YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4425
KARAR NO : 2023/2378
KARAR TARİHİ : 13.04.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Davanın reddine
Taraflar arasındaki 3402 sayılı Kadastro Kanunu’ nun (3402 Sayılı Kanun) 41 inci maddesi uyarınca taşınmazın sınırının ve yüzölçümünün düzeltilmesi istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karar, yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Kadastro sırasında, … ili … ilçesi … Köyü çalışma alanında bulunan 772 parsel sayılı taşınmaz 4100 metrekare yüzölçümlü olarak … ve arkadaşları adına; 714 parsel sayılı taşınmaz ise 1780 metrekare yüzölçümlü olarak … ve … adına tescil edildikten sonra, davacı … ve arkadaşlarının, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 41 inci maddesine dayalı olarak yaptıkları teknik hataların düzeltilmesi talebi Kadastro Müdürlüğünce reddedilmiştir.
2. Davacı … ve arkadaşları dava dilekçesinde; kendilerine ait … ili … ilçesi … Köyü 772 parsel sayılı taşınmazın sınırının tesis kadastro sırasında yanlış belirlendiğini ve yanlışlığın davalılara ait 714 parsel sayılı taşınmazdan kaynaklandığını ileri sürerek, taşınmazın yüzölçümünün düzeltilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 09.12.2015 tarih ve 2015/194 Esas, 2015/842 Karar sayılı önceki kararı ile, 3402 sayılı Kanun’un 41 inci maddesine dayalı yüzölçümün düzeltilmesi davasında yasal hasım olan Hazinenin davacı tarafa verilen kesin süre içerisinde davaya dahil edilmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin 09.12.2015 tarih ve 2015/194 Esas, 2015/842 Karar sayılı önceki kararı, davacı … ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2. Temyiz incelemesi neticesinde, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 05.07.2018 tarih ve 2016/1851 Esas, 2018/4626 Karar sayılı ilamıyla; ” İlk Derece Mahkemesince taşınmaz başında keşif yapılması, taraflar arasındaki ihtilafın niteliğinin yöntemince ve doğru olarak saptanması, yapılacak keşif sonrasında Hazine’nin taraf olmasını gerektirir bir durum görülmesi halinde taraf teşkili yönünden bu eksikliğin giderilmesi ve bundan sonra tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilerek ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, fen bilirkişileri tarafından hazırlanan 16.01.2020 havale tarihli raporda zeminde sabit sınır olmadığının ve hava fotoğraflarından da sabit sınır bulunup bulunmadığının anlaşılamadığının belirtildiği, tarafların taşınmazları arasında sabit sınırın bulunmadığının tanık beyanları ve fen bilirkişisi raporundan anlaşıldığı, yapılan ölçümün doğru olduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararı, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; eksik incelemeye dayalı hatalı hüküm kurulduğunu iddia ederek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre dava, 3402 sayılı Kanun’un 41 inci maddesi uyarınca taşınmazın yüzölçümünün ve sınırının düzeltilmesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 Sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 Sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 3402 sayılı Kanun’un 41 inci maddesi,
3. Değerlendirme
1. Dava, 3402 sayılı Kanun’un 41 inci maddesine dayalı olarak açılan, taşınmazın sınırının ve yüzölçümünün düzeltilmesi istemine ilişkin olup, yargılama sırasında dava konusu taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Kanun’ un 22-A maddesi kapsamında uygulama kadastrosu yapılmış ve taşınmazlar tapuya uygulama kadastrosunda belirlenen sınırlar ve yüzölçümleriyle tescil edilmişlerdir.
Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilinde Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmeliğin 9 uncu maddesine göre, uygulama alanında işe başlamadan önce bu alan içinde kalan taşınmazlar hakkında mahalli hukuk mahkemelerinde, sınır veya yüzölçümüne yönelik devam eden davalarla hükme bağlanmış olup da henüz kesinleşmeyen davaların listesi kadastro müdürü tarafından yazıyla istenerek temin edilir. Yine aynı Yönetmeliğin 28 inci maddesine göre, uygulama öncesi davalı olup da davaları devam eden taşınmazlardan mahalli hukuk mahkemelerinde davalı olan taşınmazlardaki uyuşmazlık konusu sınıra ve yüzölçümüne yönelikse bu davalara konu sınırlar paftasında itirazlı mülkiyet sınırı olarak teknik yönetmelikteki özel işareti ile gösterilir ve yüzölçümü kesinleştirilmez. Hukuk Mahkemelerinde görülmekte olan dava dosyalarının ilgili kadastro mahkemesine devri hususunda mahalli hukuk mahkemesine bilgi verilir. Uygulama öncesi davalı olup da davaları devam eden bu taşınmazların tutanakları davalı olarak düzenlenir ve tutanaklarda mahkemenin adı ve dosya numarası belirtilir. Kadastro Müdürünce davalı taşınmazlara ait tutanaklar ve eklerinin tasdikli birer örneği müdürlükte bırakılmak suretiyle asılları ile pafta örnekleri en geç 7 … içinde ilgili kadastro mahkemesine gönderilir.
Somut olayda; 3402 sayılı Kanun’un 41 inci maddesi uyarınca sınır ve yüzölçümü düzeltilmesi istemine ilişkin eldeki dava devam ederken, 3402 sayılı Kanun’ un 22-A maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu ile oluşturulan hukuki durum tapuya tescil edilmiş ise de, yukarıda anılan yönetmelik hükümleri ve olayın mahiyeti gereği uygulama kadastrosuna ilişkin tutanakların kesinleşmesi hukuken mümkün değildir.
Hakkında kadastro tutanağı düzenlenen ve davalı olmaları nedeni ile tutanakları henüz kesinleşmeyen yerler hakkındaki davalarda genel mahkemelerin değil, Kadastro Mahkemelerinin görevli olduğu kuşkusuzdur. Mahkemelerin görevlerine ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olduğundan, yargılamanın her aşamasında re’sen nazara alınması zorunludur.
2. Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmazlar hakkındaki uygulama kadastrosu tutanağının eldeki dava nedeniyle kesinleşmediği ve bu nedenle davada Kadastro Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmek suretiyle davanın Kadastro Mahkemesine aktarılması ve dava konusu taşınmazların tapu kaydına davalı şerhi verilerek Kadastro Mahkemesinde yargılama yapılması gerekirken, bu husus gözetilmeksizin yargılamaya devam edilip işin esası hakkında karar verilmiş olması isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
1086 sayılı Kanun’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 … içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
13.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.