Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/4238 E. 2023/1343 K. 09.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4238
KARAR NO : 2023/1343
KARAR TARİHİ : 09.03.2023

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2015/71 E., 2020/22 K.
KARAR : Davanın kabulüne

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karar, yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar … vekili, Hazine vekili ve … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Kadastro sonucu, Erzurum ili … ilçesi … Köyü çalışma alanında bulunan 134 ada 51 ve 52 parsel sayılı taşınmazlar, kadastro tutanağının edinme sebebi sütununda, 05.02.2006 tarihli Kadastro Komisyonu kararı uyarınca tutanak ekindeki krokide belirtilen parsellerin mera olarak sınırlandırıldığının belirtildiği, 134 ada 52 parselin krokide B11 olarak gösterildiği,134 ada 51 parselin ise A11 olarak gösterildiği ve sınırları taşınmazlara aynen uyduğunun anlaşıldığı açıklanarak, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 16/B maddesi uyarınca, mera vasfıyla köy orta malı olarak tespit edilmişlerdir.

2. Davacılar …, … ve … dava dilekçelerinde; Erzurum ili … ilçesi … Köyü 134 ada 51 ve 52 parsel sayılı taşınmazların, ırsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinine dayalı olarak muris dedeleri …’den intikal ettiğini belirterek, kadastro tespitlerinin iptali ile taşınmazların adlarına tescilini istemişlerdir.

3. Yargılama sırasında müdahil … ve … müdahale dilekçeleriyle, ırsen intikal ve kazandırıcı zamaanışımı ile zilyetlik sebebine dayalı olarak, taşınmazların adlarına tescili talebiyle davaya katılmışlardır.

II. CEVAP
Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde; davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 08.10.2012 tarih ve 2006/327 Esas, 2012/53 Karar sayılı önceki kararı ile, verilen kesin süre içinde keşif giderlerinin yatırılmadığı gerekçesiyle, davanın reddine ve dava konusu taşınmazların tesbit gibi tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen 08.10.2012 tarih ve 2006/327 Esas, 2012/53 Karar sayılı önceki kararı, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.

2. Temyiz incelemesi neticesinde, Yargıtay (Kapatılan ) 20. Hukuk Dairesinin 01.07.2013 tarih ve 2013/2770 Esas, 2013/7428 sayılı ilamıyla; “keşif giderlerinin yatırılması için kurulan ara kararın usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle, Kanun ve yerleşmiş Yargıtay uygulamasına aykırı olarak kurulan ara kararları sonucu verilen önel ve kesin önele dayanılarak, keşif giderlerinin Kanunda öngörülen sürede yatırılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsizliğine2 değinilerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozma ilamına Uyularak Verilen Karar
Bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, “tutanak bilirkişisi ve mahalli bilirkişilerin ittifakla ortaya koyduğu beyanlarda, davaya konu yerin mera alanı olmadığının, köyün merasının farklı yerde olduğunun, davacıların kök murisi ve devamında mirasçıları tarafından ot biçmek suretiyle arazi üzerinde zilyetliklerinin devam ettiğinin belirtildiği, bilirkişi raporlarında, davaya konu edilen arazinin civardaki kısa boylu meraya has bitki örtüsüne sahip arazilerden ayrıldığı ve arazi üzerinde yüksek boylu çayır bitkilerinin mevcut olduğu, hava fotoğrafı ve memleket haritasında da davaya konu edilen taşınmazların sınırları ve yüzeysel görüntüsünün çok belirgin bir biçimde kültür arazisi niteliğinde olduğu yönünden görüş belirtildiği bu haliyle davaya konu edilen parsellerin çayır vasfında olduğu ve kazandırıcı zamanaşımı ile zilyetlik koşullarının oluştuğunun ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne” karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararı, davalılar Hazine vekili, … vekili ve … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; çekişmeli taşınmazların mera vasfında olduğunu, zilyetlikle iktisabı mümkün olmadığını, yapılan araştırmaların karar vermeye yeterli olmadığını belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.

2. Davalı … vekili temyiz dilekçesinde; çekişmeli taşınmazların mera vasfında olduğunu, zilyetlikle iktisaplarının mümkün olmadığını, yapılan araştırmaların da karar vermeye yeterli olmadığını açıklayarak, hükmün bozulmasını istemiştir.

3. Davalı … vekili temyiz dilekçesinde; çekişmeli taşınmazların mera vasfında olduğunu, zilyetlikle iktisaplarının mümkün olmadığını, yapılan araştırmaların da karar vermeye yeterli olmadığını belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu taşınmazların mera vasfında olup olmadıkları, zilyetlikle kazanılıp kazanılamayacakları ve zilyetlikle kazanılabilecek taşınmazlardan iseler davacılar yararına zilyetlik yoluyla iktisap şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 Sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 Sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 3402 sayılı Kanun 14, 16/B ve 17 nci maddeleri,

3. Değerlendirme
1. İlk Derece Mahkemesince, çekişmeli taşınmazlar üzerinde, davacıla lehine zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, hüküm vermeye yeterli ve elverişli olmayan tek kişilik ziraatçi bilirkişi raporu ile yetinilmiş, bir taşınmazın önceki halinin, kullanım durumunun ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin tespiti açısından en önemli delil olan hava fotoğraflarından usulünce yararlanılmamış, mahallinde 16.10.2019 tarihinde yapılan keşif sonrası dosyaya sunulan ziraatçi bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazların güney komşusu 134 ada 62 parselin mera parseli olduğu, doğu, batı ve kuzeyinin devlet ormanı olarak sınırlandırılan 134 ada 431 numaralı orman parseli ile çevrili olduğu ve taşınmazın orman tahdit haritası dışında olduğu bildirilmesine rağmen, bu çalışmaya ait orman tutanakları getirtilerek orman bilirkişisinin raporu denetlenmediği gibi, orman bilirkişisi tarafından taşınmazların orman tahdidine göre konumu harita üzerinde gösterilmemiş ve taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ve niteliği kesin olarak belirlenmeksizin karar verilmesi cihetine gidilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.

2. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için İlk Derece Mahkemesince, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede yapıldığı anlaşılan orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği dosyaya getirtilerek dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi bilirkişisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
Yapılacak bu keşifte orman sınır noktaları tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, orman kadastrosu ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazların orman kadastro haritasına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde ve aynı ya da yakın orman sınır hatlarında dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilmeli; tutanaklardaki anlatımlar değerlendirilmeli; tutanaklarla tahdit haritası arasında çelişki bulunup bulunmadığı belirlenmeli; çelişki bulunmakta ise çekişmeli parseller yönünden tahdit tutanakları ile haritalar arasındaki çelişki, tahdit tutanaklarına değer verilmek suretiyle giderilecek şekilde müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak, açıklamalı, krokili rapor alınmalıdır, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.

3. Bölgede daha önce yapılıp kesinleşen orman tahdidinin bulunmadığının anlaşılması halinde ise, ilk derece mahkemecesin, yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile amenajman planı ve komşu parsellere ait kadastro tutanakları, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri ve tapu kayıtları hükmen oluşmuş ise mahkeme karar örnekleri ve varsa Yargıtay ilamlarının örnekleri ilgili yerlerden getirtilip dosyanın ikmal edilmesinden sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi bilirkişisi, üç ziraat mühendisi bilirkişisi, bir fen elemanı ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
Yapılacak bu keşifte, getirtilen belgeler çekişmeli taşınmazlarla birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumları saptanmalı; zilyetlikle veya hukuki değeri kalmamış olan tapu kayıtlarıyla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; hakim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişileri ile orman bilirkişi eliyle yerine uygulattırılıp, orijinal – renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) denetime elverişli olacak şekilde çevrildikten sonra, komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazlar çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli; taşınmazların gerçek eğimleri, klizimetre aletiyle ölçülerek memleket haritalarındaki münhanilerden (yükseklik eğrilerinden) de faydalanılmak suretiyle belirlenmeli; hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak temyize konu taşınmazların nitelikleri, üzerlerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı ve dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17/2. maddesinde belirtilen orman içi açıklık vasfında olup olmadığını belirten, müşterek imzalı şekilde, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli rapor alınmalı, ve çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadığı tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.

4. Yukarıda belirtilen usullere uygun olarak yapılan araştırmalar sonucunda taşınmazların, kesinleşen orman tahdidi içinde kalmadıkları orman sayılan yerlerden da olmadıklarının anlaşılması halinde; taşınmazların bulunduğu yerde varsa mera tahsis kararı, ekleri ve haritaları ile çekişmeli taşınmazlara komşu parsellerin onaylı kadastro tutanak suretleriyle dayanağı olan belgeler tapu ve kadastro müdürlüklerinden; tespit tarihinden 15 – 20 – 25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü’nden getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen komşu köylerde ikamet edip davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile tüm tespit bilirkişilerinin ve 3 kişilik ziraat mühendisleri bilirkişi kurulu, fen bilirkişisi ve jeodezi ve fotogrametri mühendisinin katılımıyla yeniden keşif icra edilmelidir.
Yapılacak bu keşifte, varsa mera tahsis kararı ve haritaları uygulanıp kapsamları belirlenmeli; mera tahsisi yoksa, dava konusu mera parsellerinin öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadığı, çekişmeli taşınmaz bölümleri ile mera parsellerinin dava dışı bölümleri arasında ayırıcı nitelikte unsur bulunup bulunmadığı araştırılmalı; mahkeme hakiminin, taşınmazların konumlarına, niteliklerine ve fiziksel özelliklerine ilişkin gözlemi tutanağa aynen yansıtılmalı; taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, taşınmazın öncesinin mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde imar ve ihyaya konu edilip edilmediği, imar ve ihyaya konu edilmiş ise, ihyanın hangi tarihte başlayıp, ne zaman bitirildiği, zaman içinde sınırlarında mera yönünden genişleme olup olmadığı hususunda yerel bilirkişi ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanak kayıtlarıyla denetlenmeli; yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin tutanaktaki beyanlara aykırı düşmesi halinde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek beyanlar arasındaki çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli; ziraat mühendisleri bilirkişi kurulundan, komşu parsellerle karşılaştırmalı olarak, çekişmeli taşınmazların toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden komşu mera parselinden nasıl ayrıldığını, mera ile arada doğal ya da yapay ayırt edici bir sınır bulunup bulunmadığını ve taşınmazların meradan açılan bir yer olup olmadığını açıklayıp, tarımsal niteliğini belirten, taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisine, keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, çekişmeli taşınmazlarla komşu mera parselinin konumlarını yan kesit krokisi ile gösteren rapor ve harita düzenlettirilmeli; jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden, belirtilen tarihlerdeki hava fotoğraflarında çekişmeli taşınmazların niteliklerini ve kullanım durumlarını açıklayan rapor düzenlemesi istenilmeli; taşınmazların ve çevresinin evveliyatının mera olduğunun anlaşılması halinde, meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça bir değer taşımayacağı düşünülmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

5. İlk Derece Mahkemesince, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Peşin harcın istek halinde temyiz eden … ile Çat Belediye Başkanlığına ayrı ayrı iadesine,

1086 sayılı Kanun’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,09.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.