Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/6761 E. 2023/5834 K. 02.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6761
KARAR NO : 2023/5834
KARAR TARİHİ : 02.11.2023


MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/242 E., 2020/74 K.



KARAR : Davanın kısmen kabulüne

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar Hazine ve … vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede; 1947 yılında 3116 … Kanuna göre yapılan ve kesinleşen orman tahditi, 1977 yılında başlanıp 1979 yılında ilân edilerek kesinleşen 6831 … Kanun’un 1744 … Kanunla değişik 2 nci madde uygulaması ve aplikasyon, 1965 yılında 766 … Kanuna göre tapulama çalışması, 1984 yılında 6831 … Kanunun 2/B maddesi uygulama çalışması bulunmaktadır.

2. Davacılar, …,… Mahallesinde bulunan 5.514 m2’lik taşınmaz ile 9.190 m2’lik taşınmazın babaları …’ın zilyet ve tasarrufunda iken babalarının 2003 yılında vefat ettiğini ve halen kendilerinin zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu bu nedenle adlarına tescilini talep ve dava etmişlerdir.
17.10.2012 tarihli dilekçe ile davacı vekili dava dilekçesinde bahsi geçen 9190 m2 yere ilişkin taleplerinden feragat ettiklerini bildirmiştir.

II. CEVAP
Davalı taraf, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 02.12.2012 tarihli ve 2010/143 Esas, 2010/789 Karar … kararı ile, taşınmazın bulunduğu yerde kadastro yapılmadığı, davacı tarafın murisi adına tapuda kayıtlı bulunan taşınmaz hakkında tescil davası açmakta hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin 02.12.2012 tarihli ve 2010/143 Esas, 2010/789 Karar … kararına karşı, davacılar temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 07.02.2012 tarihli ve 2012/334 Esas, 2012/895 Karar … kararıyla, uyuşmazlığın çözümü için öncelikle davaya konu edilen taşınmazın bulunduğu yerde kadastro tespiti yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, yapılmış ise dava konusu taşınmazın arazi ve orman kadastrosundaki hukuki durumunun saptanması ve bundan sonra varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gereğine değinilerek, İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 11.01.2013 tarihli ve 2012/322 Esas, 2013/31 Karar … kararı ile, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporları, mahallinde yapılan keşif ve dinlenen tanık beyanı ile diğer bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; … Köyünde bulunan ve 06.11.2012 tarihli bilirkişi raporunda (E) ve (F) harfleri ile gösterilen kısımların evveliyatının davacıların murisi …’e ait olduğu, …’in ölünceye kadar bu yerleri kullandığı ve zilyetliğinde bulundurduğu, davacıların, murisleri ile birlikte zilyetliklerinin nizasız ve fasılasız olarak elli yıla yakın süredir devam ettiği, davacılar vekilinin müvekkilleri adına tescilini talep ettiği yerlerin özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğu, davacıların fazlaya ilişkin taleplerinden 17.10.2012 tarihli dilekçeleri ile feragat ettiklerinin anlaşılmış olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, … İli, … Köyünde kain fen bilirkişi E.T tarafından düzenlenen 06.11.2012 tarihli krokili bilirkişi raporunda (E) harfi ile gösterilen 5.953,26 m2’lik kısım ile bu kısım üzerinde bulunan ve (F) harfi ile gösterilen 65 m2 yüzölçümünde yığma evin yeni ada ve parsel numaraları verilmek suretiyle 1/4 hissesi davacılardan … kızı …, 3/8 hissesi … oğlu 1952 doğumlu …, 3/8 hissesi … oğlu 1957 doğumlu … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalı Hazine ve davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 09.01.2014 tarihli ve 2013/6194 Esas, 2014/295 Karar … kararıyla, bozma ilamına uyulmuşsa da gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği, tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ile birlikte getirtilmediği, yerel bilirkişi eliyle tüm hudutları sorulup zeminde belirlenerek yöntemince uygulanmadığı, fen bilirkişisinden keşfi izlemeye elverişli kroki alınmadığı, komşu parsellere ait tutanaklar ile dayanakları getirtilerek tanık anlatımları denetlenmediği, gazete ve mahalli ilanlar yapılmadığı, ziraat bilirkişisi ve orman bilirkişisi dinlenmediği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

