Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/8483 E. 2022/1564 K. 24.02.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8483
KARAR NO : 2022/1564
KARAR TARİHİ : 24.02.2022

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Uygulama Kadastrosuna İtiraz

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
… ili, … ilçesi, … köyünde bulunan 142 ada 12 parsel sayılı taşınmaz, 31.7.2013 tarihinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/2a maddesine göre yapılan uygulama kadastrosunda 149.936,06 m2 yüzölçümü ve devlet ormanı vasfı ile Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı vekili, dava konusu alanda 3402 sayılı Kanun’un 22/2a maddesine göre çalışma yapıldığını, bu çalışma sonucunda Hazineye ait 12 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünde azalma olduğunu, bu azalmanın civardaki komşu parsellerden kaynaklandığını ileri sürerek 12 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün 162.651,38 m2 olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, dava konusu 12 parsel sayılı taşınmazın tesis kadastrosu sonucu 162.651,38 m² yüzölçümüyle tapuya tescilinin yapıldığı, 3402 sayılı Kanun’un 22/2-a maddesi uyarınca yapılan çalışma sonucu taşınmazın yüzölçümünün 149.936,06 m² olarak tespit edildiği, taşınmazın yüzölçümündeki azalmanın ilk tesis kadastrosu sırasındaki hesap hatasından kaynaklandığı, 3402 sayılı Kanun’un 22/2-a maddesi uyarınca yapılan hesaplamayla da bu hatanın giderildiği, son yapılan ölçümün gerçek durumu yansıttığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olup uygulama kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, kadastro faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yöneliktir.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığının tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra ilgili yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir.
Buna itibarla uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle Mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, dava konusu taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir.
Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi teknik bilirkişinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında dava konusu taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri teknik bilirkişiye işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar teknik bilirkişi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, teknik bilirkişiden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir.
Teknik bilirkişiden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve “ada raporu” ile “uygulama tutanağı ve haritasını” irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır.
Öte yandan raporun denetime elverişli olması için teknik bilirkişiden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise dava konusu taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Teknik bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir.
Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Eldeki davada Mahkemece, davanın reddine verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki; Mahkemece, dava konusu taşınmazlara ait tesis kadastrosu sırasında düzenlenen pafta haritası, ölçü krokisi, hesap cetveli, ölçü cetveli getirtilmiş ise de tesis ve uygulama kadastrolarının yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları dosya arasına getirtilmemiş; teknik bilirkişiden tesis kadastrosu ve düzeltme işlemi sonucu oluşturulan paftadaki sınır yerleri ile uygulama kadastrosu sonucunda oluşturulan paftadaki sınır yerlerinin yukarıda açıklanan şekilde yapılacak çakıştırması sonucunda, birbirleriyle ve zeminle uyumlu olup olmadığını belirleyen ayrıntılı ve gerekçeli rapor aldırılmamıştır. Ayrıca bilirkişi raporunda her ne kadar ilk tesis kadastro evrakları incelendiğinde kadastro pafta alanının 148.236,39 m2 geldiği, ancak ilk tesis evraklarında bulunan alan hesapları çizelgesine 162.651,38 m2 olarak sehven yazıldığı belirtilmiş ise de sehven yazılma ile neyin kasdedildiği, yanlışlığın nerede yapıldığı açıklanmamıştır.
Hal böyle olunca; Mahkemece amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için değinilen eksik belgeler ilgili yerlerden getirtilerek dosya ikmal edilmeli ve ardından harita mühendisi ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi sıfatına sahip üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle yukarıda açıklandığı şekilde inceleme ve araştırma yapılarak denetime elverişli rapor alınmalı ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Sonuç olarak, Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yetersiz olup, bu nedenle kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/1 maddesi gereğince … ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 24.2.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.