Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/9750 E. 2023/4638 K. 25.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/9750
KARAR NO : 2023/4638
KARAR TARİHİ : 25.09.2023

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2015/60 E., 2019/18 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi neticesinde İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı birleşen dosya davacısı … vekili, davalılar … Büyükşehir Belediyesi ve Nazilli Belediyesi vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 1967 yılında seri bazda orman kadastrosu yapılmış; sonuçları 09.06.1969 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir. 2006 yılında 5304 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi gereğince yapılan orman kadastrosu bulunmaktadır. Davanın devamı sırasında 6831 sayılı Orman Kanunu’nun (6831 sayılı Kanun) 4999 sayılı Kanunla değişik 9 uncu maddesi kapsamında fennî hataların düzeltilmesi işlemi yapılarak sonuçları 20.04.2007 tarihinde ilan edilmiş, daha sonra evvelce sınırlandırması yapılmamış ormanlarda orman kadastrosu ile bu ormanlarda ve evvelce sınırlandırılması yapılmış ormanlarda 6831 sayılı Kanun’un 2/B maddesi uyarınca uygulama yapılmış, sonuçlarının ise askı ilânı 31.12.2010 tarihinde yapılmıştır.

2.Davacı …, Nazilli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/1077 E. sayılı dosyasında açmış olduğu davada sınırlarını bildirdiği Bağcıllı Köyünde bulunan taşınmazın, tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 713 üncü maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.

3.Yargılama sırasında …, tescili istenen taşınmaz içerisinde kendisinin kullanmakta olduğu yol bulunduğunu ileri sürerek davaya katılmıştır.

4.Dava devam ederken yörede genel arazi kadastrosuna başlanmış; çekişmeli yer … Köyü 216 ada 348 parsel altında, belgesizden 4021.87 m2 kestanelik niteliğiyle malik hanesi boş bırakılarak tespit görmüştür. Aynı yer 216 ada 349 parsel sayılı 391.23 m² yüzölçümündeki taşınmaz ise, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle kestanelik niteliğinde 1/2’şer payla … ve … adlarına tespit edilmiştir.

5…. ve …, ayrı ayrı açtıkları davalarda taşınmazın müstakilen kendilerine ait olduğunu ileri sürerek adlarına tescilini istemiştir.

6.Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sırasında, davacı …, taşınmazlardan 348 parsel hakkında mülkiyet iddiası bulunmadığı, kendisinin kullandığı yolun da bu yerden geçmediğini bildirerek bu parselle ilgili davasından feragat etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Hazine, çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu ve davacı lehine iktisap koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur .

