Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/5820 E. 2022/4909 K. 24.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5820
KARAR NO : 2022/4909
KARAR TARİHİ : 24.05.2022

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda … 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen hükme karşı, davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez Bölge Adliye Mahkemesi kararının Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24.05.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü, karşı taraftan Hazine vekili Av. … … ‘ nun katılımıyla duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosyanın incelenip karara bağlanması için 25.05.2022 Çarşamba gününe bırakılması uygun görüldüğünden dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … ve arkadaşları vekili, … ili … ilçesi İsaklı Mahallesinde bulunan 340 parsel sayılı taşınmazın kadastro sırasında mirasbırakanları adına tespit edildiğini, ancak bilahare 6831 sayılı Kanun’un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı gerekçesiyle Hazine adına tescil edildiğini belirterek, taşınmazın 6292 sayılı Kanun’un 7. maddesi uyarınca kendilerine bedelsiz iadesine karar verilmesi, kabul edilmediği takdirde bedelinin tazminat olarak ödenmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacıların sabit olmayan davalarının reddine karar verilmiş, davacılar vekili tarafından hükme karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesince, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/98 Esas, 208/686 Karar sayılı kararında, vakıa ve hukuki değerlendirme bakımından usul ve esas yönünden Kanuna aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun’un “2/A veya 2/B belirtmelerinin terkini ve iade edilecek taşınmazlar” başlıklı 7. maddesinde; ” (1) İlgililer tarafından idareye başvurulması ve İdarece bu başvuru üzerine veya resen yapılan inceleme ve araştırma sonucunda doğruluğu tespit edilmesi hâlinde;
a) Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır. Ancak bu kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde İdareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına iade edilir.
b) Özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan ancak daha sonra Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtları geçerli kabul edilir, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda Hazine adına tescil edilenler ise, bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde ilgilileri tarafından idareye başvurulması hâlinde önceki maliklerine veya kanuni ya da akdî haleflerine bedelsiz olarak iade edilir. Ancak, bu kişilerden taşınmazlarına karşılık daha önce yer verilenlere veya bedeli ödenenlere iade işlemi yapılmaz.
c) Bu fıkra kapsamında kalan taşınmazların kullanıcılarının kayıt maliklerinden farklı kişiler olmaları ve kayıt maliklerinin bu fıkradan yararlanmak istemeleri hâlinde, kullanıcılar bu Kanunda belirtilen şartları taşısalar dahi doğrudan satış hakkından yararlanamazlar.
(2) Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan orman sınırı dışına çıkartılacak yerlerde bulunan ve Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulması gereken taşınmazların tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulmaz ve bunlar hakkında dava açılmaz.
(3) Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan tapuda Hazine adına tescilli olan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre içerisinde idareye başvurmayan ilgililerin hakları bu süre sonunda sona erer, bu kişiler idareden başkaca talepte bulunamazlar, hak ve tazminat talep edemezler ve dava açamazlar. Bu taşınmazlardan Hazine adına tescilli olanlar idarece satış dâhil genel hükümlere göre değerlendirilir.
(4) Bu maddeye göre ilgililerine iade edilmesi gereken taşınmazlardan orman olduğu iddiasıyla Orman Genel Müdürlüğünce açılan davalar sonucunda orman niteliğiyle Hazine adına tescil edilen, fiilen orman niteliğinde olan veya bu nedenle dava açılması gereken, ağaçlandırılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen, kamu hizmetlerine ayrılan veya bu amaçla kullanılan, özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gereken veya Maliye Bakanlığınca belirlenen taşınmazlar ilgililerine iade edilmez. Bu taşınmazların yerine, idarece belirlenen ve ilgililerince itiraz ve dava konusu edilmeksizin kabul edilen rayiç bedelleri ödenebilir veya rayiç bedellerine uygun taşınmazlar verilebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Buna göre; 6292 sayılı Kanun’un 7. maddesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde, idareye geniş takdir yetkisinin tanındığı görülmektedir. Zira, idarece iade başvurusu yerinde görülerek taşınmaz iade edilebileceği gibi, onun yerine, rayiç bedelini ödeyebileceği veya rayiç bedeline uygun başka taşınmaz verebileceği, hatta idarenin kanunda belirtilen gerekçelerle taşınmazı iade etmeyebileceği anlaşılmaktadır.
