Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/3273 E. 2022/4704 K. 18.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/3273
KARAR NO : 2022/4704
KARAR TARİHİ : 18.05.2022

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davacı … vekili ile davalılar … ve … tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Mahkemenin verdiği önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın karar vermeye yeterli bulunmadığı, taşınmazların kadastro tespiti, Kadastro Kanunu’nun Geçici Ek-8. maddesi uyarınca yapıldığı halde, bölgede daha önce yapılan kadastro çalışmalarının hangi tarihte yapıldığı ve kadastro sırasında dava konusu taşınmazların hangi vasıfla tespit harici bırakıldığının kadastro müdürlüğünden sorulmadığı, dava konusu taşınmazlara komşu olan taşınmazların kadastro tutanakları, varsa tespite dayanak belgeler ve kadastro sonucu oluşan tapu kayıtlarının onaylı örneklerinin getirtilmediği, 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan taşınmazların öncesinin ne olduğu, taşınmazlarda imar-ihya işlemi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığı ve taşınmazların kullanım durumunun ne olduğunu kesin olarak belirleyen bilimsel verilere dayalı gerekçeli rapor alınmadığı ve bu durumunun tespiti amacıyla … fotoğraflarından da yararlanılmadığı açıklanarak öncelikle, dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgede, tesis kadastro çalışmalarının hangi tarihte yapıldığı ve taşınmazların hangi vasıfla tespit harici bırakıldığı sorularak bu hususun tespit edilmesi, dava konusu taşınmazlara komşu olan taşınmazların kadastro tutanakları, varsa tespite dayanak belgeleri ve kadastro sonucu oluşan tapu kayıtlarının onaylı örneklerinin tapu müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait … fotoğraflarının ise Harita Genel Müdürlüğünden getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeolog bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, teknik bilirkişi ve 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılması, bu keşifte; yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların öncesinin ne olduğu, kim tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, taşınmazlarda imar-ihya işlemi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması; komşu taşınmazların dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmazların yönünü ne okuduğunun bilirkişi ve tanık beyanları ile denetlenmesi; yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkilerin gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmesi; tespite aykırı sonuçlara ulaşılması halinde tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılıkların giderilmesine çalışılması; yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin, komşu taşınmazların kadastro tutanakları ve varsa dayanaklarını oluşturan kayıtlarla denetlenmesi; teknik bilirkişiden keşfi takibe elverişli krokili rapor alınması; ziraat bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmazların toprak yapısı ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini, taşınmazlar üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazların imar-ihyaya konu olabilecek yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması; jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişiden belirtilen tarihlerde çekilmiş üç adet … fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazların sınırlarını ve niteliğini, taşınmazlarda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresini belirtir şekilde rapor alınması; jeolog bilirkişisinden dava konusu taşınmazların sınırında dere bulunduğu göz önünde bulundurularak, taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğini, dere yatağı niteliğinde olup olmadığını, evveliyatının çay veya dere yatağı niteliğinde olup olmadığını, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığını, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığını, aktif dere yatağında kalmıyor ise derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığını açıklar nitelikte ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davacı Hazinenin 134 ada 5 numaralı parsele yönelik davasının kabulüne,134 ada 4 numaralı parsele yönelik davasının ise reddine, 134 ada 5 numaralı parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin ve komisyon kararının iptaline ve Kadastro Kanunu’nun 16/C gereği ‘dere yatağı’ vasfıyla tespit harici bırakılmasına, 134 ada 4 parsel sayılı taşınmazın … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı … vekili ile davalılar … ve … tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli 134 ada 4 parsel sayılı taşınmazın dere yatağı olmayıp, davalı taraf yararına zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği, 134 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ise dere yatağı etki alanında kalmakta olup, zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleşmediği gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Davacı …, çekişmeli taşınmazların eski dere yatağı içerisinde kalmakta olup, bu nedenle devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, bu nitelikteki yerlerin zilyetlikle iktisabının mümkün bulunmadığını ileri sürerek dava açmıştır.
Önemle belirtmek gerekir ki, koşullarının oluşması halinde metruk dere yataklarının imar ihya edilerek kazanılması mümkün olup, dolayısı ile somut dosya kapsamı ile çekişmeli taşınmazların evveliyatının ne olduğu, dere ya da çay yatağı olmaları halinde, bu niteliğini kaybedip kaybetmediği ve aktif dere ya da çay yatağı olmadıklarının anlaşılması halinde imar – ihya sureti ile iktisap koşullarının sağlanıp sağlanmadığının tereddütsüz ortaya konulması gerektiği kuşkusuzdur.
Ne var ki, bu kapsamda yapılan araştırma, inceleme ve uygulama yeterli olmadığı gibi dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler de giderilmemiştir.