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, çekişmeli 348 parsel sayılı taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu, 349 sayılı parsel ile birlikte üzerinde davacı … yararına zilyetlikle edinme koşulları oluştuğu gerekçesiyle …’ın davasının reddine; …’ın davasının kabulüne, 216 ada 348 sayılı parselin kestanelik niteliğinde davacı … adına tapuya tesciline; 216 ada 349 sayılı parsele ait tespit tutanağının iptaliyle … adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı … tarafından 349 sayılı parselle ilgili hükmün yerinde olmadığı; Hazine tarafından ise 348 sayılı parselde davacı lehine kazandırıcı zaman aşımı koşullarının oluşmadığı, kaldı ki bu parselle ilgili davada Hazine yasal hasım olduğu halde kurum aleyhine mahkeme masrafları ve vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğu ileri sürerek temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 01.04.2015 tarihli ve 2015/3459 Esas – 2015/2389 Karar sayılı kararı ile “hükme dayanak orman bilirkişi raporuna ekli memleket haritası ile kadastro paftası aplikesinde çekişmeli taşınmazların içi taranarak gösterildiğinden yeşil alanda mı yoksa açık alanda mı kaldığı denetlenemediği gibi 1959 yılında yapılan memleket haritasından bahsedilmesine rağmen 1979 basım tarihli memleket haritası uygulanmış olması nedeniyle taşınmazların niteliğini belirlemeye yeterli olmadığı; ayrıca Mahkemece her iki parsel yönünden duruşmada dinlenilen tanıkların soyut beyanlara dayanılarak hüküm kurulmuş olup zilyetliğin tespiti yönünden tespit tarihinden 20 yıl öncesine ait hava fotoğrafı ve memleket haritasının uygulanmamış olmasının hatalı olduğu” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozma ilamına Uyularak Verilen Karar
Mahkemece, davaya konu taşınmazların ve sınırdaş taşınmazların ve mevkide bulunan taşınmazların eskiden arpa buğday ekiminde tarla olarak kullanılmakta iken; tarımın makineleşmesi arpa ve buğday üretiminin bölge için ekonomik olmaktan çıkması, kestane üretimini daha karlı olması nedeni ile son 30-40 yıl içerisinde köylünün kestane üretimine yöneldiği; eskiden hububat ekilen tarlaların kestanelik haline getirildiği ve getirilmesine devam edildiği; bu yönelim sayesinde …’ın en çok kestane üretilen il haline geldiği; mevkide bulunan taşınmazların tamamına yakının zirai amaçlı kullanıldığı; eski zilyetlerden devralınarak, hiçbir itirazı uğramayan bir insan ömrünü aşan davasız ve aralıksız zilyetlikle malik sıfatı ile zirai amaçla kullanılageldiği, zilyetliğin öncesi tespit edilemeyen bir zamandan kadastro tespit tarihine ve nihayetinde de keşif tarihine kadar devam ettiği; alınan teknik bilirkişi raporlarının, (1953-1972-1995 uçuş tarihli) hava fotoğrafının bu eylemli durum evveliyatını tespit ve tevsik ettiği; yerel bilirkişi beyanları ile davacı gerçek kişi tanıklarının beyanlarının bu nesnel delillerle örtüştüğü 3402 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesinde aranan iktisap şartlarının davacı-davalı … lehine kadastro tespit tarihinden önce tahakkuk ettiği; iktisabı engelleyen hukuki; fiili taşınmaz vasfından ve davacının şahsından kaynaklanan bir halin bulunmadığı; sınırdaş arazilerin gerçek kişiler adına tapulu olmasını bu durumu teyit ve tevsik ettiği; diğer davacı-davalı …’ında keşifte bu durumu teyit eder nitelikte beyanda bulunarak, kendisinin zilyetliğinin olmadığını …’ın zilyetliğinin olduğunu belirtiği, bu nedenle de davacı …’ın davasının kabulü ile davaya konu taşınmazların davacı … adına tapuya tesciline; davacı …’ın davasını ispat edemediği, yol olduğunu belirterek tespit ve paftada gösterilmesini istediği yerde umuma veya şahsına ait yolun bulunmadığı; 349 parselde zilyetliğinin olmadığını, …’ın zilyet olduğunu keşif mahallinde beyan ettiği; 349 parselde lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülkiyet kazanma şartlarının gerçekleştiğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle …’ın davasının reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı birleşen dosya davacısı … vekili ile davalı … ve davalı … vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri
1.Birleşen dosya davacısı … vekili; reddine karar verilen 349 parselin müvekkiline ait olduğunu, bu hususta Mahkemece eksik inceleme ve araştırmaya dayalı karar verildiğini, çekişmeli taşınmaza ilişkin görülen ceza dosyasının tetkik edilmediğini, davacı tarafından dosyaya sunulan satış senetlerinin keşfen zemine tatbik edilmediğini, delil olarak dosyaya sunulan tanıkların dinlenmediğini belirterek Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı … Belediyesi vekili; Mahkemece eksik inceleme ve araştırmaya dayalı karar verildiğini, 348 parsel sayılı taşınmaz üzerinde davacı … lehine iktisap koşullarının oluşmadığını belirterek Mahkeme kararın bozulmasını talep etmiştir.

3.Davalı Buldan Belediyesi vekili; Mahkemece eksik inceleme ve araştırmaya dayalı karar verildiğini, 348 parsel sayılı taşınmaz üzerinde davacı … lehine iktisap koşullarının oluşmadığını belirterek Mahkeme kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre dava, kadastro tespitine itiraz (aktarılan) istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 Sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 Sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 14, 16, 17 ve 20 nci maddeleri,

3. Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup asıl dosya davalıları … Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı ve Buldan Belediye Başkanlığı vekili ile ve birleşen dosya davacısı … vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,

44,40’ar TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 135,50’şer TL’nin temyiz edenlerden ayrı ayrı alınmasına,

Taraflarca 1086 sayılı Kanun’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
25.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.