Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/8364 E. 2021/11452 K. 18.11.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8364
KARAR NO : 2021/11452
KARAR TARİHİ : 18.11.2021

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında Saray (Tekirdağ) Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükmün davalı … tarafından istinaf edilmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı … vekili 16.01.2015 havale tarihli dava dilekçesi ile, müvekkili olan davacının … ili … ilçesi … Mahallesi … mevkiinde bulunan doğusu 1174 parsel, batısı 1777 parsel, güneyi 1175 parsel ve kuzeyi … ’a ait tarla ile çevrili 13.861 m2’lik taşınmazın yaklaşık 6500 – 7000 m2’lik kısmının zilyetliğini …’dan devraldığını ve 20 yılı aşkın süredir zilyetliğini nizasız fasılasız sürdürdüğünü, bu yerin 1965 yılında yapılan orman kadastrosu çalışmalarında orman sınırları içerisine alındığını, ancak …’ın Saray Asliye Hukuk Mahkemesinin 1966/225 Esas numarasıyla orman tahdidine itiraz davası açtığını, dava sonucunda taşınmazın orman sınırları dışına çıkarılmasına karar verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, dava edilen yerin orman vasfı taşımadığını belirterek, 6.500 – 7.000 m2 yüzölçümlü taşınmazdaki davacıya ait mülkiyet hakkının olağanüstü zamanaşımı nedeniyle tespitine ve davacı adına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, dava konusu taşınmazın tapu kütüğünde kayıtlı olmadığı, özel mülkiyete konu edilebilecek tarımsal nitelikte olduğu, davacının yirmi yılı aşkın süredir taşınmaza davasız ve aralıksız olarak malik sıfatıyla zilyet olduğu, bu şekilde Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesindeki tüm koşulların birlikte oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile … ili … ilçesi … Mahallesi … mevkiinde 25.02.2016 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfiyle gösterilen kırmızı renkli 6.892,28 m2 yüzölçümlü tarla niteliğindeki taşınmazın davacı adına tam hisse şeklinde son parsel numarasından sonraki numara verilmek kaydıyla tapuya kayıt ve tesciline, işlemin teknik bilirkişi harita mühendisi … 25.02.2016 tarihli krokili raporuna göre yapılmasına ve bu raporun kararın eki sayılmasına karar verilmiş, hükmün davalı … İdaresi vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, Saray Asliye Hukuk Mahkemesinin 1966/225 Esas, 1967/304 Karar sayılı ilamının 22.02.1968 tarihinde kesinleştiği, ancak kararın bu tarihte infaz edilmediği, kararın 1997 yılında bölgede 56 nolu orman komisyonu tarafından yapılan çalışmalar sırasında Saray Asliye Hukuk Mahkemesince verilen çeşitli kararların uygulanması aşamasında ele alındığı, davacının dayandığı ilamın da o zaman bu alana uygulandığı ve P.5 sayılı orman sayılmayan iç parsel oluşturulduğu, bu mahkeme kararının da 6831 sayılı Orman Kanununun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulamaları sırasında oluştuğu, bu çalışmaların 04.09.1998 tarihinde askıya çıkartıldığı, 6 aylık askı ilan süresinin de 04.03.1999 tarihinde sona erip kesinleştiği, bu nedenle davacının Türk Medeni Kanununun 713 maddesine göre olağanüstü zamanaşımı nedeniyle mülkiyetin kazanılması talebinin, işlemin kesinleştiği 04.03.1999 tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı, bu tarihten dava tarihi olan 16.01.2015’e kadar zilyetlik süresinin dolmadığı açıklanarak, Saray (Tekirdağ) Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/34 Esas, 2017/88 Karar sayılı kararının HMK’nin 353/(1)-b.3 maddesi gereğince kaldırılmasına ve davacının davasının reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nin 713/1’inci maddesi uyarınca kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tescil istemine ilişkindir.
Çekişme konusu taşınmazın bulunduğu yerde, ilk orman kadastrosu 1965 yılında seri bazda yapılmış ve bu çalışma ilan edilerek 30.05.1966 tarihinde kesinleşmiş ve böylelikle dava konusu yerin seri içerisinde kaldığı ve orman sayılan yerlerden olduğu belirlenmiştir. Davacının zilyetliği devraldığı dava dışı …, söz konusu tahdide itiraz ederek Saray Asliye Hukuk Mahkemesinin 1966/225 Esas numarasıyla dava açmış ve yargılama sonucunda Mahkemece; 6831 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesinin, kanunen bir yerin orman sayılıp sayılmayacağını belirlemeye Tarım Bakanlığını yetkili kılmış olduğu ve dosyada mübrez Tarım Bakanlığının 02.12.1967 tarihli ve 240 sayılı yazısı ile dava konusu yerin orman sayılmayan yerlerden olduğunun bildirilmesine binaen davanın sabit olmuş bulunduğu belirtilerek, dava konusu yerin kültür arazisi olarak tayin ve tespiti ile orman tahdidi dışında bırakılmasına karar verilmiş ve bu karar temyiz edilmeksizin 22.02.1968 tarihinde kesinleşmiştir. Daha sonra 1997 yılında, evvelce sınırlaması yapılmış ve hudutları kesinleşmiş ormanlarda aplikasyon ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulamasına başlanılmış, bu çalışmalar da ilan edilerek 04.03.1999 tarihinde kesinleşmiştir. Anılan çalışma sırasında az evvel bahsi geçen Saray Asliye Hukuk Mahkemesinin 1966/225 Esas, 1967/304 Karar sayılı ilamı uygulanarak, dava konusu yerin de içinde bulunduğu P.5 nolu sarı boyalı orman sayılmayan iç parsel oluşturulmuştur. Yörede arazi kadastrosu ise 1968 yılında yapılmış ve davaya konu edilen yer tapulama harici bırakılmıştır.
Somut olayda; davacı tarafından tescili istenen yerin orman sınırları dışında kaldığı Saray Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.02.1968 tarihinde kesinleşen, 1967/304 Karar sayılı ilamıyla sabit olduğundan, olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik süresinin de bu tarihten başlatılması gerektiği ve buna göre davacı lehine kazanım koşullarının oluştuğu anlaşılmakla, Bölge Adliye Mahkemesince, davacının talebi doğrultusunda davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle HMK’nin 371. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine, karardan bir suretin de İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 18.11.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.