D. İlk Derece Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 13.04.2016 tarihli 2014/219 Esas ve 2016/101 Karar … kararı ile, harita mühendisi bilirkişi E.T tarafından düzenlenen 25.12.2015 tarihli krokili bilirkişi raporunda (E) harfi ile gösterilen 5.953,26 m2’lik kısmın zilyetlikle kazanılabilecek arazi vasfında olduğu ve davacıların kesintisiz ve nizasız 20 yıldan fazla süredir bu kısım üzerinde zilyetliklerini devam ettirdiği ve böylece zilyetlikle kazanma koşullarını elde ettikleri anlaşılmış olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, harita mühendisi bilirkişi E.T tarafından düzenlenen 25.12.2015 tarihli krokili bilirkişi raporunda (E) harfi ile gösterilen 5.953.26 m2’lik kısmın yeni ada ve parsel numarası verilmek suretiyle 1/4 hissesi … kızı …, 3/8 hissesi … oğlu …, 3/8 hissesi … oğlu … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

E. Üçüncü Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalı Hazine ve davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 26.09.2019 tarihli ve 2019/2612 Esas ve 2019/5287 Karar … kararı ile, Körfez ilçesinin idari sınırları içinde bulunduğu … Büyükşehir Belediyesi de taraf olacağından 6360 … Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince işlem yapılması için İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

F. İlk Derece Mahkemesince Üçüncü Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 17.06.2020 tarihli 2019/242 Esas ve 2020/74 Karar … kararı ile, davanın kısmen kabulüne, davacılar lehine zilyetlikle kazanım şartları gerçekleştiği anlaşılan Harita Mühendisi bilirkişi E.T tarafından düzenlenen 25.12.2015 tarihli krokili bilirkişi raporunda E harfi ile gösterilen 5.953.26 m2 lik kısmın yeni ada ve parsel numarası verilmek suretiyle 1/4 hissesi … kızı … , 3/8 hissesi … oğlu …, 3/8 hissesi … oğlu … adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalı Hazine vekili ve davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine ve … vekilleri, bozma gereklerinin yerine getirilmediği ve eksik inceleme ile karar verildiği gerekçesiyle, hükmün bozulmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacıların dayandığı tapu kaydının dava konusu taşınmaza uyup uymadığı ve davacılar lehine zilyetlikle kazanım şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 … Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 … Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 … Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 … Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 4721 … Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddesi, 3402 … Kadastro Kanunu’nun (3402 … Kanun) 14 üncü maddesi, 6831 … Orman Kanunu’nun (6831 … Kanun) 1 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1. Öncelikle belirtmek gerekir ki; dava tescil istemine ilişkin olup, dava konusu taşınmazın orman parseline sınırı bulunmaktadır. Bu sebeple Orman İdaresi’nin davaya katılımı sağlanarak davanın devamı gerekmektedir.

2. Öte yandan; İlk Derece Mahkemesince her ne kadar harita mühendisi bilirkişi E.T tarafından düzenlenen 25.12.2015 tarihli krokili bilirkişi raporunda (E) harfi ile gösterilen 5.953,26 m2’lik kısmın zilyetlikle kazanılabilecek arazi vasfında olduğu ve davacıların kesintisiz ve nizasız 20 yıldan fazla süredir bu kısım üzerinde zilyetliklerini devam ettirdiği ve böylece zilyetlikle kazanma koşullarını elde ettikleri gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmak için yeterli olmadığı gibi, bozma gereklerini de tam olarak karşılamamaktadır. Şöyle ki; uyulan bozma ilamında yöntemince orman araştırması ve tapu kaydı uygulaması yapılması gereğine değinildiği halde, İlk Derece Mahkemesince dayanılan tapu kaydı ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ile birlikte getirtilmediği, mahallinde yapılan keşifte yerel bilirkişi eliyle tüm hudutları sorulup zeminde belirlenerek yöntemince uygulanmadığı, hatta keşifte herhangi bir mahalli bilirkişi/tanık dinlenmediği, fen bilirkişisinden keşfi izlemeye elverişli kroki alınmadığı yani zeminde tapu kaydı uygulaması yapılmadığı; ayrıca alınan raporlarda E ile gösterilen yerde 1 ev, 2 müştemilat ve muhtelif yaş ve cinste meyve ağaçları olduğunun belirtildiği ve 29.11.2016 havale tarihli ziraat raporunda bulunan tabloda yer alan ağaçların E ile gösterilen kısımda mı yoksa A, B, C, D ve E’nin tamamında mı olduğu hususunda netlik olmadığı, hava fotoğraflarının kullanım açısından değerlendirilmediği anlaşılmıştır.

