YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/9839
KARAR NO : 2021/9933
KARAR TARİHİ : 01.10.2021
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen davanın reddine dair kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 03.03.2021 tarihli ve 2018/1654 Esas, 2021/1909 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiş olup, davacı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Mahkemenin verdiği karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, uyulan bozma ilamında özetle; “Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermek için yeterli olmadığı belirtilerek, doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle, müşterek muris … terekesine dahil dava dışı başka taşınmaz bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa sözü edilen taşınmazların kadastro tespit tutanakları ve dayanakları belgeler ile davalı iseler dava dosyalarının getirtilmesi, bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri ve taraf tanıklarının katılımıyla yeniden keşif yapılması ve yapılacak bu keşifte, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, kök muris …’dan intikal eden taşınmazların tüm mirasçıların katılımı ile paylaşılıp paylaşılmadığı ve paylaşılmış ise paylaşımın ne zaman yapıldığı, çekişmeli taşınmazların paylaşıma konu olup olmadığı, paylaşıma konu olmuşlarsa kime isabet ettikleri, paylaşımda her bir mirasçıya yer verilip verilmediği, kadastro tespit tarihine kadar taksimin bozulup bozulmadığı, paylaşımdan sonra taşınmazları kimin kullandığı hususlarının sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, davalı yanın savunmasında tutunduğu 04.08.1994 tarihli noter senedinde, davacının babası …’ın 1/5 miras payını 3. kişiye sattığı belirtildiğine göre, tereke paylaşılmışsa ne sebeple miras payı konu edilerek satış yapıldığı hususunun üzerinde durulması, gerektiğinde davalı tarafça, davacının murisine paylaşmada kaldığı iddia edilen ve tutanakları dosyaya getirtilen taşınmazlar zeminde incelenerek bu taşınmazların iddia edildiği gibi kök muristen kalıp kalmadığının ve paylaşımla davacının miras bırakanına isabet edip etmediğinin yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulması, tutanak tanıklarının anlatımları ile yerel bilirkişilerin beyanları çeliştiği takdirde tutanak bilirkişilerinin tümü taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek çelişkinin giderilmesi, taksime dair beyanların dosyaya getirtilecek olan murise ait taşınmazların tutanakları ile denetlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 03.03.2021 tarihli ve 2018/1654 Esas, 2021/1909 Karar sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verilmiş, iş bu onama ilamına karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle, bozma gereğince işlem yapılmasına, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin sair karar düzeltme itirazları yerinde değildir. Ancak; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kadastro hakimi, doğru, infazı kabil, infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde ve çekişmeli taşınmaz hakkında sicil oluşturmaya elverişli bir karar vermek zorundadır. Ne var ki Mahkemece, davanın reddine karar verildiği halde, çekişmeli taşınmazların kim ya da kimler adına tapuya tescil edileceğine dair karar verilmediği ve bu suretle infazda tereddüt yaratıldığı anlaşılmaktadır. Kadastro hakiminin doğru sicil oluşturma yükümlülüğüne aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, bozma nedeni ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan “reddine” sözcüklerinden sonra gelmek üzere “dava konusu 166 ada 300, 320, 321, 322, 329, 343, 353, 354, 357, 356 ve 359 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tapuya tescillerine” sözlerinin yazılmasına ve Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 03.03.2021 tarihli ve 2018/1654 Esas, 2021/1909 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, HUMK’un 438/7. maddesi uyarınca, hüküm fıkrasının düzeltilmiş bu şekliyle onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 03.03.2021 tarihli ve 2018/1654 Esas, 2021/1909 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına, 6100 Sayılı HMK’nin Geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 Sayılı HUMK’un 438/7. maddesi uyarınca Yerel Mahkeme hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan “reddine” sözcüğünden sonra gelmek üzere ” Dava konusu 166 ada 300, 320, 321, 322, 329, 343, 353, 354, 357, 356 ve 359 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tapuya tescillerine” sözlerinin yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 01.10.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.