Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/17927 E. 2022/9088 K. 14.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/17927
KARAR NO : 2022/9088
KARAR TARİHİ : 14.11.2022

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı … vekili ve asli müdahiller vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sonucunda, …., ilçesi … köyü çalışma alanında bulunan 53 parsel sayılı 42400 m2 yüz ölçümündeki taşınmaz, tarla vasfıyla, davalılar adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı …, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tescili istemiyle dava açmış; yargılama sırasında asli müdahil … ve arkadaşları ise, davalıların … 7. Noterliğinin 03.11.1980 tarih ve 3382 yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile dava konusu yeri kendilerine satmayı vaadettiklerini ve Şarköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/229 Esas, 1994/344 Karar sayılı dosyasında taşınmazın satışı için dava açtıklarını ve davanın lehlerine sonuçlanıp kesinleştiğini belirterek, dava konusu parselin kendi adlarına tescili istemiyle davaya katılmışlardır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiş; hüküm, davacı … vekili ve asli müdahiller vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın özel mera tapusu ile … Hanım adına kayıtlı iken mirasçıları tarafından yapılan taksim sonucu… …’e kaldığı, … … adına olan T.evvel 1316 tarih ve no 27’deki tapu kaydının ve 989 tahrir nolu vergi kaydının taşınmaza uyduğu, buna göre taşınmazın evveliyatının tarla olduğu, kadastro tespit çalışmaları sırasında da… … adına tespit edildiği, taşınmazın orman niteliğinde olmadığı, … … adına oluşturulan tapu kaydından evvel kazandırıcı zamanaşımı ile zilyetlik koşullarının oluştuğu, bu tapu kaydından itibaren de mirasçıları tarafından malik sıfatıyla aralıksız olarak kullanıldığı, yine mirasçıları tarafından asli müdahiller ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapıldığı, bu sözleşmenin dava konusu taşınmaz ile birlikte başka yerleri de kapsadığı, buna göre asli müdahiller tarafından yapılan paylaştırmada dava konusu taşınmazın İsmail Köse’ye düştüğü ve mirasçıları tarafından halen kullanılmakta olduğu ancak dahili davalıların zamanaşımı itirazında bulundukları, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin asli müdahale tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermek için yeterli olmadığı gibi, asli müdahiller yönünden gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin zamanaşımına uğradığı yönündeki değerlendirme de doğru değildir.
Şöyle ki; gayrimenkul satış vaadi için Türk Borçlar Kanunu’nda özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden, bu sözleşmeler Türk Borçlar Kanunu’ nun 146. maddesi gereğince 10 yıllık genel zamanaşmına tabidir. Somut olayda sözleşme, 1980 yılında yapılmış olup asli müdahillerce Şarköy Asliye Hukuk Mahkemesine açılan ferağa icbar davası sebebiyle zamanaşımı kesildikten sonra, yeniden işlemeye başlayan zamanaşımı dolmadan bu kez asli müdahillerce bu davaya müdahale talebinde bulunulmuştur. Diğer yandan; dosya kapsamından, davacı … tarafından tapulama tespitine itiraz üzerine komisyonca karar verildiği, bu karara yönelik süresi geçtikten sonra dava açılması sebebiyle kadastro mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi üzerine dosyanın Şarköy Asliye Hukuk Mahkemesine geldiği anlaşılmakta ise de, söz konusu komisyon kararı dosya arasına getirtilmemiş, orman bilirkişi raporunda bölgede 1973 yılında orman kadastrosu yapıldığı belirtilmesine rağmen bu çalışmaya ait evraklar istenilmemiş, taşınmazın orman tahdidine göre konumu duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmemiştir.
Ayrıca, asli müdahiller gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayandıkları halde, bu sözleşmede yer alan 15/39 cilt 49 sayfa 21 numaralı, 15/39 cilt 50 sayfa 27 numaralı ve 50 cilt 5 sayfa ve 4 numaralı tapu kayıtları tüm tedavülleri ile birlikte getirtilerek dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadıkları ve eski tapu malikleri ile tespit malikleri arasındaki ilişki belirlenmemiş ve asli müdahiller Şarköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/229 Esas, 1994/344 Karar sayılı dosyada ferağa icbar davası açtıkları halde bu dosya getirtilerek incelenmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye davalı olarak karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece, öncelikle gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde yer alan eski tapu kayıtları tüm tedavülleri ile birlikte getirtilmeli, bu tapu kayıtlarının başka taşınmazlara revizyon görüp görmediği araştırılmalı, dava konusu taşınmaza ilişkin komisyon kararı ile asli müdahillerce açılan Şarköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/229 Esas, 1994/344 Karar sayılı dosyası bulunduğu yerden dosya arasına celp edilmeli ve çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede yapıldığı anlaşılan orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği dosyaya getirtilerek dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi bilirkişisi, bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi ve bir fen elemanının katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte, orman sınır noktaları tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli; orman kadastrosu ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastro haritasına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde ve aynı ya da yakın orman sınır hatlarında dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilmeli; tutanaklardaki anlatımlar değerlendirilmeli; tutanaklarla tahdit haritası arasında çelişki bulunup bulunmadığı belirlenerek çelişki bulunmakta ise çekişmeli parsel yönünden tahdit tutanakları ile haritalar arasındaki çelişki tahdit tutanaklarına değer verilmek suretiyle giderilecek şekilde müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak, açıklamalı, krokili rapor alınarak taşınmazın orman tahdidine göre konumu duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir.
Yukarıda yapılan araştırma sonucu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşılır ise, bu kez gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde yer alan eski tapu kayıtlarının sınırları 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20/A-B-C maddesi gereğince belirlenmeli, bu kapsamda tapu kayıtlarının hudutları okunarak mahalli bilirkişilerce zeminde tek tek gösterilmesi istenilmeli, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, teknik bilirkişiye uygulanan tapu kaydının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli ve bu şekilde müdahillerin dayandıkları tapu kayıtlarının kapsamları tereddütsüz olarak belirlenmek suretiyle oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı … vekili ve asli müdahiller vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden asli müdahillere iadesine, 14.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.