Şöyle ki, Mahkemece icra edilen 20.04.2015 tarihli keşif sırasında dinlenen mahalli ve tespit bilirkişileri, çekişmeli taşınmazın 50-60 yıldır davalılar tarafından kullanıldığını, bu kişilere de murislerinden intikal ettiğini, taşınmazların güneyinden batıya doğru devam eden derenin kadim dere olup, yaşları itibari ile bildiklerinden beri hali hazırdaki yatağında aktığını ve yatak değiştirmediğini, dava konusu taşınmazların dere yatağında bulunmadığını ve hiç bir zaman taşkına maruz kalmadığını, ayrıca taşınmazlar ile dere arasında 4 mt kot bulunduğunu beyan etmişler, bu keşif sonucunda hazırlanan ziraat mühendisi bilirkişi raporunda, taşınmazların buğday ekili olup, 134 ada 5 parsel üzerinde 1 adet 35-40 yaşlarında dut ağacı bulunduğu ve 50-60 yıldır tarım arazisi olarak kullanıldığı, jeolog bilirkişi raporunda ise taşınmazların sınırında bulunan derenin çok yüksek bir debi ile akmamakta olduğu, dere ile taşınmazların arasında yaklaşık 4 metre kot farkı bulunduğu, taşınmazların … riski altında bulunmadığı, ancak 2002 tarihli memleket haritasına göre taşınmazların ayrı ayrı gösterilen kısımlarının dere yatağı olarak görüldüğü belirtilmiştir. Mahkemece icra edilen 24.07.2018 tarihli keşif sırasında dinlenen mahalli ve tespit bilirkişileri, 134 ada 4 ve 5 parsel taşınmazların davalılara murislerinden kaldığını, 20 yılı aşkın süredir fıstık, buğday, mısır ve pamuk ekmek sureti ile kullanıldıklarını, taşınmazların sınırında bulunan derenin dava konusu taşınmazlara … yaptığını görmediklerini, taşınmazların 40-50 yıldır tarım arazisi olup, dere ile alakaları olmadığını beyan etmişler, ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, taşınmazların 35-40 yıl önce imar-ihya edildiğini ve halen tarım arazisi olarak kullanıldığını, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, 1989 ve 1999 tarihli … fotoğraflarına göre, taşınmazların imar ve ihyasının 1989 yılında önce tamamlandığı, bu tarihten beri de tarım arazisi olarak kullanıldıklarını, jeolog bilirkişi ise kök raporunda, 134 ada 4 parsel sayılı taşınmazın dere yatağına uzak mesafede olduğunu, bu mesafe nedeni ile taşınmazın derenin etki alanı dışında kaldığını, 134 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ise dere yatağına sınır olup, dere ile arasında 4-5 metre mesafe bulunduğunu, ayrıca 1957 tarihli memleket haritasına göre 134 ada 5 parselin dere yatağı ile oldukça yakın olduğu, tüm sınırları boyunca dere yatağı mevcut olup, derenin etki alanında bulunduğu, 134 ada 4 parselin ise dere yatağı etkisinde olmadığını, sonuç olarak taşınmazların derenin getirdiği malzemelerle oluştuğunu, 134 ada 4 parsel sayılı taşınmazın derenin etki alanında kalmadığını, 134 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ise derenin etki alanında kaldığını, ek raporunda ise 1957 tarihli memleket haritası ile 1989 tarihli … fotoğraflarındaki duruma göre önemli farklılıklar bulunduğunu, 1957 tarihli memleket haritasına göre 134 ada 5 parselin tamamına yakının aktif dere yatağında kaldığını, 1989 tarihinde ise derenin yatak değiştirmesi nedeni ile dere yatağının sınırları dışında kaldığını, ancak etki alanından çıkmadığını, dolayısı ile 134 ada 5 parselin dere yatağından kazanıldığını belirtmiştir.
Şu halde, özellikle mahalli ve tespit bilirkişilerinin dava konusu taşınmazların bildiklerinden beri yaklaşık 50-60 yıldır tarım arazisi olduğu ve taşkına maruz kalmadığı şeklindeki beyanları, ziraat mühendisi bilirkişilerin taşınmazların 35-40 yıl önce imar ve ihya edildiği ve bu tarihlerden beri kültür arazisi vasfı ile kullanıldığı ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişinin ise 1989 tarihli … fotoğrafına göre taşınmazların bu tarihte tarla olarak kullanılmakta olup, imar ve ihyalarının bu tarihten evvel tamamlandığı şeklindeki değerlendirmeleri nazara alındığında bu beyan ve raporlar ile jeolog bilirkişi raporlarının çelişkili olduğunun anlaşıldığı ve jeolog bilirkişi raporlarında taşınmazların dere yatağı olup olmadıkları somut olgulara dayalı ve denetlenebilir şekilde açıklanmadığı gibi kendi içerilerinde de çelişkili olduğu halde bu çelişkilerin giderilmesi ve taşınmazların dere yatağı olup olmadıkları, kısmen ya da tamamen derenin aktif etkisinde bulunup bulunmadıkları gibi hususların kesin olarak belirlenebilmesi bakımından jeolog bilirkişi kurulundan rapor alınması gereği üzerinde durulmamış, dosya kapsamında mevcut … fotoğrafları ile tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait … fotoğrafları üzerinde taşınmazın sınırında bulunan dere yönü ile değerlendirmeyi içerir rapor alınmamış ve taşınmazların evveliyatının ne olduğu, dere ya da çay yatağı olup olmadığı, bu nitelikteki yerlerden ise bu özelliklerini yitirip yitirmedikleri, bir diğer ifade ile metruk dere yatağı olup olmadıkları, metruk dere yatağı olmaları halinde hangi tarihte imar ve ihyaya konu edildikleri ve tespit tarihine kadar iktisap koşullarının mevcut olup olmadığı, taşınmazların halen kısmen ya da tamamen aktif dere etkisinde bulunup bulunmadıkları gibi hususlar somut olarak ortaya konulmaksızın karar verilmiştir.
