Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/8853 E. 2023/478 K. 07.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8853
KARAR NO : 2023/478
KARAR TARİHİ : 07.02.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2011/53 E., 2018/87 K.
KARAR : Davanın reddine

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen tapu iptal ve tescil davasında İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karar, yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı … İdaresi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. … ile … ilçesi … Beldesinde 1958 yılında yapılan kadastro sırasında, 59 parsel sayılı taşınmaz, kişi adına tespit ve tescil edildikten sonra, yörede yapılan imar uygulaması ile dava konusu 38 ada 5 parselin de içinde bulunduğu imar parselleri oluşturulmuştur.
2. Davacı … İdaresi vekili dava dilekçesinde; tapuda davalı adına kayıtlı bulunan … ilçesi … Beldesi 38 ada 5 parsel sayılı taşınmazın, yörede 1938 yılında 3116 sayılı Orman Kanunu (3116 sayılı Kanun) gereğince yapılan orman kadastro sınırları içinde kaldığını, 1950 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile muhafaza ormanı statüsüne alınması nedeniyle 1744, 2896 ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2. madde ve 2/B madde uygulamalarına da konu edilmediğini ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile orman niteliğinde Hazine adına tesciline, davalının elatmasının önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 27.09.2007 tarih ve 2003/588Esas, 2007/303 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları dışında kaldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen 27.09.2007 tarih ve 2003/588Esas, 2007/303 Karar sayılı kararı, davacı … İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2. Temyiz incelemesi neticesinde, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 29.06.2010 tarih ve 2010/6831 Esas, 2010/9213 Karar sayılı ilamıyla; “aynı kök parselden imar uygulaması sonucu oluşan parseller için aynı iddia ile dava açıldığı o davalarda düzenlenen bilirkiş raporlarındaki orman hattı ile temyize konu davadaki orman hattının birbiri ile uyumlu olmadığı, oysa uyuşmazlığın çözümünde memleket haritasındaki bulgularla desteklenerek yapılan uygulama sonucu oluşturulan orman kadastro sınır hattının esas alınması gerektiği,bu sebeple yeniden inceleme ve keşif yapılarak kesinleşen orman tahdit hattı ve aplikasyonla belirlenen orman hattının kadastro paftası ile çakıştırılması,1939 yılında yapılıp kesinleşen ve 3116 Sayılı Kanun’un 13 üncü maddesi gereğince tapuya tescil edilen Belgrat Devlet Ormanı kadastrosu memleket haritası ile uyumlu bulunan aplikasyon hattı nazara alındığında, çekişmeli parselin kısmen veya tamamen orman tahdit hattı içinde kaldığının belirlenmesi ve orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığı takdirde, orman sınırı içindeki taşınmazın, 1958 yılında bu durum gözönünde bulundurulmadan arazi kadastro ekiplerince taşınmazın hata ile ikinci kere kadastrosunun yapılıp yeniden yolsuz olarak tapuya tescil edildiği, ancak 766 Sayılı Kanun’un 46/2 ve 3402 Sayılı Kanunun 22/1 inci maddesi hükmüne göre ikinci kadastronun bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı düşünülerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dava konusu 38 ada 5 parselin konumunu belirleyen hatalı 1744 aplikasyon hattının 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun (6292 sayılı Kanun) çalışmalarıyla düzeltildiği, 3116 sayılı orman tahdit çalışmalarını esas alan orman kadastro çalışmaları sonucu yapılan 6292 orman kadastro haritasına göre taşınmazın orman sınırları dışında kaldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararı, davacı … İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı … İdaresi vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazın 1938 yılında yapılarak kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kaldığını, daha sonra yörede aplikasyon çalışmaları yapılırken daha önce orman sınırları içinde kalan bir kısım taşınmazların orman sınırları dışında gösterildiğini, aplikasyon çalışmalarının kesinleşen orman sınırını değiştirme yetkilerinin bulunmadığını ve hatalı yapılan aplikasyon işlemine karşı süreye bağlı olmaksızın her zaman dava açılabileceğini ve dava konusu taşınmazın 1938 yılında yapılarak kesinleşen orman sınırı içinde kaldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman sınırı içinde kalıp kalmadığı, aplikasyon çalışmasının orman tahdidi ile uyumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6831 sayılı Orman Kanunu’nun (6831 sayılı Kanun) 1, 7 ve 11 inci maddeleri, 6831 sayılı Kanun’a göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanun’un 2/B maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmelik uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 20 nci maddesi;

