Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/4931 E. 2021/9540 K. 27.09.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4931
KARAR NO : 2021/9540
KARAR TARİHİ : 27.09.2021

MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Uygulama Kadastrosuna İtiraz

Taraflar arasında … Kadastro Mahkemesi’nde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez de davalı … vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Uygulama kadastrosu sırasında, …Mahallesi çalışma alanında ve tapuda davacı … adına kayıtlı bulunan eski 103 ada 159 parsel sayılı 2.250,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla 2.191,45 metrekare yüzölçümlü olarak ve davalı … adına kayıtlı bulunan eski 103 ada 160 parsel sayılı 1.380,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla 1.149,66 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.
Davacı …, uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmazın bir kısmının davalı … … adına tespit gören 103 ada 160 parsel sayılı taşınmaza ilave edildiği iddiasına dayanarak dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne, çekişmeli 103 ada 159 parsel sayılı taşınmaza ilişkin komisyon tutanağı ile çekişmeli 103 ada 160 parsel sayılı taşınmaza ilişkin yenileme (uygulama) tutanağının iptaline, 10/04/2017 hakim havale tarihli bilrikişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 103 ada 160 parsel sayılı taşınmazın içerisinde ölçülen 940,87 metrekarelik kısmın, 103 ada 159 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümüne eklenmesi suretiyle (2.191,45+940,87)=3132,32 metrekare yüzölçümü ile aynı tarihli bilirkişi raporuna ekli kroki ve koordinatlar dikkate alınarak tapuya kayıt ve tesciline, çekişmeli 103 ada 160 parsel sayılı taşınmazın aynı tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) ile gösterilen 940,87 metrekarelik kısım çıktıktan sonra 103 ada 160 parselin geriye kalan kısmının (1149,66 – 940,87)=208,79 metrekare yüzölçümü ile aynı tarihli bilirkişi raporuna ekli kroki ve koordinatlar dikkate alınarak tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hükmün, davalı … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş ve işbu karar davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmaza ilişkin uygulama kadastrosunun yönetmelik hükümlerine uygun şekilde yapılmadığı, uygulama kadastrosu ile taşınmazlar arasındaki sınırlara ilişkin hatanın düzeltilmediği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, Mahkemece ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından aldırılan teknik bilirkişinin asıl ve ek raporu, taşınmazın tesis kadastrosu sonucu oluşturulan paftadaki sınır yerleri ile uygulama kadastrosu sonucu oluşturulan paftadaki sınır yerlerinin yapılan çakıştırması sonucunda, birbirleriyle ve zeminle uyumlu olup olmadığını belirten, tesis kadastrosu sırasında taşınmazlarda sınırlandırma, ölçü, çizim veya hesaplama hatası yapılıp yapılmadığını açıklayan ayrıntılı ve gerekçeli bir şekilde hazırlanmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.
Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, komşu parsellere ait tesis ve uygulama kadastrosu tutanak örnekleri ve varsa dayanakları, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, dava konusu taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi teknik bilirkişinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında dava konusu taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri teknik bilirkişiye işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar teknik bilirkişi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, teknik bilirkişiden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Teknik bilirkişiden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve “ada raporu” ile “uygulama tutanağı ve haritasını” irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için teknik bilirkişiden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise dava konusu taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Teknik bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle, belirtilen eksik belgeler ilgili yerlerden getirtilerek dosya ikmal edilmeli ve ardından harita mühendisi ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi sıfatına sahip üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle, yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak denetime elverişli rapor alınmalı ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan, Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı … vekili tarafından temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nin 373/1. maddeleri uyarınca kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 27.09.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.