Bu noktada kısaca idari eylem ve idari işlemi tanımlamak gerekirse; idari eylem, kamu idare ve kurumlarının kamu görevine ilişkin, idare hukuku kural ve gereklerine göre yaptığı olumlu veya olumsuz davranış ve fiillerden ibarettir. İdari işlem ise, idari kanunlara dayanılarak yapılan muamelelerdir. İdarenin eylem ve işlemleri, onun kamu hukuku alanındaki kamu gücünü (kamu otoritesini) kullanarak, idare hukuku kural ve gerekleri uyarınca yaptığı faaliyetlerin, hukuki ve maddi hayattaki görünümleridir.
Somut olayda; dava konusu 340 parsel sayılı taşınmazın 11.000 m2 yüzölçümünde, tarla niteliğiyle hükmen Hazine adına tescil edildiği ve beyanlar hanesinde 6831 sayılı Kanun’un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığının belirtildiği ve davacıların, taşınmazın 6292 sayılı Kanun’un 7. maddesi uyarınca kendilerine bedelsiz iadesini öncelikle idari yargı yerinde talep ettikleri, … 10. İdare Mahkemesinin 2013/1319 Esas, 2014/1549 Karar sayılı kararıyla davanın görev yönünden reddine karar verildiği ve bu karar üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Konuya ilişkin olarak yukarıda değinilen kanun hükümleri ve davacıların eldeki davadaki talepleri ile bunun dayanağı birlikte irdelendiğinde, dava konusu taşınmazın 6292 sayılı Kanun kapsamında bedelsiz olarak iade şartlarını taşıyıp taşımadığı, idareye başvurulup başvurulmadığı hususlarının saptanması ve sonrasında dayanak tapunun 7/1-a ve b bentlerinde belirtilen nitelikleri taşıyıp taşımadığı, tapu kaydı belirtilen nitelikleri taşısa bile, taşınmazın bedelsiz iade edilebilecek nitelikte olup olmadığı, taşınmazın yerine rayiç bedellerinin ödenmesi ya da rayiç bedele uygun taşınmaz verilip verilmeyeceği yönünden ayrıca bir belirleme yapılması şeklindeki faaliyetlerin, birer idari işlem olduğunun kabulü gerekmektedir. Davacılar, tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuş iseler de, maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek … aittir (6100 sayılı HMK 33 m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, lehine henüz sicile yansıtılmamış olan mülkiyet hakkının doğmuş olması nedeniyle, tapu iptali ile tescil niteliğinde olmayıp zaten mevcut olan ve tapu sicilinde kayıtlı olan dayanak tapu kaydı uyarınca bedelsiz iadeye ilişkin idari işlemlerin icrasına yöneliktir. Dolayısıyla işin esasının da idare hukuku ilkelerine göre incelemeye uygun olduğu; davanın kökeninde, çözüme kavuşturulmamış mülkiyet, kadastro vs. gibi hukuki ilişkinin bulunmadığı görülmektedir.
Bu durumda, açılan davanın, 2577 sayılı Kanun’un 2. birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde belirtildiği üzere; “İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları” ve “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamında, idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesinin 25.02.2019 tarihli ve 2018/820 Esas, 2019/117 Karar ve 28.05.2020 tarihli ve 2020/56 Esas, 2020/309 Karar sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Bu itibarla; Mahkemece, davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, esastan ret kararı verilmesi isabetsiz ise de, bu husus, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılmasına ve 6100 sayılı HMK’nin 370/2-4. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin ve hüküm fıkrasının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile … Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA; 6100 sayılı HMK’ nin 370/2-4. Maddeleri gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin belirtilen şekilde değiştirilmesine ve hüküm fıkrasının 1. bendindeki “Davacının sabit olmayan davasının reddine” ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine; “HMK’nin 114/1-b maddesi gereğince yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle, aynı Kanun’un 115/2. maddesi uyarınca davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine” ifadesinin yazılmasına, hükmün 6100 sayılı HMK’nin 370/2. maddesi gereğince DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİ İLE ONANMASINA, istek halinde peşin harcın temyiz eden davacılara iadesine, 24.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.