YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5681
KARAR NO : 2023/2664
KARAR TARİHİ : 02.05.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
KARAR : Başvurunun Esastan Reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Hopa Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından duruşma istemiyle temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma isteği davanın değeri itibariyle reddedilerek temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.18.02.2009-19.03.2009 tarihlerinde ilan edilerek kesinleşen genel arazi kadastrosu sırasında çekişmeli … ili, … ilçesi, … Köyü, 101 ada 1 parsel sayılı 444.418,49 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, orman vasfıyla Hazine adına tesbit ve tescil edilmiştir.
2. Davacılar vekili; … ili, … ilçesi, … köyünde, bir yanı davacılara ait taşınmaz, bir yanı … çocukları, bir tarafı … çocukları, bir tarafı ise yol olan taşınmazın orman ile ilgisi bulunmamasına rağmen orman olarak tescil edildiğini, taşınmaz üzerinde öncesinde mısır tarımı yapılırken sonrasında … tarımı yapılmaya başlandığını, ayrıca bu taşınmazla ilgili ormandan açma suçlaması nedeniyle Hopa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/189 Esas sayılı dosyası ile ceza davası açıldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile yeni bir parsel numarası verilerek davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı … İdaresi vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın orman olduğunu, kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra dava açıldığını açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
2. Davalı Hazine; davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 12.02.2020 tarihli ve 2019/158 Esas, 2020/41 Karar sayılı kararı ile, dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları neticesinde 20.03.2009 tarihinde kadastro tutanağının kesinleştiği, eldeki davanın ise on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 18.07.2019 tarihinde açıldığı gerekçesiyle, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kadastro çalışmaları sonrasında çok büyük bir listenin ilan edildiğini, kişilerin bu listelerde kendi adlarına tespit edilen taşınmazları tespit edemediğini, ayrıca tapulu taşınmazların tapusunun da zeminde uygulanmadığını, kişilerin orman olarak tespit edilen taşınmazlardan haberdar olamadığını, dava konusu taşınmazların bulunduğu köyün kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihin 13.08.2009 tarihi olduğunu, bu tarihten önceki bir tarihte olan 20.03.2009 tarihinde orman parselinin kadastro tutanağının kesinleştiğinin kabulünün hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın orman olmadığını, davacılar tapu dairesine gittiğinde kendilerine tapu işlemlerinin 13.08.2009 tarihinde kesinleştiğinin söylendiğini, eldeki davanın da bu tarihe göre süresinde açıldığını açıklayarak, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 15.09.2020 tarihli ve 2020/350 Esas, 2020/304 Karar sayılı kararı ile, … köyünde kadastro çalışmaları başladığında öncelikle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi uyarınca orman parsellerinin tespiti yapılıp dava konusu 101 ada 1 parselin de orman vasfıyla tespiti yapılarak 18.02.2009 ile 19.03.2009 tarihleri arasında ilanının yapıldığı, 30 günlük ilan süresi içerisinde tespite itiraz edilmemesi/dava açılmaması sebebiyle bu tespitin 20.03.2009 tarihinde kesinleştiği, bu ilan süreci yasal prosedüre uygun yapılmakla 10 yıllık hak düşürücü nitelikteki dava açma süresinin 20.03.2009 tarihi itibariyle kanun gereği başladığı, her ne kadar taşınmazın kadastro tespit tutanağının arka kısmındaki ilan tarihleri ve kesinleştirme sütununda farklı tarih yazılmış ise de, dava konusu taşınmazın orman vasfı ile tespiti sonrası 18.02.2009 ile 19.03.2009 tarihleri arasında usulünce askı ilanının yapılması ve daha sonradan yapılan mükerrer bir ilanın bulunmaması dikkate alındığında tespit tutanağının arka sayfasında sehven genel arazi kadastrosu ilan tarihlerinin yazılmasının tutanağın kesinleşme tarihini değiştirmeyeceği, zira tutanakta yazılı ilan tarihlerinin kurucu bir etkiye sahip olmayıp 18.02.2009 ile 19.03.2009 tarihleri arasında yasal prosedüre uygun yapılan ilanının yasal sonuçlarını kendiliğinden doğurduğu ve bu haliyle hak düşürücü nitelikteki 10 yıllık hak düşürücü sürenin, ilan süresinin itirazsız ve davasız sona ermesi ile kendiliğinden başladığı, buna göre İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, zilyetliğe dayalı tapu iptal ve tescil sitemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369/1, 370 ve 371 inci maddeleri, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 12 inci maddesi.
3. Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçeye, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
179,90 onama harcının peşin harçtan mahsubu ile artan 160,10 TL’nin temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.