YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4753
KARAR NO : 2021/10260
KARAR TARİHİ : 12.10.2021
MAHKEMESİ : Niğde Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında Niğde Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı Hazine vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı Hazine vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine vekili, uygulama kadastrosu sırasında Hazine adına tapuda kayıtlı eski 2867, yeni 171 ada 157 parsel sayılı taşınmazın yüz ölçümünün haksız olarak eksiltildiğini, bu eksikliğin davalıya ait eski 2869, yeni 171 ada 156 parsel sayılı taşınmazın yüz ölçümünün artmasından kaynaklandığını, davalı parselde meydana gelen artışın iptal edilip, Hazine parseline eklenmek suretiyle taşınmazın önceki yüzölçümü gibi tapuya tescil edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın reddine, … İli Merkez İlçesi … Köyü Harmanlıdağ mevki 171 ada 156, 171 ada 157 parsel sayılı taşınmazların uygulama tutanakları doğrultusunda tespit gibi tescillerine karar verilmiş, davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, … İli Merkez İlçesi … Köyü … mevkinde 171 ada 156 ve 157 parsel sayılı taşınmazların 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastrosuna itiraz davasıdır.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, uygulama kadastrosu sırasında, tapuda davacı Hazine adına kayıtlı bulunan eski 2867 parsel sayılı 22.700 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın, yeni 171 ada 157 sayılı parsel altında ve 22.303,11 metrekare yüz ölçümlü olarak; tapuda davalı adına kayıtlı bulunan eski 2869 parsel sayılı 11.000 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın, yeni 171 ada 156 sayılı parsel altında ve 13.051,37 metrekare yüz ölçümlü olarak tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle Mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
Yenileme kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Yenileme kadastrosuna itiraz davaları, kadastro faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yöneliktir. Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosu ile yenileme kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, uydu fotoğrafları ve ortofoto haritaları, varsa bu haritalarda değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, yine varsa yenileme kadastrosu sırasında yararlanılan diğer haritalar, dava konu taşınmazlara ilişkin olarak tesis ve yenileme kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgeler getirtilmelidir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve harita ya da jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişinin katılımı ile keşif yapılmalı; keşif sırasında dava konusu taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat mühendisi bilirkişi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan, tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri teknik bilirkişiye işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar teknik bilirkişi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı,sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, teknik bilirkişiden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak yenileme kadastrosunu denetlemesi istenmeli; teknik bilirkişiden, tesis kadastrosunun hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat, hesap, ölçü hatası veya sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, yenileme kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, yenileme kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve “ada raporu” ile “yenileme tutanağı ve haritasını” irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor alınmalıdır. Bu raporun eki olacak haritalarda, birincisi hava fotoğrafı üzerinde, ikincisi ise ortofoto (bulunmadığı takdirde uydu fotoğrafı) üzerinde tesis kadastrosu paftası ile yenileme kadastrosu paftası çakıştırılmış bulunmalı, ayrıca her biri yönünden çakıştırmalardan bir tanesinin ada bazında, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve yakın komşularını gösterir şekilde olmalıdır. Teknik bilirkişi haritasında, yenileme kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken, yenileme kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının yenileme kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda, Mahkemece; 13.07.2016 tarihli harita mühendisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporu itibariyle dava konusu 171 ada 156 ve 157 nolu parsellerin müşterek sınırlarının yörece tırman olarak tabir edilen yarım metre yüksekliğindeki sınırlarla çevrili olduğu, bu sınırların hava fotoğrafı ve ortofoto harita üzerindeki sınırlarla çakıştığı, bu sınırların sabit sınır olarak alınması sonucu yapılan inceleme itibariyle dava konusu parsellerin yenileme kadastrosu sonucu hesaplanan yüzölçümleri ile tapu yüzölçümleri arasındaki farklılığın ilk tesis kadastro çalışmaları sırasında parsellere uygulanan toprak tevzi komisyon paftasının zeminde kuzey-güney yönünde sistematik bir kaydırma yapılarak hatalı uygulanması sonucunda sınırlandırma hatasına sebebiyet verdiği, yapılan sınırlandırma hatasının tersimat ve hesap hatasına yol açtığı (Ölçüm hatası değil) söz konusu alan farkının zeminde mevcut olmayıp pafta üzerinde şeklen sanal olarak görüldüğü, aslında böyle bir alan farkının olmadığı, yenileme çalışmaları gereğince tespit edilen sabit sınırların doğru değerlendirme yapılarak sınırlandırıldığı, dava konusu parsellerin yüzölçümlerinin yenileme çalışmaları sonucunda doğru hesaplandığı gerekçeleri ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, ayrıntıları yukarıda açıklandığı gibi bir araştırma yapılmadığı gibi, Mahkemece keşfin bilirkişi kurulu aracılığı ile yapılması gerekirken, 05.05.2016 tarihli keşfe bir fen ve bir ziraat bilirkişisi katılmıştır.Hal böyle olunca, Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmazın tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları getirtilerek dosya arasına alınmalı, bundan sonra harita mühendisi ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi sıfatına sahip bilirkişilerin de dahil olduğu, üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak denetime elverişli rapor alınmalı ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece eksik araştırma ile hüküm kurulması yanlış olup hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle, davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 30.01.2017 tarihli ve 2017/2 Esas, 2017/12 Karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi hükmünün 6100 sayılı HMK’nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.