YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/17990
KARAR NO : 2022/4873
KARAR TARİHİ : 24.05.2022
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tazminat
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin kesinleşen Mahkeme kararları neticesinde … Ağası muhasebecesi … … Vakfının galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduklarının tespitine karar verildiğini, vakfın 403 ada 35 parselde bulunan taşınmazının iyi değerlendirilmeyerek kendilerine eksik ödeme yapıldığını ileri sürerek, vakfa ait taşınmazlardan elde edilen gelirlerin tespit edilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.00,00 TL’nin faiziyle davalıdan tahsilini istemiş; 05.04.2011 tarihli dilekçesi ile de dava değerini 142.000,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile 94.721,34 TL alacağın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, hüküm Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 18.04.2013 tarihli ve 2013/2624-6600 sayılı ilam ile bozulmuştur. Bozma ilamında özetle; “Dava konusu kira alacaklarının doğmasına sebep olan bağımsız bölümlerin 01.01.2000-31.12.2007 dönemi içinde … gelirlerinin her bir bağımsız bölüm için ayrı ayrı tespit edilmesinden sonra, her yıl için ödenmesi gereken galle fazlasının yalnızca o yıl içinde yasal süresinde başvuran ve galle almaya hak kazanmış evlatlar arasında mevzuat ve vakfiye hükümleri gereği kendilerine ödenmesi, yapılacak bu ödemeye o yıl için varsa ödenen galle ödemesinin mahsup edilmesi iken, dava konusu dönem için toptan bir yaklaşımla hesaplama yapan bilirkişi raporu ve resen yapılan yanlış hesaba dayalı olarak hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.” hususlarına değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne 83.592,41 TL alacağın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiş, hüküm Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 05.04.2016 tarihli ve 2015/12469-2016/5671 sayılı ilam ile bozulmuştur. Bozma ilamında özetle; Mahkemece uyulduktan sonra bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmesi ve bilirkişi kurullarının da bozma ilamında yazılı hususları karşılayacak raporlar düzenlemesi zorunlu olmasına karşın Mahkemece dava konusu edilen dönem için toptan bir yaklaşımla hesaplama yapan bilirkişi raporunun ve nasıl yapıldığı tespit edilemediği için denetime olanak vermeyen re’sen tesis edilen hesabın esas alınması suretiyle uyulan bozma ilamına aykırı olarak hüküm kurulmuş olduğu, Dairenin 18.04.2013 tarihli bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi kuruluna rapor düzenlettirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği hususlarına değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulü ile 36.002,45 TL alacağın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, bu son karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, galle fazlasına müstahak vakıf evlatları tarafından açılan, eksik ödenen galle fazlası alacağının ve tevliyet ücretinin isteğine ilişkindir.
Somut olayda, davanın 27.02.2008 tarihinde açıldığı, Mahkemece 6111 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınmadan kabul kararı verildiği anlaşılmaktadır. 25.02.2011 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un 208 ve 209. maddeleri ile 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 7. maddesine iki fıkra ve bundan başka geçici 10. madde eklenmiştir. Buna göre 5737 sayılı Vakıflar Kanun’un 7. maddesinde; mazbut vakıflarda intifa hakları, galle fazlası almaya hak kazanıldığını gösteren mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren, vakfın son beş yıl içindeki malvarlığı, gelirleri ve giderleri ile sınırlı olmak ve galle fazlasının mevcudiyeti şartıyla Genel Müdürlükçe belirleneceği, Geçici 10. maddesinde ise, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Kanun’un 7. maddesine eklenen hükümlerin, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış ve halen devam eden intifa haklarının ödenmesi, malvarlığı ve gelirlerinin tespitine ilişkin davalarda da uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Sözü edilen maddelerin mazbut vakıflar ile ilgili halen devam eden intifa haklarının ödenmesi, malvarlığı ve gelirlerinin tespitine ilişkin davalarda da uygulanacağının öngörülmüş olması, Dairemiz tarafından benimsenen Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.11.2014 tarihli ve 2013/18-1095 Esas, 2014/897 Karar sayılı ilamının da bu yönde olması karşısında somut olayda 6111 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınarak değerlendirme yapılması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden mahkeme kararının diğer yönleri incelenmeksizin bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; … 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1975/350-1976/722 sayılı ilamı ile davacıların bir kısmının mazbut vakıflardan olan Babüssüade Ağası muhasebeci … … Vakfının galleye müstehak evladından olduklarının tespitine karar verilmiş ise de; eldeki dava davacılarından …, … ve …’ın sözkonusu ilam davacıları arasında bulunmadığı, Mahkemece galle fazlası alacağının hesaplanacağı dönemin her bir yılına ilişkin kesin evlat sayısı belirlenmeden ve davacılardan başka sözkonusu dönemlerde galle alacağına müstahak başkaca evlat bulunup bulunmadığı hususları araştırılmadan, adı geçenler ilamlı vakıf evladı gibi kabul edilerek hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine 24.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.