Eksik araştırma ve incelemeye ve çelişkili rapor ve beyanlara dayalı olarak hüküm kurulması mümkün değildir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi Mahkemece öncelikle, taşınmazların bulunduğu yerde DSİ tarafından dere ıslah çalışması yapılıp yapılmadığı sorularak var ise buna ilişkin bilgi ve belgeler ile çekişmeli taşınmazlara ait eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin … fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek taşınmaz bölümlerinin bulunduğu köyü/mahalleyi/ mevkiyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait … fotoğrafları bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait (bulunmadığı taktirde bu tarihlere en yakın tarihlere ait) stereoskopik … fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri, taraf tanıkları, ziraat mühendisi bilirkişi, 3 kişilik jeolog bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, bu keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmazların önceki ve mevcut niteliğinin ne olduğu, evveliyatında dere yatağı niteliğinde olup olmadıkları, bu nitelikteki yerlerden ise ne zaman dere etkisinden kurtuldukları, taşkına maruz kalıp kalmadıkları, taşınmazların evveliyatı dere yatağı ya da imar ihyaya muhtaç diğer yerlerden ise imar ihyanın ne zaman başlayıp hangi tarihte tamamlandığı, taşınmazlar üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığı, varsa kimden kime ve nasıl geçtiği, zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğü hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı; ziraat mühendisi bilirkişiden, çekişmeli taşınmazların önceki ve mevcut niteliğinin ne olduğunu, tarımsal faaliyete konu edilip edilmediğini, kullanım sınırlarının oluşup oluşmadığını, evveliyatı itibarıyla imar ihyaya muhtaç yerlerden olmaları halinde imar ihya işlemlerinin hangi tarihte tamamlandığını, üzerindeki zilyetliğin ne zaman başladığını, hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde çekişmeli taşınmazların toprak yapısını, eğimini ve bitki örtüsünü açıklayan, taşınmazların her yönünden tüm özelliklerini gösterir şekilde çekilmiş ve üzerinde taşınmazın sınırlarının kabaca işaretlendiği fotoğraflarının eklendiği, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeolog bilirkişi kurulundan ise, dava konusu taşınmazların, önceki ve mevcut niteliğinin ne olduğunu, evveliyatında dere yatağı niteliğinde olup olmadıklarını, bu nitelikteki yerlerden iseler bu özelliklerini yitirip yitirmediklerini, metruk dere yatağı olmaları halinde hangi tarihte imar ve ihyaya konu edildiklerini, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadıklarını, aktif dere yatağında değilseler derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığını ve dere etkisinde olduğunun değerlendirilmesi halinde kısmen ya da tamamen dere etkisinde olup olmadıklarını açıklayan, önceki jeolog rapor ve ek raporunu irdeleyerek ve mevcut çelişkileri giderir mahiyette rapor düzenlemeleri istenilmeli; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisine, yukarıda belirtilen uydu fotoğrafları ile dosyada mevcut ve yukarıda belirtilen tarihlere ilişkin … fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yaptırılarak, dava konusu taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğunu, evveliyatında dere yatağı niteliğinde olup olmadıklarını, bu nitelikteki yerlerden ise ne zaman dere etkisinden kurtulduklarını, halen dere etkisinde bulunup bulunmadıklarını, taşınmazların evveliyatı dere yatağı ya da imar ihyaya muhtaç diğer yerlerden ise imar ihyanın ne zaman başlayıp hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazlar üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığını, kullanımın hangi tarihten itibaren olduğunu, kullanım sınırlarının oluşup oluşmadığını ve üzerindeki zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü belirtir şekilde rapor alınmalı ve dava konusu taşınmazların konumunu … fotoğrafları üzerinde göstermesi istenmeli; fen bilirkişisine, keşfi takibe, bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye elverişli rapor ve kroki düzenlettirilmeli; bundan sonra davalı taraf yararına zilyetlikle kazanma şartlarının oluşup oluşmadığı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, önceki tarihli kararda atıf yapılan fen raporunda 134 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 4-D ile gösterilen kısmı yönünden davanın kabulü ile bu kısmın dere yatağı olarak tescil harici bırakılmasına karar verildiği ve anılan karar davalı … tarafından temyiz edilmediğinden bu kısım yönü ile davacı … yararına usulü müktesep hak oluştuğu halde bu hususun gözardı edilerek hüküm kurulması dahi isabetsiz olduğundan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı … vekili ile davalılar … ve …’nun temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde peşin harcın temyiz eden davalılara iadesine, 18.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.