Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2022/172 E. 2022/5199 K. 01.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/172
KARAR NO : 2022/5199
KARAR TARİHİ : 01.06.2022

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı … vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Mahkemenin verdiği önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; “Davacılar … ve …’ın temyizi yönünden, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle; aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları ile önceki keşiflerde dinlenen mahalli bilirkişi, tespit bilirkişileri, taraf tanıkları ve üç kişilik ziraat mühendisIeri kurulu huzuruyla keşif yapılması, taşınmazın başında icra edilecek keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, taşınmazın öncesinin mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, üç kişilik uzman ziraat mühendisleri kurulundan taşınmazın temyize konu bölümlerinin toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmesi, hukuken ham toprak olarak tespit gören çekişmeli taşınmazın fiilen mera olup olmadığı yöntemince araştırılması, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi, davacı … ‘nin temyizi yönünden ise, Mahkemece verilen süre içerisinde davacının keşif avansının tamamını yatırmadığı bu nedenle keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulduğu, ancak yapılan değerlendirmenin dosya kapsamına uygun düşmemediği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 36. maddesinin Mahkemece verilen süreye riayet etmeyen taraf aleyhine uygulanabilmesi için ara kararında hakim, katip, mübaşir, yerel bilirkişi adayları, tanık, teknik bilirkişilere verilecek ücretler, vasıta parasının ve yapılacak tebligatlarla ilgili masrafların kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgiliye makul ve belirli bir süre tanınması, ilgiliye tanınacak süre ile keşif günü arasında da bilirkişi adayları, tanıklara davetiye tebliğ edilip, arazi başında hazır olmalarının bildirilebilmesi için yine uygun bir sürenin bulunmasına azami özen gösterilmesi gerektiği, ancak Mahkemece verilen kesin sürenin bu kurallara riayet edilmeksizin verildiği açıklanarak yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğuna” değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında aynı çalışma alanında bulunan 112 ada 17 parsel sayılı 234224,36 metrekare yüzölçümündeki mera vasfıyla sınırlandırılıp özel siciline kaydedilen taşınmaz davalı hale getirilerek davaya dahil edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacı …’ın davasının kısmen kabulüne, çekişmeli 108 ada 36 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, fen bilirkişisi …’ın 15.07.2014 tarihli raporuna ekli haritada (İ) harfi ile gösterilen 3708,01 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın ifraz edilerek, aynı ada son parsel numarası verilerek davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline, 108 ada 36 parsel sayılı taşınmaz, 111 ada 37 parsel sayılı taşınmaz, 112 ada 17 parsel sayılı taşınmaz kapsamında kalan ve harflendirilen taşınmazlarının tesciline yönelik taleplerinin ayrı ayrı reddine, … Köyü 111 ada 37 nolu parsel ve 112 ada 17 parsel sayılı taşınmazların mera vasfı ile sınırlandırılmasına, davacılar … ve …’ın davalarının kabulüne, çekişmeli 108 ada 36 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, fen bilirkişisi …’ın 15.07.2014 tarihli raporunda (A) 2786,57 (B) 3039,28, (C) 490,14, (D) 386,00, (E) 578,15, (F) 2232,67 metrekare yüzölçümündeki tarla vasıflı taşınmaz parçalarının ayrı ayrı ifraz edilerek, aynı ada içerisinde yeni parsel numaraları verilerek 1’er hisse ile … ve … adlarına tapuya kayıt ve tesciline, 108 ada 36 parsel sayılı taşınmazın davacı … ve … ve …kabul gören talepleri dışında kalan kısmının tespit gibi mera olarak sınırlandırılmasına, özel siciline kaydına karar verilmiş; hüküm, davacı … vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, Mahkemece bozma gereklerine uygun biçimde hüküm verildiğine göre, hükme dayanak bilirkişi raporlarında 108 ada 36 parsel sayılı taşınmazda (G) ve 111 ada 37 parsel sayılı taşınmazda (L) harfi ile gösterilen bölümler yönünden temyiz itirazları yerinde değildir.
2.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, Mahkemece bozma gereklerine uygun biçimde hüküm verildiğine göre, hükme dayanak bilirkişi raporlarında 112 ada 17 parsel sayılı taşınmazda (K) harfi ile gösterilen bölüm yönünden temyiz itirazları yerinde değildir.
