Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/2062 E. 2021/4892 K. 09.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2062
KARAR NO : 2021/4892
KARAR TARİHİ : 09.06.2021

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Tekirdağ 2. Aile Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Tekirdağ 2. Aile Mahkemesinin 02.07.2020 tarihli ve 2020/194 Esas, 2020/162 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiş olup, Mahkeme hükmüne karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İlk Derece Mahkemesince ek karar ile istinaf isteminin süreden reddine karar verilmiş, ek kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye 38. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun süreden reddine dair ek kararın kaldırılmasına, davalının istinaf isteminin kabulü ile davanın reddine karar verilmiş, bu kez davacı vekilince Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi gereği düşünüldü.

K A R A R

Dava dilekçesinde, çocuk mahkemesinin bakım tedbiri kararı gereği Koruyucu Aile Hizmet modelinden faydalanan küçük …’ün evlat edinilmesinde ana-baba rızasının aranmamasına karar verilmesi istenilmiştir.
Mahkemece, küçüğün 21 günlük bebek iken annesi tarafından kurum bakımına verildiği, bu tarihinden itibaren çocuğun bakım ve sorumluluğu ile ilgilenmediği, çocuk ile bağ kurmadığı, kişisel ilişki geliştirmediği, çocuğu koruma ve bakım altında iken arayıp sormadığı, nakil bilgi formunda ise ailenin söz konusu çocuğunun bakım ve sorumluluğunu üstlenmek istemediği, annenin telefonları açmadığından anne ile herhangi bir iletişimin kurulamadığının tespit edildiği, bu haliyle annenin küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yerine getirmediğinin açıkça anlaşıldığı, küçük …’in evlat edinme hizmetinden yararlandırılabilmesi için Türk Medeni Kanunu’nun 311. ve 312. maddelerine istinaden küçük hakkında ana baba rızasının aranmamasına karar verilmiştir.
Davanın kabulüne dair verilen karar davalı … vekili tarafından istinaf edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun, küçüğün koruma altına alınarak hakkında bakım tedbiri uygulandığı ve kuruma yerleştirildiği, bu durumda evlat edinmede ana-baba rızası aranmaması kararının, ileride gerçekleşecek evlat edinme işlemi sırasında talep edilebileceği gerekçesi ile istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine karar verilmesi üzerine davacı vekilince bölge adliye mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
Dava, küçüğün gelecekte evlat edindirme hizmetlerinden yararlandırılacağı ileri sürülerek TMK’nin 311. maddesindeki sebepler ile annesinin evlat edinmede rızasının aranmamasına karar verilmesi istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 312. maddesinde “Küçük, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir, ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlat edinenin veya evlat edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir. Diğer hallerde, bu konudaki karar evlat edinme işlemleri sırasında verilir.” hükmü getirilmiştir.
Üzerinde durulması gereken husus; TMK’nin 312.maddesinde çocuğun evlat edindirilmesinde eksik olan ana ve/veya babanın rızasının aranmaması için davanın ne zaman açılabileceği ve bu kapsamda madde metninde ifade edilen “…kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce,” ibaresinden ne anlaşılması yani bu yerleştirme ile kast edilen 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu kapsamında koruyucu ve destekleyici tedbir kararı kapsamında çocuğun resmî veya özel bakım yurduna yada koruyucu aile yanına yerleştirilmesi mi yoksa Küçüklerin Evlat Edinilmesinde Aracılık Faaliyetlerinin Yürütülmesine İlişkin Tüzük (R.G. 15.03.2009 tarihli ve 27170 sayılı) hükümleri çerçevesinde evlât edinilecek küçüğün, bakım ve eğitimi için evlât edinme başvurusu uygun görülen kişi veya eşlerin yanına yerleştirilmesi mi anlaşılmalıdır.
Öncelikle Küçüklerin Evlat Edinilmesinde Aracılık Faaliyetlerinin Yürütülmesine İlişkin Tüzüğün “Tanımlar” başlıklı 2.maddesindeki “Geçici bakım sözleşmesi” ile “Küçüğün yerleştirilmesi” başlıklı 11. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; yerleştirilmeden kast edilenin evlât edinilecek küçüğün, en az bir yıl süreyle bakım ve eğitimi için uygun görülen kişi veya eşlerin yanına yerleştirilmesi olduğu, Tüzükte 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu kapsamında koruyucu ve destekleyici tedbir kararı kapsamında çocuğun resmî veya özel bakım yurduna yada koruyucu aile yerleştirilmesine dair herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanacak TMK’nin 312.maddesinde; küçüğün, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir, ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, düzenlemesi ile rıza aranmaması davasının gelecekte evlat edinilmek için kuruma yerleştirilen