Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/9248 E. 2022/9918 K. 07.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/9248
KARAR NO : 2022/9918
KARAR TARİHİ : 07.12.2022

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Mahkemece verilen önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; “davalı Kestel Belediyesi Tüzel Kişiliğinin, 6360 sayılı Kanun’un yukarıda belirtilen hükümleri gereğince kaldırıldığından mahkemece yargılama sırasında sadece bağlı olduğu ilçe belediyesinin katılımı sağlanarak dava görülmüşse de, aynı Kanunla büyükşehir belediyesi sınırları il mülki sınırları olarak belirlendiğinden … Büyükşehir Belediyesinin de davada taraf olacağı dikkate alındığında 6360 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince işlem yapılması” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği Alanya İli, Kestel Kasabası, ….., Köyü, … ….., Mevkiinde bulunan 132 ada 21 parselin maliki olduklarını, ancak, bu taşınmazın güneyinde kalan yaklaşık on dönüm kadar taşınmazın Kestel Kasabası sınırları içerisinde kaldığı gerekçesi ile tapulama harici bırakıldığını, taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek, Türk Medenî Kanunu’nun 713. maddesi hükmüne göre müvekkilleri adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, Fen Bilirkişi … Altıntop’un 21.03.2007 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 8401 m2 yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile … çocukları …, …, …, … adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 25.02.2013 tarihli ve 2013/434 Esas, 2013/1820 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Hükme dayanak alınan orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın konumu memleket haritasında lokal olarak gösterilmiş olup, iade ile aldırtılan ek raporla çelişmektedir. Birbiri ile çelişen ve lokal işaretli yetersiz uygulamaya dayalı rapora göre karar verilemez.
Bu nedenle; Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ile yine 1980 ve 1990’lı yıllara ait memleket haritası, hava fotoğrafları ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu kesinleştiğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası, kesinleşen orman kadastrosu, varsa aplikasyon ve 2/B madde uygulama haritalarının ölçekleri kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de bu haritaların ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, bu haritalar birbiri üzerine aplike edilerek düzenlenecek bu haritalarda komşu ve yakın komşu parseller birlikte gösterilmeli, yine değişik açı ve uzaklıklarda olan, en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktası görülecek biçimde, dava konusu taşınmaz ile komşu taşınmazların, memleket haritası, kadastro paftası, orman kadastro haritası ile aplikasyon ve 2/B madde uygulama haritasına göre konumu ve orman kadastro haritasındaki sınır noktaları ile varsa aplikasyon haritasındaki sınır noktaları bu haritalar ile paftaların tümü üzerinde ayrı renkli kalemlerle çizilip gösterilecek şekilde rapor alınmalı ve taşınmazın alınan ek raporda kısmen 1989 tarihli memleket haritasında yeşil gözükmesinin nedeni üzerinde durulmalı, hava fotoğraflarıda incelenip değerlendirilerek boyama hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı araştırılmalı, raporlar arasındaki çelişkiler giderilmeli, taşınmazın gerçek eğimi saptanmalı, bundan sonra oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmeli denilmiştir.
