Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/5862 E. 2022/879 K. 08.02.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5862
KARAR NO : 2022/879
KARAR TARİHİ : 08.02.2022

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün Yargıtayca duruşma yapılması suretiyle incelenmesi davacı … ve arkadaşları vekili ve davacı … ve arkadaşları vekili tarafından, duruşmasız olarak incelenmesi ise müdahil davacı – davalı Hazine vekili, davalılar …, …, …, …, …, …, … ve arkadaşları vekili, … ve … vekili, … … mirasçısı …, … mirasçıları…, …, …, … ve … tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 08.02.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü temyiz eden Hazine vekili Av. …, … ve müşterekleri vekili Av. …, …vekili Av. … ile karşı taraftan … ve müşterekleri vekili Av. …, … … ve müşterekleri vekili Av. … …’ın katılımlarıyla duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, … ili Merkez ilçesi … Köyü çalışma alanında bulunan 659, 660, 662, 663, 664 ve 665 parsel sayılı sırasıyla 1.069.750.00, 1.456.500.00, 395.250.00, 100.875.00, 129.000,00 ve 70.000,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduklarından söz edilerek malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilmişlerdir.
Asliye Hukuk Mahkemesinde, davacı … tarafından davalılar …ve … aleyhlerine açılmış olan tapu iptali davası, Tapulama Mahkemesine aktarılmış ve yargılama sırasında müdahiller … (…) Köyü Tüzel Kişiliği ile … ve arkadaşları davaya katılmışlar ve davacı Sabır mirasçılarından Dilber Karaozan mirasçısı olarak Hazine davaya dahil edilmiştir.
Mahkemece, “genel mahkemelerden aktarılan dava dosyaları ile taşınmazlarla ilgili kadastro tutanaklarının birleştirilip, 3402 sayılı Yasa’nın 11. maddesi gereğince askı ilanının yapılması ve malik haneleri açık bırakılan dava konusu 662, 663, 664 ve 665 parsel sayılı taşınmazlar yönünden hüküm yerinde infazda tereddüt yaratılmış olmasının” isabetsizliğine değinilen Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne, 13.12.2016 tarihli fen bilirkişi raporunda çekişmeli 659 parsel sayılı taşınmazın (d) harfi ile gösterilen 478.750,00 metrekare, 660 parsel sayılı taşınmazın (e ) harfi ile gösterilen 455.500,00 metrekare, 662 parsel sayılı taşınmazın (g) harfi ile gösterilen 104.000,00 metrekare, 664 parsel sayılı taşınmazın (m) harfi ile gösterilen 106.668,00 metrekare ve 665 parsel sayılı taşınmazın (k) harfi ile gösterilen 49.642,00 metrekarelik bölümünün Hazine adına; aynı raporda 659 parsel sayılı taşınmazın (a) harfi ile gösterilen 72.000,00 metrekare, (b) harfi ile gösterilen 519.000,00 metrekare, 660 parsel sayılı taşınmazın (c) harfi ile gösterilen 901.000,00 metrekare ve (l) harfi ile gösterilen 100.000,00 metrekarelik bölümünün hüküm yerinde gösterilen payları oranında Hazine, … ve müşterekleri adına; aynı raporda 662 parsel sayılı taşınmazın (f) harfi ile gösterilen 291.250,00 metrekare, 664 parsel sayılı taşınmazın (t) harfi ile gösterilen 22.312,00 metrekare, 665 parsel sayılı taşınmazın (h) harfi ile gösterilen 20.358,00 metrekarelik bölümü ve 663 parsel sayılı taşınmazın hüküm yerinde gösterilen payları oranında Hazine, … ve müşterekleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı … ve arkadaşları vekili, davacı … ve arkadaşları vekili, müdahil davacı-davalı Hazine vekili, davalılar …, …, …, …, …, …, … ve arkadaşları vekili, … ve … vekili, … … mirasçısı …, … mirasçıları…, …, …, … ve … tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalılar …, …, …, …, …, …, … ve arkadaşları vekili, … ve … vekili, … … mirasçısı …, … mirasçıları…, …, …, … ve …’in 13.12.2016 tarihli fen bilirkişi raporunda çekişmeli 659 parsel sayılı taşınmazın (d) harfi ile gösterilen bölümü, 660 parsel sayılı taşınmazın (e ) harfi ile gösterilen bölümü, 662 parsel sayılı taşınmazın (g) harfi ile gösterilen bölümü, 664 parsel sayılı taşınmazın (m) harfi ile gösterilen bölümü ve 665 parsel sayılı taşınmazın (k) harfi ile gösterilen bölümüne ilişkin hükme yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacı … ve arkadaşları vekili, davacı … ve arkadaşları vekili ile müdahil davacı-davalı Hazine vekilinin, 13.12.2016 tarihli fen bilirkişi raporunda çekişmeli 659 parsel sayılı taşınmazın (a) ve (b) harfleri ile gösterilen bölümleri, 660 parsel sayılı taşınmazın (c) ve (l) harfleri ile gösterilen bölümleri, 662 parsel sayılı taşınmazın (f) harfi ile gösterilen bölümü, 664 parsel sayılı taşınmazın (t) harfi ile gösterilen bölümü, 665 parsel sayılı taşınmazın (h) harfi ile gösterilen bölümü ve 663 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece, davacıların, çekişmeli taşınmazların kadastro çalışmasından önce davalılara ait olduklarını bilerek davalı ile aralarında kira kontratı ve ayrıca vadeli ödeme taahhüdü ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yaptıkları, ödemeler konusunda ihtilaf çıktığından satış işleminin neticelenmediği, davacı ve müdahillerin dayandıkları tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazlara uymadığı gibi taşınmazlar üzerinde davacılar ve müdahiller lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı, çekişmeli taşınmazların Aralık 1951 tarih ve 47 sıra nolu tapu kaydının kapsamında kaldığı ve tapunun kapsamı dışında kalan bölümlerin ise malik sıfatı ile davalıların nizasız ve fasılasız olarak tasarruf ettikleri, taşınmazların tarım arazisi vasfında olduğu, mera vasfında olmadığı ve kadimden beri de mera olarak kullanılmadığı, dava konusu 662, 663, 664 ve 665 parsel sayılı taşınmazlarda davalı … … …’nın payının mirasçıları tarafından noter senediyle davacı …’e devredildiği ve bu şahsa ait hisseye karşılık gelen yerlerin kadastro öncesinde 20 yılı aşkın süreden beri davacı … ve mirasçılarının zilyetliğinde olması nedeniyle teknik bilirkişi raporunda liste (2) de belirtilen mirasçıları…ve müştereklerinin paylarının … mirasçıları adına tesciline karar verildiği, diğer kök kayıt maliklerinin davacı …’e herhangi bir satışlarının olmadığı ve bu şahısların hisselerine düşen kısımlar üzerinde kadastro tespit tarihine kadar zilyetlikle iktisap koşullarının ispatlanamadığı, dava konusu 659 ve 660 parsel sayılı taşınmazların tespitine esas olan tapu kaydının tescil tarihinden itibaren eski Medeni Kanun’un 638. maddesi yeni Medeni Kanun’un 712. maddesi gereğince yolsuz tescile ilişkin olarak 10 yıl geçtikten sonra tapu iptali ve tescil davası açıldığından bu taşınmazların tespitine esas Aralık 1951 tarih 47 sıra nolu tapu kayıt miktarı olan 1.492,000 metrekare yüzölçümünün esas alındığı, ayrıca kayıt miktarı fazlası olan kısımlar yönünden kayıt malikleri lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşması nedeniyle zilyetlikle edinilebilecek miktarın davalılar adına tesciline karar verildiği, dava konusu 663 parsel sayılı taşınmaza uygulanan tapu kaydının bu parseli kapsadığı gerekçeleriyle, 662 parsel sayılı taşınmaza uygulanan kaydın güney sınırının açıkta kalması nedeniyle kayıt miktarı ve zilyetlikle edinilebilecek miktar eklenmek suretiyle davalılar adına, 664 ve 665 parsel sayılı taşınmazlarda kayıt miktarlarının davalılar adına, diğer davacı ve müdahil davacıların davalarının reddine karar verilmiş ise de, çekişmeli 659 ve 660 parsel sayılı taşınmazların tespitine esas olan ve Mahkemece yapılan keşifte haritası uygulanmak suretiyle 659 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişi raporunda (a) ve (b) harfleri ile 660 parsel sayılı taşınmazın (c) harfi ile gösterilen bölümlerine uyduğu anlaşılan Aralık 1951 tarih ve 47 sıra nolu tapu kaydının … Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.11.1951 tarihli ve 1951/632 Esas, 1951/566 Karar sayılı tescil ilamıyla oluştuğu ve bu tescil davasında davacı …’in taraf olmaması nedeniyle tescil ilamıyla oluşan ve 659 ile 660 parsel sayılı taşınmazların tespitine esas olan tapu kaydının bu kişi ve mirasçılarını bağlamayacağı ancak, davacı … ile Aralık 1951 tarih ve 47 sıra numaralı tapu kaydının maliklerinden olan …arasında 28.06.1963 tarihli kira sözleşmesi yapılmış olmakla, davacı …’in tapu kayıt malikinin mülkiyet hakkını tanıdığı anlaşılmakta olup, Mahkemece bu bölümler yönünden davacı …’in mirasçıları olan … ve arkadaşları adına tescil hükmü kurulmaması isabetli olmakla birlikte, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermek için yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki; Sözü edilen tescil davasında Hazinenin taraf olmadığı ve bu nedenle tescil ilamıyla oluşan tespite esas tapu kaydının Hazine’yi bağlamayacağı hususu göz ardı edilmiş; çekişmeli 662, 663, 664 ve 665 parsel sayılı taşınmazların tespitine esas olan tapu