çocuk yönünden ana ve babadan birisinin rızasının eksik olması halinde bu rızanın aranmaması için dava açma imkanı tanındığı, maddenin devamında kural olarak açılacak davanın küçüğün yerleştirilmesinden önce açılması gereğine işaret edilirken bunun kuruma yerleştirme olarak anlaşılması maddenin amacına ters düşeceği, madde metninde iki farklı yerleştirme kelimesinin kullanıldığı, bu durumun da karışıklığa sebebiyet verdiği, ancak madde metni bir bütün olarak ve tüzük hükümleri ile birlikte değerledirildiğinde “…kural olarak açılacak davanın küçüğün yerleştirilmesinden önce…” ibaresi ile kastedilenin evlât edinilecek küçüğün, en az bir yıl süreyle bakım ve eğitimi için uygun görülen kişi veya eşlerin yanına yerleştirilmesi olduğu anlaşılmaktadır.
Nitekim bu husus; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.12.2020 tarihli ve 2017/1926 Esas, 2020/1057 Karar sayılı ilamında tartışılmıştır. Buna göre; “…madde metninde geçen ikinci “yerleştirilme” ifadesinin küçüğün evlat edinecek kişi veya ailenin yanına yerleştirilmesi olarak anlamak gereklidir. Diğer bir deyişle, bu fıkra kapsamında düzenlenen ana ve/veya babanın rızasının aranıp aranmayacağına yönelik karar, aracı kuruma yerleştirilen küçüğün evlat edinecek kişi veya ailenin yanına yerleştirilmesinden önce verilmelidir. Nitekim burada amaç, devletin koruması altına alınmış olan küçüğün, evlat edinilmek üzere aile yanına yerleştirilmesinden önce, rızanın aranıp aranmaması sorununun çözülmüş olması, küçüğün evlat edinme amacıyla yerleşmesinden sonra olumsuz bir karar verilmesi hâlinde doğacak zararların önlenmesidir. Küçük, Tüzük hükümleri gereğince, evlat edinme amacıyla yerleştirilmiş ise, rızanın aranıp aranmaması kararı artık TMK’nin 312/2 maddesi gereğince evlat edinme işlemleri sırasında verilecektir. Zira bu kararın evlat edinme işlemleri başlamadan önce yani kurumdaki evlat edinilecek küçük evlat edinecek kişi veya ailenin yanına yerleştirilmeden önce verilmesi, evlat edinme sürecini hızlandıracak ve bu durum da küçüğün yararına olacaktır (Er, s. 73).”
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; 08.02.2019 tarihinde doğan ve 27.02.2019 tarihinde evlilik dışı doğum olarak annesi …’nin hanesine tescil edilen küçük … hakkında, kuruma yerleştirildikten sonra 26.03.2019 tarihinde acil koruma kararı verildiği, 25.04.2019 tarihinde bakım tedbiri kararı verildiği 29.07.2019 tarihinde koruyucu aile yanına yerleştirildiği, iş bu karar ve işlemlerden sonra küçüğün evlat edindirilmesinde annesinin rızasının aranmaması konulu eldeki davanın 08.06.2020 tarihinde açıldığı, Bölge Adliye Mahkemesince rıza aranmaması davasının kuruma yerleştirilmeden önce veya evlat edinme davası ile birlikte istenmesi gerektiği, kuruma yerleştirilmiş küçük için rıza aranmaması davası açmanın mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; yukarıda açıklandığı üzere TMK’nin 312. maddesin de yerleştirmeden kast edilenin, geçici bakım sözleşmesi ile küçüğün, kişi veya eşlerin yanına yerleştirilmesi olduğu, ne var ki bölge adliye mahkemesi kararından sonra 23.02.2021 tarihinde … … tarafından dosyaya sunulan dilekçede küçüğün “Evlat Edinme Geçici Bakım Sözleşmesi” ile ailenin yanına yerleştirilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Küçüğün kurum yurtlarına veya koruyucu aile yanına yerleştirilmesi evlat edinme davasından önce rıza aranmaması davasının açılmasına engel değil ise de geçici bakım sözleşmesi ile evlat edinecek aile yanına yerleştirilmesi evlat edinme davasında önce ayrı bir dava olarak evlat edinmede ana/baba rızasının aranmaması davasına engel olup, iş bu husus 6100 sayılı HMK’nin 114/2.maddesi gereği dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir. (HMK mad.114/1-h, 115).
Küçüğün geçici bakım sözleşmesi ile evlat edinecek aile yanına yerleştirildiğine göre, ana ve baba rızasının aranmamasının evlat edinme davası içinde değerlendirilmesi gerektiğinden, açılan davanın açıklanan gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile ret kararı verilmesi doğru değil ise de; bu husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden ve hükmün redde ilişkin bölümü sonucu itibari ile doğru görüldüğünden, 6100 sayılı HMK’nin 370/4. maddesi uyarınca hükmün gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilerek bölge adliye mahkmesi kararının düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda gösterilen sebeplerle yerinde görüldüğünden kabulü ile HMK 370/4.madde gereği temyiz edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının GEREKÇESİNİN DEĞİŞTİRİLMESİNE ve hükmün gerekçesinin düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (38.) Hukuk Dairesine, dosyanın ise İlk Derece Mahkemesi Tekirdağ 2. Aile Mahkemesine gönderilmesine, 09.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.