Bozma kararına uyulması sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemece, Fen Bilirkişi …’in 16.12.2014 tarihli krokili raporda (A) harfi görülen 8401 m² yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile … çocukları …, …, … ve … adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay (Kapatılan) 20.Hukuk Dairesinin 25.02.2013 tarihli ve 2013/434 Esas, 2013/1820 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “davalı Kestel Belediyesi Tüzel Kişiliğinin, 6360 sayılı Kanun’un yukarıda belirtilen hükümleri gereğince kaldırıldığından mahkemece yargılama sırasında sadece bağlı olduğu ilçe belediyesinin katılımı sağlanarak dava görülmüşse de, aynı Kanunla büyükşehir belediyesi sınırları il mülki sınırları olarak belirlendiğinden … Büyükşehir Belediyesinin de davada taraf olacağı dikkate alındığında 6360 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince işlem yapılması” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne; Fen Bilirkişi …’in 16.12.2014 tarihli krokili raporda A harfi görülen 8401 m²’lik yerin 4 hisse kabulü ile 1/4 hissesinin davacı … mirasçıları adına, Alanya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/971 Esas, 2010/957 Karar sayılı veraset ilamındaki hisseleri oranında, 1/4 hissesinin Alanya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/705 Esas, 2011/745 Karar sayılı veraset ilamındaki hisseleri oranında davacı … mirasçıları adına, 1/4 hissesinin Alanya Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/624 Esas, 2004/621 Karar sayılı veraset ilamındaki hisseleri oranında davacı … mirasçıları adına, 1/4 hissesinin Alanya Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/666 Esas, 2004/712 Karar sayılı veraset ilamındaki hisseleri oranında davacı … mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Türk Medenî Kanunu’nun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Hemen belirtmek gerekir ki, bozmaya uyulmakla tarafların leh ve aleyhine usuli kazanılmış hak doğar. Ayrıca, mahkemece bozma kapsamı çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak hüküm kurma yükümlülüğü ortaya çıkar. Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki; Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 25.02.2013 tarihli ve 2013/434 Esas, 2013/1820 Karar sayılı bozma kararına uyulduğuna göre, bozma ilamında ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ile yine 1980 ve 1990’lı yıllara ait memleket haritası, hava fotoğrafları ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ile bozma ilamında değinildiği şekilde orman ve zilyetlik araştırması yapılarak, taşınmazın alınan ek raporda kısmen 1989 tarihli memleket haritasında yeşil gözükmesinin nedeni üzerinde durulması, hava fotoğrafları da incelenip değerlendirilerek boyama hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığının araştırılması, raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi gerekirken, uyulan bozma ilamına göre gerekli araştırmalar yapılmadan, dava konusu taşınmazın 1957 tarihli hava fotoğrafında kullanılmayan, püren ve benzeri çalı türleri ile kaplı hali arazi, 1986 tarihli hava fotoğrafında ise beyaz fonda açık alanda kaldığını bildirmekle birlikte değinilen hava fotoğrafları üzerinde taşınmazın konumunu göstermeyen, yine bozma ilamında açıkçası belirtilmesine rağmen taşınmazın 1989 tarihli memleket haritasında kısmen yeşil gözükmesinin nedeni üzerinde durmayan yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınmak sureti ile hüküm kurulması doğru olmamıştır.
O halde, Mahkemece, yöreye ait en eski tarihli ve dava tarihinden 15-20 öncesine ait memleket haritaları ve hava fotoğraflarının tamamı ile varsa amenajman planı ve komşu parsellere ait kadastro tutanakları, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri ve tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise karar örnekleri ilgili yerlerden getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi bilirkişisi, bir ziraat mühendisi bilirkişisi, bir fen elemanı ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte, getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz bölümleriyle birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmaz bölümlerinin öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği kesin olarak belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumları saptanmalı; zilyetlikle veya hukuki değeri kalmamış olan tapu kayıtlarıyla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; hakim gözetiminde, taşınmaz bölümlerinin dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen, jeodezi ve fotogrametri ile uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp, orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) denetime elverişli olacak şekilde çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmaz bölümleri, çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli; taşınmazların gerçek eğimleri, klizimetre aletiyle ölçülerek memleket haritalarındaki münhanilerden (yükseklik eğrilerinden) de faydalanılmak suretiyle belirlenmeli; hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmaz bölümlerinin niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği tespit edilmeli; taşınmaz bölümleri üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranı ile taşınmazın imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve dava konusu taşınmaz bölümlerinin 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17/2. maddesinde belirtilen orman içi açıklık vasfında olup olmadığını belirten, davacı gerçek kişiler adına tesciline karar verilen taşınmaz bölümleri yönünden hükme esas alınan bilirkişi raporuna ekli 1986 tarihli hava fotoğrafı ile 1989 tarihli memleket haritasındaki farklılığın nedenini açıklayan, müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak şekilde, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli rapor alınmalı; ayrıca dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların öncesinin ne olduğu, kim veya kimler tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmak suretiyle, dava konusu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı ve bu yolla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli; yerel bilirkişiler ve tanıkların beyanları arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; ziraat bilirkişisinden, taşınmazların evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisinden ise, keşfi takibe ve denetlemeye olanak verir rapor ve kroki düzenlemesi istenilmeli; tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli; 3402 sayılı Kanun’un 14. maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği ilgili tapu müdürlüğü ve kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanun’un 03.07.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanun’un getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’ nin Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 07.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.