kayıtları ile davacı … ve arkadaşlarının dayandığı Temmuz 1309 tarih ve 396 ilâ 430 sıra numaralı tapu kayıtlarından bazılarının yıpranmış olmaları nedeniyle okunamadığı ve bu nedenle denetimi yapılamayan tapu kayıtlarının tesislerinden itibaren tüm tedavülleri, varsa haritaları ve tüm oluşum belgeleri, çekişmeli taşınmazları dıştan çevreleyen tüm komşu parsellerin kadastro tutanak suretleriyle dayanağı olan belgeler, tapu kayıtlarının kadastro sırasında revizyon gördüğü taşınmazların bulunup bulunmadığı araştırılıp varsa bu taşınmazların kadastro tutanaklarının onaylı suretleri ile oluşmuş ise tapu kayıtları getirtilmediği gibi yöntemince tapu kayıt uygulaması da yapılmamış; davacı … Tüzel Kişiliği, taşınmazların mera olduğunu ileri sürmesine rağmen, yöntemince mera araştırması yapılmamış; taşınmazların niteliğinin ve kullanım durumunun belirlenmesinde en önemli delil hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde hava fotoğrafı incelemesi yaptırılmamış; taşınmazların evveliyatını, kullanım süresini, niteliği ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığı hususlarına ilişkin somut verilere dayalı açıklama içermeyen, yetersiz tek kişilik ziraatçi bilirkişi raporlarına itibar edilmiş; kimin hangi taşınmaz ya da taşınmazlarda zilyet olduğuna dair beyanlar içermeyen tanık ve yerel bilirkişilerin soyut ve yetersiz beyanlarına dayanılarak hüküm kurulmuştur. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez.
Hal böyle olunca; Mahkemece doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle, taraflar adına çekişmeli taşınmazların bulunduğu kadastro çalışma alanı içerisinde belgesizden taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği Tapu Müdürlüğü, Kadastro Müdürlüğü ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup, varsa tespit tutanakları ve oluşmuş ise tapu kayıtlarının onaylı örnekleri; tespite esas alınan tapu kayıtları ile davacı tarafın dayandığı tapu kayıtlarının tesislerinden itibaren tüm tedavülleri, varsa haritaları ve tüm oluşum belgeleri, tapu kayıtları kadastro sırasında revizyon görmüş ise, revizyon gördüğü taşınmazların kadastro tutanaklarının onaylı örnekleri ve oluşmuş ise tapu kayıtlarının onaylı suretleri ve revizyon gördüğü taşınmazlar ile bu taşınmazlara komşu taşınmazları da bir arada gösterecek birleşik harita, dava konusu taşınmazlara komşu olan taşınmazların tespit tutanaklarının onaylı suretleri ve dayanakları Tapu ve Kadastro Müdürlüklerinden getirtilmeli; dosyanın tapu işlerinden anlayan kadastro bilirkişisine tevdi edilerek tapu sicilleri üzerinde araştırma yaptırılmak suretiyle yöntemince ve denetime uygun olarak tapu kayıtlarının tedavül durumu, miktar ve sınır değişiklikleri ve bu değişikliklerin hangi nedenden kaynaklandığı ile ilgili olarak ayrıntılı rapor ve ayrıca pay raporu alınmalı; bundan sonra mahallinde, taşınmazların bulunduğu köyden ve komşu köylerden ayrı ayrı seçilecek üçer kişilik yerel bilirkişi kurulu, tespit bilirkişileri ve taraf tanıkları ile üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi heyeti, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden yapılacak keşif sırasında öncelikle, çekişmeli 662, 663, 664 ve 665 parsel sayılı taşınmazların tespitine esas olan tapu kayıtları ile davacıların dayandığı tapu kayıtlarının 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesi hükmü uyarınca tapu kayıtlarının dayanağı harita mevcut ise, yerel bilirkişi yardımı ve uzman teknik bilirkişi eliyle yöntemince yerine uygulanmalı, uygulama yapılırken haritası bulunan kayıtlarının kapsamlarının öncelikle haritasına göre belirleneceği gözetilmeli, haritası bulunmayan kayıtlardaki sınırların tespiti bakımından mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına başvurulmalı; kayıtlarda yazılı hudutlar mahalli bilirkişilere tek tek okunmak sureti ile zeminde gösterilmeleri istenilmeli, kayıtlarda yazılı olup yerel bilirkişilerce zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların kayıtların uygulanması hususundaki beyanları, komşu parsel tutanakları ve dayanakları kayıtlarla denetlenmeli; teknik bilirkişiden, tapu kayıtlarının revizyon gördüğü parsellerin de dikkate alındığı, komşu parsellerin dayanağı kayıtların dava konusu taşınmaz yönünü ne okuduğunun belirlendiği ve kroki üzerinde işaretlenmek suretiyle