3. Değerlendirme
1. İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın devamı sırasında 6292 sayılı Kanun’un 11/10 uncu maddesi uyarınca yapılan çalışma uyarınca, dava konusu taşınmazın orman sınırı dışında bırakıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, hükmüne uyulan bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiş ve eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmiştir.
Şöyle ki; 6292 sayılı Kanun uyarınca yapılan sınır düzeltme çalışması, yargılama sırasında yapılmış olması nedeni ile kesinleşmemiş olup, İlk Derece Mahkemesince, uyuşmazlığın çözümünde, bu çalışmaya göre taşınmazın orman sınırı dışında olduğunu belirten bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Ayrıca; hükmüne uyulan bozma ilamında belirtildiği şekilde yapılacak araştırma ile, taşınmazın kesinleşen orman tahdit hattına göre konumunun belirlenmesi gerektiği halde, çekişmeli taşınmazı ilgilendiren orman sınır noktalarını tarif eden “su yolu” sınırın nereden geçtiği tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirlenmemiştir. Bilirkişi raporuna ekli memleket haritası ve hava fotoğraflarında su yolu sınırı işaretlenmiş ise de, fotoğraflar çok küçük olup tek ölçekte gösterildiği için bilirkişilerce yapılan bu işaretlemenin doğru olup olmadığı denetlenememiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde ilk orman tahdidi, 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre 1938 yılında yapılarak 24.03.1938 tarihli Resmi Gazete’de ilan edilmek suretiyle kesinleşmiştir. Daha sonra 28.08.1979 ve itirazlı yerler için 04.11.1981 tarihinde “daha önce sınırlaması yapılan devlet ormanları ile özel ormanların aplikasyonu ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 2 nci madde uygulaması” yapılmış 29.12.1989 tarihinde ise 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/b madde uygulaması yapılmış ve kesinleşmiştir.
Bozma ilamında belirtilen ve davaya konu taşınmaz ile aynı orman kadastro sınır hattı içinde bulunan, 38 ada 3, 4, 6, 7, 39 ada 1, 2, 3, 4, 5, 7, 40 ada 1, 2, 3, 8, 9, 10, 11, 34 ada 2, 34 ada 6 parsel sayılı taşınmazların bir kısmı hakkında da, Orman İdaresi tarafından ayni iddia ile davalar açıldığı, davası tespit edilemeyen bir takım parsellerin ise yargılama sırasında 6292 sayılı Kanun uyarınca yapılan çalışmada mahkeme ilamlarına dayalı olarak orman olarak sınırlandırıldığı anlaşılmakta olup, İlk Derece Mahkemesince, aynı hat üzerinde bulunan ve dava konusu olan taşınmazlara ilişkin dava dosyaları, kesinleşen mahkeme ilamları ve verilen hükümlere esas bilirkişi raporları bu dosya arasına alınmamış ve böylelikle, temyize incelemesine konu eldeki hükme esas alınan bilirkişi raporları denetlenmeden karar verilmiştir. Bu şekilde, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.

2. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için, İlk Derece Mahkemesince, çekişmeli taşınmaza komşu olan ve aynı orman sınır hattı üzerinde bulunan taşınmazlara ilişkin dava dosyaları, mümkün değilse bilirkişi raporları ve kesinleşen mahkeme ilamları dosya içerisine alındıktan sonra, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek, 6831 Sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasanın 2/B Maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmelik uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 20 nci maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatlarının arza uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları,ölçü değerler, ve e orman kadastro haritaları ile zemindek,i durum arasında çelişki olduğunda,tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parsellerin tümü ve orman tahdit tutanaklarında tarif edilen “su yolu” nun geçtiği yer memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde (1/5000 ve 1/10000 ölçekte) ayrı ayrı gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, bilirkişi raporları orman tahdit tutanakları ve kesinleşen komşu parsellere ilişkin bilikişi raporları da okunmak sureti ile denetlenmeli ve oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır .
3. İlk Derece Mahkemesince, bu hususlar gözetilmeksizin, hükmüne uyulan bozma ilamının gerekleri tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmeden, eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

7139 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesi uyarınca Orman İdaresinden harç alınmasına yer olmadığına,

1086 sayılı Kanun’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,07.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.