3. Ayrıca; dosya kapsamı ve alınan raporlarda, dava konusu taşınmazın yörede yapılan orman kadastro çalışmaları sırasında iç parsel olarak orman sınırları dışında bırakıldığı, çalışma tutanağında tapu sicilinde kayıtlı 77 nolu iç parselin davacıların murisi … … tarafından kullanıldığı ve yine tapu sicilinde kayıtlı 78 nolu iç parselin de dava dışı kişilere aidiyetinden bahsediği halde, 78 nolu iç parselin bir kısmının E ile gösterilip davacılar adına tesciline karar verilen bölümde kaldığı ancak bu yönde bir inceleme yapılmadığı anlaşılmıştır.

O halde İlk Derece Mahkemesince öncelikle Orman İdaresi’nin davaya katılımı sağlanmalı; sonrasında tesis paftası dosyaya getirtilmeli ve dava konusu taşınmazın neden tespit harici bırakıldığı ilgili yerlerden de sorularak belirlenmeli; yörede yapılan orman kadastro çalışmalarına ilişkin tüm belgeler, dava tarihinden (dava tarihinden önce onaylanmış bir imar planı varsa bu tarihten ) önceki 20 yıla ilişkin (2010-1990) hava fotoğrafları ve memleket haritaları, yine aynı şekilde davacı tarafın dayandığı tapu kaydı ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri, dayanak tapu kaydının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel tutanak ve dayanakları getirtilmeli; mahallinde 3 ziraat mühendisi, 1 harita/jeodezi mühendisi ve 1 orman mühendisi eşliğinde yapılacak keşifte kesinleşen orman kadastro tutanak ve haritaları uygulanmalı ve dava konusu taşınmazın durumu tereddüde yer vermeyecek şekilde çalışma tutanağı ile ilişkilendirilerek saptanmalı; dayanılan tapu kaydı yöntemince uygulanmalı, keşfi izlemeye olanak tanıyan kroki düzenletilmeli, dayanak tapu kaydı değişebilir sınırları içerdiğinden, yöntemince zemine uygulanıp, 3402 … Kanun’un 20/C ve 32/3 üncü maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilmesi gerekip gerekmediği tartışılmalı; asıl taşınmazın kapsamı, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanılıp kazanılmadığı araştırılmalıdır.

Dayanılan tapu kaydının dava konusu taşınmaza uymadığı anlaşıldığı takdirde; 3402 … Kanun’un 17 nci maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunmayan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar – ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar – ihya olarak kabul edilemez) ve imar – ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği veya imar planının onaylandığı güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, 3402 … Kanun’un 14 üncü maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar – ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 – 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde imar uygulaması yapılıp yapılmadığının tespiti ve 3402 … Kanun’un 14 üncü maddesinde belirtilen senetsiz araştırmasının yapılması gerekir.

Bu nedenle; yapılacak keşifte öncelikle dava konusu taşınmazın imar ihyaya muhtaç bir taşınmaz olup olmadığı belirlenmeli, dava tarihinden geriye 20 yıl fasılasız zilyetlik gerektiğinden bu aradaki hava fotoğrafları ve memleket haritalarında taşınmazın o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip taşınmazın toprak yapısı incelenmeli, çekişmeli taşınmazın fiili durumunu da belirtir şekilde rapor alınmalı, imar ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tespiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı, tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenip; taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, yerel bilirkişinin imar ihya ve zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıklarının saptanmalı, ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan önceki raporlarla karşılaştırmalı olarak taşınmazın zilyetlik yoluyla kazanılacak yerlerden olup olmadığı ve zilyetlikle kazanımı sağlayacak nitelikte zilyetlik sürdürülüp sürdürülmediği, dava konusu E ile gösterilen kısım üzerinde bulunan ağaçların niteliğini, yaşını vs. belirtir rapor alınmalı; yine harita/jeodezi mühendisi bilirkişiden eski belgelerde dava konusu taşınmazın kullanım durumunun ne ve nasıl olduğuna ilişkin rapor alınmalı; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde imar uygulaması bulunup bulunmadığı sorulmalı, davacılar/muris yönünden senetsiz araştırması yapılmalı ve değinilen tüm eksiklikler giderildikten sonra oluşacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 … Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 … Kanun’un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,

1086 … Kanun’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

02.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.