tapu kayıtlarının sınır denetiminin yapıldığı, kayıtların kapsamlarının kesin olarak gösterildiği keşfi izlemeye imkan veren, ayrıntılı ve gerekçeli rapor ve kroki alınmalı; tapu kayıtlarının değişebilir sınırlı olduğunun belirlenmesi halinde, miktarı ile geçerli olacağı düşünülerek, taşınmazların tapu kaydının miktarı itibari ile; tapu kayıtlarının sabit sınırlı olduğunun belirlenmesi halinde ise sınırları itibariyle taşınmazları kapsayıp kapsamadığı kesin olarak belirlenmeli; çekişmeli taşınmazlara ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek taşınmazların bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre aktarılan dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden celp edilerek yöntemince zilyetlik ve mera araştırması yapılmalı, bu kapsamda yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve tespit bilirkişilerinden, dava konusu taşınmazların öncesinin kadim mera olup olmadığı, sınırındaki meradan açılıp açılmadığı, kim veya kimler tarafından, ne surette ve ne zamandan beri kullanıldığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve taraf tanıkları ile tespit bilirkişilerinin beyanları arasında çelişki doğduğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu taşınmazlara ait tespit tutanağı ve dayanağı kayıtlarla denetlenmeli; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişisinden hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, taşınmazların sınırlarını ve niteliğini, hava fotoğraflarının çekildiği tarihlerdeki niteliğinin ne olduğunu, imar-ihyaya konu edilip edilmediğini, imar-ihyası tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor düzenlemesi istenilmeli; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazların niteliğini, eğimini, toprak yapısını, bitki örtüsünü, kullanım durumunu, taşınmazların mera olup olmadıklarını belirten ve önceki ziraatçi bilirkişi raporunu da irdeleyen, somut verilere ve bilimsel esaslara dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazların değişik yönlerden fotoğrafları çektirilerek rapora eklenmeli; tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazlara uyduğunun anlaşılması halinde 3402 sayılı Kadastro Kanun’un 13/B-c maddesi koşullarının oluşup oluşmadığı hususunun ve tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazlara uymadığının ya da dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının miktarı itibariyle kapsamının dışında kaldığının anlaşılması halinde ise aktarılan dava tarihi itibariyle zilyetlikle kazanım koşullarının hangi taraf lehine gerçekleştiği tereddütsüz biçimde saptanmalı; tescil ilamıyla oluşan tespite esas tapu kaydının ilamda taraf olmayan Hazine’yi bağlamayacağı, ancak 3402 sayılı Kadastro Kanun’un 14. maddesinde sayılan belge hükmünde olduğu kabul edilerek ve bu belgenin mülkiyet belgesi niteliğinde olmadığı, zilyetlikle birleşmesi halinde hukuki değer taşıyacağı hususu göz önünde bulundurulmalı; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek, eksik araştırma ve incelemeye davayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, yargılama sırasında öldüğü anlaşılan bir kısım tarafların mirasçılarına duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilmek suretiyle yöntemine uygun şekilde taraf teşkilinin sağlanmaması ve bu mirasçıların 6100 sayılı HMK’nin 297. maddesi uyarınca karar başlığında gösterilmemeleri dahi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar …, …, …, …, …, …, … ve arkadaşları vekili, … ve … vekili, … … mirasçısı …, … mirasçıları…, …, …, … ve …’in temyiz itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE, davacı … ve arkadaşları vekili, davacı … ve arkadaşları vekili ile müdahil davacı-davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile dava konusu 13.12.2016 tarihli fen bilirkişi raporunda 659 parsel sayılı taşınmazın (a) ve (b) harfleri ile gösterilen bölümleri, 660 parsel sayılı taşınmazın (c) ve (l) harfleri ile gösterilen bölümleri, 662 parsel sayılı taşınmazın (f) harfi ile gösterilen bölümü, 664 parsel sayılı taşınmazın (t) harfi ile gösterilen bölümü, 665 parsel sayılı taşınmazın (h) harfi ile gösterilen bölümü ve 663 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükmün 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine,
08.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.