Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/434 E. 2021/1559 K. 23.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/434
KARAR NO : 2021/1559
KARAR TARİHİ : 23.02.2021

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı üçüncü kişi vekili, 18.12.2012 tarihinde, müvekkili şirketin şube adresinde haciz yapıldığını, iş yerinin borçlu ile ilgisinin bulunmadığını, haciz mahallinde borçlu şirket ile ilgili her hangi bir bilgi ve belgeye rastlanmadığını iddia ederek, davanın kabulü ile haczedilen paranın davacıya ait olduğunun tespitine, tazminatın davalı alacaklıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davacı ile borçlunun alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı işlemler yaptıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan ilk yargılama sonucunda, davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 05.11.2015 tarihli ve 2015/15623 Esas, 2015/19774 Karar sayılı ilamı ile, davanın açıldığı tarih itibariyle ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmediği ve takibin kesinleşmediği, geçerli bir haczin varlığından da bahsedilemeyeceğinden davanın ön koşul yokluğundan reddi gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur. Davacının karar düzeltme isteğinde bulunması üzerine Dairemizin 27.06.2018 tarihli ve 2018/11494 Esas, 2018/14471 Karar sayılı kararı ile; dava konusu haczin Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/756 D.İş sayılı dosyasından alınan 18.12.2012 tarihli ihtiyati haciz kararına dayalı olarak gerçekleştirildiği, dava konusu haczin geçerli olduğu, davaya ilişkin ön koşulun mevcut olduğu anlaşılmakla, karar düzeltme talebinin kabulü ile tarafların tüm delilleri toplanarak, çekişmenin istihkak davası prosedürüne göre çözümlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, dava konusu takipte Asliye Ticaret Mahkemesince borçlu lehine menfi tespit hükmü kurulmuş olsa da, İcra Müdürlüğü cevabi yazısına göre mallar üzerindeki hacizler devam ettiğinden yargılamaya devam edilmesi gerektiği, takip dosyasında borçlunun alacaklıya borcu olmadığı mahkeme kararı ile tespit edildiğine göre davacının istihkak iddiasının yerinde olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, davalı alacaklı vekili tarafından karar temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, eldeki davaya konu takip dosyasının dayanağı olan senetle ilgili takip borçlusu tarafından, alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasında yürütülen yargılama neticesinde Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/463 Esas, 2016/331 Karar sayılı kararıyla borçlunun alacaklıya borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, anılan kararın 26.03.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Anılan bu hüküm ile, icra dosyasındaki hacizler kendiliğinden kalkmıştır. Hal böyle olunca, icra dosyasında konulan hacizler istihkak davasının açılmasından sonra yargılama aşamasında kalktığından, davanın konusuz kalması nedeniyle işin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, maktu karar ve ilam harcı ile yargılama giderleri ve nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesi gerekecektir. Mahkemece, bu hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nin 366 ve HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.