3.Çekişmeli 110 ada 103 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (H) ve (J) harfi ile gösterilen bölümüne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Kadastro hakiminin, infazı kabil ve doğru sicil oluşturmaya elverişli hüküm kurmakla yükümlü olduğu gibi, her bir davaya konu olan taşınmaz hakkında olumlu veya olumsuz bir karar vermekle de yükümlü olduğu kuşkusuzdur. Somut olayda, 110 ada 103 parsel sayılı taşınmazın (H) ve (J) bölümleri yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, bu bölümler yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün bozulması gerekmiştir.
4.Çekişmeli 108 ada 36 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda (A, B, C, D, E, F) ve 111 ada 37 parsel sayılı taşınmazın (M) harfi hakkındaki hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece, çekişmeli 108 ada 36 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda (A, B, C, D, E, F) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümlerinde davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş, çekişmeli 111 ada 37 parsel sayılı taşınmazın (M) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünde ise dayanak tapu kaydının uymadığı, ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın mera olduğunun belirtildiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiştir. Dayanak tapu kaydının çekişmeli taşınmaza uymadığı doğru olarak saptanmış ise de; zilyetlik yönünden yapılan araştırma ve inceleme; bu taşınmaz bölümü ile 108 ada 36 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda (A, B, C, D, E, F) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümleri yönünden yeterli değildir.
Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Yargıtay bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma ilamında işaret edilen hususların eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Hükmüne uyulan bozma ilamında da belirtildiği üzere, 108 ada 36 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda (A, B, C, D, E, F) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümleri yönünden, Mahkemenin önceki tarihli kararında, ziraat bilirkişisinin bu taşınmazların dört etrafının mera olduğunun belirtildiği ve mahkemenin bu taşınmaz bölümlerini mera olarak kabul ettiği açıklanarak, çekişmeli taşınmazın ham toprak vasfında tespit gördüğü, , hukuken ham toprak olarak tespit gören çekişmeli taşınmazın fiilen mera olup olmadığı yöntemince araştırılması gerektiği hususuna değinildiği halde, ziraat bilirkişi raporunda bu husus açıklığa kavuşturulmamıştır. Öte yandan, çekişmeli 111 ada 37 parsel sayılı taşınmazın (M) harfi ile gösterilen taşınmazın güney sınırında başka parsellerin de bulunduğu kadastro paftasından anlaşıldığına göre, bu taşınmaz bölümü yönünden de usulüne uygun zilyetlik araştırması yapılmalı, tüm deliller toplandıktan sonra mera parseli ile arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı kesin olarak belirlendikten sonra hüküm kurulmalıdır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, 111 ada 37 parselin (M) harfiyle gösterilen taşınmaz bölümüne komşu taşınmazların tutanakları dosya arasına getirtilmeli, Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazların bulunduğu köyü/mahalleyi/mevkiyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafları olduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre dava konusu taşınmazların tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı taktirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı Harita Genel Müdürlüğü’nden tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulduktan sonra mahallinde, davada yararı bulunmayan, elverdiğince yaşlı kişiler arasından seçilecek yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri, ve taraf tanıkları ile 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi ile fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, bu taşınmazların geçmişte ne durumda bulundukları, kime ait oldukları, kimden kime nasıl intikal ettikleri, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi hakka istinaden kullanıldıkları, taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup olmadıkları, 108 ada 36 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda (A, B, C, D, E, F) bölümleri yönünden taşınmazın öncesinin mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu edilip edilmedikleri imar-ihyaya konu edilmişlerse ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği hususları yerel bilirkişi ve tanıklardan etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, beyanları arasında oluşacak çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalı; ziraatçi bilirkişiden, 111 ada 37 parsel sayılı taşınmazın (M) harfi ile gösterilen bölümü yönünden mera ile arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığını, 108 ada 36 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda (A, B, C, D, E, F) bölümleri yönünden ise ayrıca hukuken ham toprak olarak tespit gören çekişmeli taşınmazın fiilen mera olup olmadığını açıklar, aynı zamanda çekişmeli taşınmazların toprak yapıları ve nitelikleri ile imar-ihya ve zilyetlik durumlarını belirtir bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, çekişmeli taşınmazları tüm yönleriyle gösterir yakın plan fotoğrafları çektirilerek dosyaya konulmalı; teknik bilirkişiye keşfi takibe ve denetlemeye imkan verir ayrıntılı rapor ve kroki düzenlettirilmeli ve bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul, kanun ve bozma gereklerine uygun bulunan çekişmeli 112 ada 17 parsel sayılı taşınmazın (K) harfi ile gösterilen bölümü hakkındaki hükmün ONANMASINA, (3) ve (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı … vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 27,70 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 53,00 TL’nin temyiz eden davacıdan alınmasına, Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına 01.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.