Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/6935 E. 2023/3923 K. 22.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6935
KARAR NO : 2023/3923
KARAR TARİHİ : 22.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Davanın reddine

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı … İdaresi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Tapuda davalı adına kayıtlı olan eski … köyü 480 sayılı 2.892 m2 yüzölçümündeki parsel, 5304 sayılı Kadastro Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un (5304 Sayılı Kanun) 6 ncı maddesi ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 22 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi hükmüne göre yapılan kadastro haritalarının yeniden düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin yapılması işleminde, 20695 ada 19 parsel sayısı 3.044,31 m2 yüzölçümü ve yeni haritası ile malik hanesi “Tapu kütüğünde olduğu gibi” şeklinde tesbit edilmiş, 3402 sayılı Kanun’un 11 inci maddesine göre 23.02.2011 ile 24.03.2011 tarihleri arasında ilan edildiği tutanak arkasına yazılmıştır.

2. Davacı … İdaresi vekili, 23.03.2011 tarihli dava dilekçesi ile parselin yörede yapılıp kesinleşen orman tahdidinde kısmen tahdit sınırları içinde bırakıldığını belirterek, bu bölümün tespitinin iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescili istemiyle Kadastro Mahkemesinde dava açmıştır.

3. Kadastro Mahkemesince, tapu iptali ve tescil davalarına bakma görevinin Asliye Mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, Asliye Hukuk Mahkemesince de davanın askı ilânı süresi içinde açıldığı gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmesi ve görevsizlik kararlarının temyiz edilmeden kesinleşmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 14.03.2013 tarihli ve 2013/2773 Esas, 2013/3415 Karar sayılı kararıyla Asliye Hukuk Mahkemesi yargı yeri olarak belirlenmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmaza ilişkin orman tahdidinin mahkeme kararı ile iptal edildiğini, taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğuna ilişkin kesin hükmün olduğunu ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 08.12.2014 tarihli ve 2013/193 Esas, 2014/650 Karar sayılı önceki kararı ile, taşınmazın orman sayılmayan alanlar içerisinde kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen önceki kararına karşı, davacı … İdaresi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 15.03.2016 tarihli ve 2015/6564 Esas, 2016/3275 Karar sayılı ilamıyla; “yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığı,mahkemece yörede ilk kez 1940 yılında yapıldığı anlaşılan orman kadastrosu ile daha sonra 1981 yılında yapılan çalışmaya ait harita ve tutanakların tamamının getirtilerek uygulanmadığı, çekişmeli yerin ilk orman kadastrosu ile 1981 yılındaki çalışmaya göre konumunu ayrı renklerde gösterir ortak rapor ve kroki alınmadığı, yörede 1940 yılında ilk kez orman kadastrosu yapıldığı, … ve … tarafından 13.11.1940 tarihinde Antalya Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.11.1942 tarihli ve 464/27 sayılı dosyasında onbir adet tapu kaydına dayanılarak orman kadastrosuna itiraz ve elatmanın önlenmesi davasının açıldığının anlaşıldığı, bu kararla 9, 10, 11, 19, 20, 21, 23, 24 ve 30 numaralı tapular kapsamında kaldığı kabul edilen bir kısım yerlerin orman sınırları dışına çıkartıldığı, 14 ve 22 numaralı tapu kayıtları kapsamında kalan yerlerin ise orman sınırları içinde bırakıldığı, anılan mahkeme kararının 1981 yılında yapılan aplikasyon çalışmasında nazara alındığı; “ek aplikasyon tutanağı“ başlıklı 20.08.1981 tarihli tutanağın 35 inci sayfasında mahkeme kararı uygulanarak 37 ve 38 inci sayfalarda mahkeme kararı ile orman sınırları dışına çıkartılan yerler belirtildikten sonra 8, 9 ve 10 uncu bentlerde bu karar kapsamında olmasına rağmen, bir kısım yerlerin orman olduğundan bahisle orman sınırları içinde bırakıldığı, orman bilirkişisi tarafından çekişmeli yerin 1940 orman kadastrosunda kısmen orman sınırları içinde bırakıldığı, orman kadastrosuna itiraz davasının kapsamında olup yine tamamının bu karar gereğince orman sınırları dışına çıkartılarak kesinleştiği bildirilmişse de mahkeme kararına konu yer ile çekişmeli yerin irtibatını duraksama yaratmayacak biçimde krokisinde göstermdiği, aplikasyon tutanağının 8, 9 ve 10 uncu bentlerine göre orman sınırları içinde bırakılan bölümlerle ilgisi olup olmadığı üzerinde de durulmadığı, ilk orman kadastrosu ile aplikasyon tutanaklarındaki sabit ve değişmez hudutlar nazara alınarak orman sınırlarının kesin bir biçimde belirlenmediği, aplikasyon tutanaklarında, bu yerdeki orman sınırının “su arkı“nı izleyerek belirlendiği, fen bilirkişi krokisinde bu su arkı çekişmeli parselin güney sınırını belirler şekilde gösterilmişse de, taşınmazın 1962 basım tarihli memleket haritasındaki konumunda taşınmazı ortadan ikiye bölecek şekilde bir dere ya da su arkının bulunduğunun gözlendiği, memleket haritasındaki dere ile orman kadastro tutanaklarında sözü geçen su arkının aynı yer olup olmadığı üzerinde durulmadığından orman kadastro tutanaklarının yöntemince uygulanıp uygulanmadığı, orman sınırının doğru belirlenip belirlenmediği yönünde de duraksama oluştuğu açıklanarak, mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54 üncü maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49 uncu maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılması, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmesi, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanması, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınması, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceğinin düşünülmesi, tutanaklarda sözü edilen “su arkı“nın yerinin yerel bilirkişi anlatımları ve eski tarihli belgelerdeki görünüme göre kesin olarak belirlenmesi, Antalya Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.11.1942 tarihli ve 464/27 sayılı kararına konu yerler ile aplikasyon tutanağının 8, 9 ve 10 uncu bentlerine konu orman sınırları içinde kalan yerlerin neresi olduğu saptanıp davaya konu taşınmaz ile ilgisinin araştırılması, 4785 sayılı Kanunun yürürlüğünden önce oluşan tapu kayıtları nazara alınarak oluşturulan mahkeme kararının kesin hüküm niteliği taşıyıp taşımayacağının da tartışılması, tutanak örneğinden, yörede 1981 yılında çalışma yapan orman kadastro komisyonunun herhangi bir nedenle orman sınırları dışında bırakılmış ormanları orman sınırları içine alma yetkisinin de olduğu anlaşıldığından, çekişmeli yerin aplikasyon tutanağının 8, 9 ve 10 uncu bentlerine konu yerlerle ilgisi olup olmadığının değirlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi” gereğine değinilerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararı ile hükme esas alınan bilirkişi raporları uyarınca dava konusu taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kaldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararına karşı, davacı … İdaresi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı … İdaresi vekili temyiz dilekçesinde; mahkemece eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiği, taşınmazın bir kısmının kesinleşen orman sınırları içerisinde kaldığını açıklayarak hükmün bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları içerisinde kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 6831 sayılı Kanun’un 1 inci maddesi.

3. Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar, usul ve kanuna uygun olup davacı … İdaresi vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,
7139 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesi uyarınca Orman İdaresinden harç alınmasına yer olmadığına,

1086 sayılı Kanun’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 … içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

22.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.