen kabulüne, 115 ada 23 parsel (eski 133 parsel) sayılı taşınmazla ilgili Kadastro Müdürlüğü’nce düzenlenen uygulama tespitinin iptaline, harita mühendisi fen bilirkişi A. R. E. tarafından tanzim edilen 11.12.2015 hakim havale tarihli raporda (A) harfiyle gösterilen ve uygulama kadastrosu çalışmalarında yola dahil edilen 172,105 metrekarelik kısmın, davacıya ait 115 ada 23 parsele eklenmesine, dava konusu 115 ada 23 sayılı parselin 4.574,625 metrekare olarak tapuya kayıt ve tesciline, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen önceki kararı, süresi içinde davalı … Müdürlüğün vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2. Temyiz incelemesi neticesinde, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi’nin 17.10.2018 tarih ve 2016/1163 Esas 2018/5885 Karar sayılı ilamıyla; “davanın, taşınmazın miktarında uygulama kadastrosu ile meydana gelen eksikliğin giderilmesi istemi ile açıldığı, mahallinde yapılan keşifte hazır bulunan teknik bilirkişi eksikliğin bir miktarının yolda kaldığını belirtir rapor verdiğine ve bu rapor doğrultusunda karar verildiğine göre, yola ilişkin bölüm yönünden Hazinenin ve ilgili kamu tüzel kişiliğinin de davada taraf olması gerektiği açıklanarak, taraf teşkilinin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle davacı tarafa, Hazine’ye ve ilgili kamu tüzel kişisine de dava dilekçesi ve duruşma gününü tebliğ ettirerek taraf teşkilini sağlaması için süre ve imkan tanınması, bu şart yerine getirildikten sonra uygulama kadastrosunun hatalı olup olmadığı hususunda inceleme ve araştırma yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozma ilamına Uyularak Verilen Karar
Bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, taraf beyanlarının, bilirkişi raporlarının, mahalli bilirkişi beyanlarının, dosya kapsamına alınan ortofotolar, hava fotoğraflarına dayalı olarak denetlendiği açıklanarak, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine, dava konusu Muş ili Merkez ilçesi … Köyü Köy Civarı mevkii 115 ada 23 parsel (eski 133 parsel) sayılı taşınmazla ilgili kadastro müdürlüğünce düzenlenen uygulama tespitinin iptaline, harita mühendisi fen bilirkişi tarafından tanzim edilen 11.12.2015 hakim havale tarihli raporda (A) harfiyle gösterilen ve uygulama kadastrosu çalışmalarında yola dahil edilen 172,105 m2 lik kısmın davacıya ait 115 ada 23 parsele eklenmesine, dava konusu 115 ada 23 sayılı parselin 4574,625 m2 olarak tapuya kayıt ve tesciline, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararı, davalı … vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; bozma gereklerinin yerine getirilmediğini, eksik bilirkişi raporu ile hüküm verildiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı … vekili temyiz dilekçesinde, davacının kadastro tespitine itiraz süresini kaçırdığını, yapılan işlemlerden belediyenin sorumlu olmadığını, idari işlemin iptal edilmesi gerektiğini, davacının yasal olarak yola terk edilmesi gerekli olan DOP payının bilirkişi tarafından hesap edilip, bu alanın terk edilmesi gerektiğini, taraf olunmasının yanlış olduğunu, aleyhe yargılama giderine hükmedilmesinin ve hangi davalı idareden tahsilinin belirtilmediğini belirterek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, uygulama kadastrosuna itiraz istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 22 inci maddesi,

3. Değerlendirme
1. Dava, uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olup, uygulama kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, kadastro faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yöneliktir.

2. Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yukarıda sözü edilen yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.

3. Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve “ada raporu” ile “uygulama tutanağı ve haritasını” irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

4. İlk Derece Mahkemesince, her ne kadar bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne ve dava konusu 115 ada 23 parsel (eski 133 parsel) sayılı taşınmazla ilgili uygulama tespitinin iptaline, harita mühendisi fen bilirkişi tarafından tanzim edilen 11.12.2015 hakim havale tarihli raporda (A) harfiyle gösterilen ve uygulama kadastrosu çalışmalarında yola dahil edilen 172,105 m2 lik kısmın davacıya ait 115 ada 23 parsele eklenmesine, dava konusu 115 ada 23 sayılı parselin 4574,625 m2 olarak tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermek için yeterli değildir.

5. Şöyle ki; İlk Derece Mahkemesince keşif sonrası alınan bilirkişi raporu incelendiğinde, dava konusu taşınmazın ilk tesis kadastrosu sınırları ile yenileme kadastrosu sonrası sınırlarına ilişkin çakıştırma hüküm vermeye ve denetime elverişli olmadığı gibi, dava konusu taşınmazın sınırında bulunan duvarın, kadastro tespitinden sonra yapıldığı anlaşıldığı halde, tespitten sonra yapılan duvarın sabit sınır olarak kabul edilemeyeceği gözetilmemiş, sabit sınır olarak nitelendirilebilecek başka bir sınır bulunup bulunmadığı belirlenmemiş ve sabit sınır bulunmadığının anlaşılması halinde ilk tesis kadastrosu sınırlarına itibar edilmesi gerektiği gözetilmemiştir.

6. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için İlk Derece Mahkemesince, refakate alınacak yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile harita ya da jeodezi mühendisi sıfatına sahip önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulunun katılımıyla mahallinde yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazın yol ile olan sınırında tesis kadastrosu sırasında zeminde mevcut olup halen varlığını sürdüren doğal ya da yapay sabit sınırının bulunup bulunmadığı, çekişmeli taşınmazın tesis kadastrosundaki sınırının neresi olduğu, bu sınırda zaman içerisinde herhangi bir değişiklik olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişkiler oluştuğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle bu çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı; sınır ihtilafı olmuş ise, çekişmeli taşınmaz ile yol arasındaki sınırın neresi olduğu, taraf gösterimleri, eldeki bilgi ve belgeler ile bilirkişi, tanık beyanları dikkate alınarak tespit edilmeli; varsa uygulama kadastrosundaki hataların nereden kaynaklandığı belirlenmeye çalışılmalı; bilirkişi ve tanıklarca gösterilen sınırlar teknik bilirkişilere harita üzerinde işaretlettirilmeli; bilirkişi kurulundan, yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılması istenmeli, ayrıca taşınmazın tesis kadastrosu sırasında belirlenen ve kesinleşen sınırlarını ve uygulama kadastrosu sırasında belirlenen sınırlarını bir arada ve farklı renkli kalemlerle gösteren, krokili, denetime elverişli, gerekçeli ve ayrıntılı rapor alınmalı ve bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.

7. Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı … vekilinin yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne gönderilmesine, Peşin harcın istek halinde Belediyeye iadesine 25.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.