Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/9908 E. 2021/9031 K. 15.09.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/9908
KARAR NO : 2021/9031
KARAR TARİHİ : 15.09.2021

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro (Tespite İtiraza İlişkin)

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılmak suretiyle Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine, davalı … ve müşterekleri vekili … tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.09.2021 Çarşamba günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü temyiz eden … vekili Avukat … ve karşı taraftan Hazine vekili Avukat …’ ın katılımlarıyla duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Yargıtay bozma ilamında özetle; “davalıların dayandıkları tapu kaydının mahallinde usulünce uygulanmadığı, dayanak tapu kaydının dava konusu parselle birlikte dava dışı 47 sayılı parsele miktarından çok fazlası ile revizyon gördüğü, tapu kaydının …,…,… okuduğu, teknik bilirkişi raporunda, “… yolu” sınırının çekişmeli parselin batısında ve güneyinde 47 sayılı parselin arasında gösterildiği, isimli olan yolların zemindeki yerlerinin eski tarihli memleket haritası celp edilip belirlenmediği açıklanarak, bölgeye ilişkin haritalar celp edilip mahallinde yeniden icra olunacak keşif esnasında tapu kaydında okunan yolların zeminde belirlenmesi, … hududunun kıraç olup olmadığı üzerinde durulması, tapu kaydı “iki tarafı … ” okuduğundan … yolunun iki ayrı yol olup olmadığı veya çekişmeli taşınmazı iki yönden çevreleyip çevrelemediğinin belirlenmesi, … yolunun tek bir yönde bulunduğunun belirlenmesi halinde, tapu kaydının üç hudutlu olduğu ve sabit hudutlu olmadığı gözönünde tutularak kapsamının belirlenmesi, kapsam tayininde aynı tapu kaydının revizyon gördüğü 47 sayılı parselin dikkate alınması, çekişmeli parselin dayanak tapu kaydı kapsamında kalmaması halinde veya tapu kaydı kapsamı haricinde kalan bölümlerin mevcut olması halinde bu bölümlerin niteliği hakkında toprak yapısı inceletilerek 3 kişilik ziraat yüksek mühendisleri veya ziraat mühendisleri arasından seçilecek uzman bilirkişilerden ayrıntılı rapor alınması, taşınmazın tapu malikleri tarafından birlikte mi, yoksa ayrı ayrı mı kullanıldığının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulması, kullanım durumuna, tespit gününde 5602 sayılı Yasa yürürlükte olduğuna ve 1617 sayılı Kanun hükümleri henüz yürürlüğe girmemiş bulunduğuna göre, koşulları oluşmuş ise her bir parçada 100 dönüm miktarındaki taşınmaz bölümünün zilyetlikle mülk edinilmesinin mümkün olabildiğinin düşünülmesi ve sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne ve çekişmeli 46 parsel numaralı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile fen bilirkişileri …,… tarafından düzenlenen 16.06.2015 tarihli ek rapora göre krokide (B) harfi ile gösterilen 265.000 metrekarenin aynı ada ve parsel numarası ile sulu tarla vasfında Hazine adına, (C) harfi ile gösterilen 90.000 ve (G) harfi ile gösterilen 10.000 metrekarenin bu taşınmazdan ifrazı ile aynı adada gelecek en son parsel numarası verilerek … mirasçıları adına payları oranında, (D) harfi ile gösterilen 94.000 ve (F) harfi ile gösterilen 60.000 metrekarenin bu taşınmazdan ifrazı ile aynı adada gelecek en son parsel numarası verilerek …mirasçıları adına payları oranında, (E) harfi ile gösterilen 80.000 ve (İ) harfi ile gösterilen 20.000 metrekarenin bu taşınmazdan ifrazı ile aynı adada gelecek en son parsel numarası verilerek … mirasçıları adına payları oranında, (H) harfi ile gösterilen 100.000 m²’lik kısmın bu taşınmazdan ifrazı ile aynı adada gelecek en son parsel numarası verilerek … mirasçıları adına payları oranında tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili, davalı … ve arkadaşları vekili ve … tarafından temyiz edilmiştir.
1. Kadastro tespitine itiraz davalarında husumetin tespit malikine, tespit malikinin ölü olması halinde ise mirasçılarına yöneltilmesi ve tüm mirasçıların davada yer alması zorunludur. Taraf teşkilinin sağlanması dava şartı olup, bu koşul yerine getirilmeden işin esasına girilemez. Kamu düzenine ilişkin bu hususun, yargılamanın her safhasında Mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir. Somut olayda, dava konusu 46 parsel sayılı taşınmazın maliklerinden … kızı …’nin dava tarihinden önce 1944 yılında vefat etmiş olmasına rağmen Mahkemece, mirasçılarının davada taraf olarak yer almaları sağlanmamış ve dolayısıyla yöntemince taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında karar verilmesi cihetine gidilmiştir.
Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle, tespit maliki… kızı …’nin verasete esas nüfus kayıt örnekleri dosya arasına getirtilerek mirasçıları tam olarak belirlenmeli ve davacıya davasını adı geçen tespit malikinin mirasçılarına yöneltmesi için süre ve imkan tanınmalı, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması halinde, anılan mirasçılardan savunma ve delilleri sorulmalı, bildirdikleri takdirde delilleri toplanmalı ve bundan sonra işin esasına girilerek tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece taraf teşkili sağlanması gerekirken, yazılı şekilde bu eksiklik giderilmeden esas hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır.
2.Kabule göre ise; Mahkemece, davalıların dayandıkları tapu kaydının miktarıyla geçerli olduğu, revizyon gördüğü dava dışı 47 parsel sayılı taşınmaza miktarıyla uygulandığı, davalıların dayandıkları tapu kaydı nediyle taşınmaz edinemeyecekleri, ancak lehlerine zilyetlikle edinim koşulları gerçekleştiği kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Mahallinde yapılan keşif sırasında taşınmaza uygulanan Aralık 1937 tarihli ve 9 sıra numaralı, 15,623 metrekare yüzölçümlü tapu kaydının sınırında okunan “kalaç” kelimesinin yörede kıraç anlamına geldiğinin mahalli bilirkişi beyanları ile anlaşıldığı, yapılan uygulama ve fen bilirkişi raporu ile kalaç sınırının taşınmazın kuzey sınırında bulunan kıraç olan taşınmaz bölümünü gösterdiği, yine “…”nin sadece doğu sınırında bulunduğu anlaşıldığına göre, dayanılan tapu kaydının değişebilir sınırlı olduğu sabittir. Buna göre, miktarı ile geçerli olan bu tapu kaydının kadastro sırasında dava konusu taşınmaza sınır olan 37.500 metrekare yüzölçümlü 47 parsele revizyon görmesi nedeniyle, çekişmeli taşınmazın tapu kaydı kapsamında kaldığından söz edilemez. Bu nedenle, Mahkemenin bu yöndeki kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki, kaydın miktar fazlasını oluşturan taşınmaz üzerinde davalılar yararına imar-ihya nedeniyle kazanım koşullarının oluşup oluşmadığı yöntemince araştırılmamış, bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafı incelemesi olduğu halde, hava fotoğraflarından yöntemine uygun şekilde yararlanılmamış, ziraat bilirkişi raporunda taşınmaz üzerinde yer yer taşlık alanların bulunduğu bildirildiği halde, fen bilirkişi raporuna ek krokide bu bölümler gösterilmemiş, ziraat bilirkişi kurulu tarafından, Mahkemece davalılar yararına zilyetlik şartlarının oluştuğu kabul edilen bölümler yönünden ayrı ayrı inceleme yapılmamış olması nedeniyle yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı getirtilip dosya arasına konulduktan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 3 ziraat mühendisi bilirkişi ve iki kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak keşifte, dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden intikal ettiği ve ne şekilde kullanıldığı, taşınmazın tapu malikleri tarafından birlikte mi, yoksa ayrı ayrı mı kullanıldığı, taşınmazın imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmiş ise imar-ihyanın hangi tarihte başlayıp hangi tarihte bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki oluştuğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkiler giderilmeli, yerel bilirkişi ve tanık beyanları komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmaz bölümlerinin toprak yapısını ve niteliğinin, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz bölümleri üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmaz bölümleri imar-ihyaya konu edilmişse, imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir ve komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş renkli fotoğraflarını içeren ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişi kurulundan yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafı üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, taşınmaz bölümlerinin sınırlarını ve niteliğini, imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerlerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor düzenlemesi istenilmeli; fen bilirkişisinden, keşif ve uygulamayı denetlemeye olanak verir ayrıntılı rapor ve kroki alınmalı ve bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, kullanım durumuna, tespit gününde 5602 sayılı Yasa yürürlükte olduğuna ve 1617 sayılı Kanun hükümleri henüz yürürlüğe girmemiş bulunduğuna göre, koşulları oluşmuş ise her bir parçada 100 dönüm miktarındaki taşınmaz bölümünün zilyetlikle mülk edinilmesinin mümkün olabildiği düşünülmek suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı Hazine vekili, davalı … ve arkadaşları vekili ile …’un temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle, Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
peşin harcın da istek halinde temyiz edenlere iadesine, 15.09.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.