Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/6456 E. 2022/1310 K. 17.02.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6456
KARAR NO : 2022/1310
KARAR TARİHİ : 17.02.2022

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Uygulama Kadastrosu
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Burhaniye Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasında Burhaniye Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı … vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Uygulama Kadastrosu sırasında Ayvalık İlçesi Küçükköy Mahallesi çalışma alanında bulunan mera vasfında eski 761 parsel sayılı 140000 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 197 ada 7 parsel numarasıyla 129101.33 metrekare yüzölçümlü olarak; tapuda … Karşit adına kayıtlı bulunan eski 557 parsel sayılı 12100 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 197 ada 27 parsel numarasıyla 12812.83 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.
Davacı … vekili, uygulama kadastrosu sırasında 197 ada 7 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün eksildiği ve bu eksilmenin davalı 197 ada 27 parsel sayılı taşınmazdan kaynaklandığı iddiasına dayanarak dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli 197 ada 7 ve 27 parsel sayılı taşınmazların uygulama tespiti gibi tesciline karar verilmiş; hükmün davacı … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; davacı … vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve “ada raporu” ile “uygulama tutanağı ve haritasını” irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda mahkemece, dava konusu eski 761 parsel sayılı taşınmazın tesis kadastro tutanağı, tesis ve uygulama kadastrolarına ait ölçü ve hesap cetvelleri ve hava fotoğrafları getirtilmemiştir. Fen bilirkişi raporunun içeriğinde tesis ve uygulama kadastrosunun uyumlu olduğu belirtilmiş ise de rapora ek krokide yapılan çakıştırmada tesis ve uygulama kadastro sınırlarının tam olarak birbirine uymadığı, kırık noktalarında farklılık bulunduğu görülmektedir. Ayrıca keşifte dinlenen yerel bilirkişilerce dava konusu taşınmazlar arasında bulunduğu belirtilen taş duvarın nereden geçtiği fen bilirkişi raporunda gösterilmemiş, bu duvarın tesis kadastrosu sırasında da var olup olmadığı hava fotoğraflarından yaralanılarak belirlenmemiş ve fen bilirkişisinden yukarıda açıklanan şekilde denetime elverişli rapor ve harita alınmamıştır.
Hal böyle olunca; mahkemece öncelikle, üstte sayılan eksik belgeler ilgili yerlerden getirtilerek dosya içerisine konulmalı, bundan sonra harita mühendisi sıfatına sahip önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmalı ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılamamış olması usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı … vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle HMK’nin 373. maddesi gereğince Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 17.01.2019 tarihli ve 2018/648 Esas, 2019/44 Karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının KALDIRILARAK, aynı Yasa’nın 371. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 17.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.