Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/17624 E. 2022/728 K. 03.02.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/17624
KARAR NO : 2022/728
KARAR TARİHİ : 03.02.2022

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Mahkemenin verdiği önceki karar … tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle “davalı tarafın dayandığı Mutki Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.02.1964 tarihli ve 1962/22 Esas, 1964/1 Karar sayılı dava dosyasının getirtilmesi, tarafların dayandıkları tapu kayıtlarının revizyon görüp görmediğinin sorulması, görmüş ise uygulandığı taşınmazların kadastro tespit tutanaklarının getirtilerek dosyanın tamamlanması, bundan sonra mahallinde tarafsız, yöreyi iyi bilen ve elverdiğince yaşlı kişiler arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, tarafların aynı yöntemle tespit edip bildirecekleri tanıklar, fen ve ziraat mühendisi bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılması; keşifte, tescil ilamında davalı Hazinenin taraf olması nedeniyle, tescil ilamının taraflar arasında kesin hüküm teşkil edip Hazineyi bağlayacağından öncelikle tescil krokisinin uygulanarak çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığının kesin olarak belirlenmesi, çekişmeli taşınmazın tescil ilamı ile oluşan harita kapsamında kalmadığının belirlenmesi halinde, Hazine dayanağı kayıt kapsamında kalan bölüm yönünden tevzi tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar, Kadastro Kanunu’nun 46/1, 14 ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi, zirai bilirkişiden taşınmazın niteliği, kullanım durumu konusunda ayrıntılı rapor alınması, fen bilirkişisine keşfi izlemeye elverişli harita düzenlettirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda malik hanesi tayin talebinin kabulüne, çekişmeli 102 ada 159 parsel sayılı taşınmazın 31.05.2017 havale tarihli ek fen bilirkişi raporunun ekinde yer alan krokide A harfi ile gösterilen 2000 metrekarelik kısmının malikinin Hazine olarak tespitine ve tayinine, aynı adanın son parsel numarası verilerek Hazine adına tesciline, B harfi ile gösterilen 4.221,82 metrekarelik kısmın malikinin 1/3 payının miras payları oranında Yusuf Gönülalan mirasçıları, 1/3 payının miras payları oranında Melek Gönülalan mirasçıları, 1/3 payının miras payları oranında Cemile Gönülalan mirasçıları adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davalı şahıslara ait Mutki Asliye Hukuk Mahkemesinin 1962/22 Esas, 1964/1 Karar sayılı tescil ilamı neticesinde oluşan ve el değiştirme sonucu 21.11.2002 tarih 23 sıra numaralı kaydın dava konusu 102 ada 159 parsel sayılı taşınmazın temyize konu (B) bölümünü kapsadığı, Hazineye ait 11.12.1962 tarih 286 sıra numaralı tapu kaydının da dava konusu taşınmazı kısmen kapsadığı, ancak tescil davasında Hazine taraf olduğundan tescil ilamının taraflar arasında kesin hüküm teşkil edip Hazineyi bağladığı, bu nedenle tescil ilamına dayalı kayda itibar edilmesi gerektiği gerekçesiyle temyize konu (B) bölümünün 1/3’er payla Yusuf Gönülalan, Melek Gönülalan ve Cemile Gönülalan mirasçıları adına tesciline karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır.
Hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda davalı şahıslara ait Mutki Asliye Hukuk Mahkemesinin 1962/22 Esas, 1964/1 Karar sayılı tescil ilamında yer alan hudutların mahalli bilirkişi beyanlarına göre taşınmaza uyduğu, ancak el değiştirmeden dolayı farklılık arzettiği belirtilmiş ise de mahallinde yapılan keşifte taşınmaza ilişkin hudutlar tek tek okunup sorulmamış, hudutlara ilişkin mahalli bilirkişi beyanı zapta geçirilmediğinden denetlenememiştir. Her ne kadar tescil ilamının krokisi mevcut ise de ölçeksiz ve koordinatsız olduğundan ancak hudutlarıyla birlikte uygulandığında taşınmaza ait olup olmadığı belirlenebilir. Ayrıca gerek fen bilirkişi raporunda gerekse mahkeme gerekçesinde bu tescil ilamının tapuya kaydedildiği ve el değiştirmesi sonucu da 21.11.2002 tarih 23 sıra numaralı kaydın oluştuğu belirtilmiş ise de dosya kapsamında tescil ilamından oluşan tapu kaydı ve bahsedilen tedavülü bulunmamaktadır. Temyiz incelemesi sırasında 21.11.2002 tarih 23 sıra numaralı kaydın getirtilmesi için Dairemizce dosya mahkemesine geri çevrilmiş ve böyle bir kayıt bulunmadığına dair yazı cevabı dosya içerisine konulmuştur.
Öte yandan, fen bilirkişi tarafından toprak tevzi haritası ile kadastro paftası çakıştırılmış ve dava konusu taşınmazın temyize konu bölümünün toprak tevzinin 542, 543, 544 ve 545 parsellerine isabet ettiği, bir kısmının da herhangi bir toprak tevzi parseline denk gelmediği belirlenmiştir. Bunlardan 543 ve 545 parseller hakkında 1962 tarih 286 ve 287 sıra numarası ile Hazine adına tapu kaydının oluştuğu anlaşılmakla birlikte 542 ve 544 parsellerle ilgili Hazine adına tapu kaydının oluşup oluşmadığı araştırılmamıştır.
Hal böyle olunca doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle davalı şahıslara ait Mutki Asliye Hukuk Mahkemesinin 1962/22 Esas, 1964/1 Karar sayılı tescil ilamı sonucu tapu kaydı oluşup oluşmadığı araştırılarak oluştuysa tüm tedavülleri getirtilmeli, yine Toprak Tevzinin 542 ve 544 parsellerine ilişkin olarak Hazine adına tapu kaydı oluşup oluşmadığı araştırılmalı, varsa dosya içerisine konulmalı, ayrıca dava konusu taşınmazın hem tespit tarihinden hem de Hazine tapusunun oluşum tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları getirtilmeli, bundan sonra mahallinde tarafsız, yöreyi iyi bilen ve elverdiğince yaşlı kişiler arasından seçilecek mahalli bilirkişiler, tespit bilirkişiler ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı ve ziraat mühendisi bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı; keşifte, tescil ilamında yer alan taşınmazın hudutları tek tek sorulmalı, fen bilirkişisine tescil ilamında tarif edilen sınır yerleri dikkate alınarak denetime elverir şekilde düzenleyeceği haritada işaret ettirilmeli ve tescil krokisi buna göre uygulanmalı, tescil ilamının uyup uymadığı komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla da denetlenmeli ve çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığı kesin olarak belirlenmeli, tescil ilamının dava konusu taşınmaza ait olduğu belirlendiği takdirde Hazine’nin davada taraf olması nedeniyle tescil ilamının taraflar arasında kesin hüküm teşkil edip Hazine’yi bağlayacağı göz önünde bulundurulmalı, çekişmeli taşınmazın tescil ilamı ile oluşan harita kapsamında kalmadığının belirlenmesi halinde ise Hazine dayanağı kayıt kapsamında kalan bölümler yönünden Kadastro Kanunu’nun 46/1. maddesi gereğince tevzi tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar, Hazineye ait kayıt kapsamında kalmayan bölümler yönünden tespit tarihine kadar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli, bunun için jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılarak arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, zirai bilirkişiden taşınmazın niteliği, kullanım durumu ve süresi konusunda ayrıntılı rapor alınmalı, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece belirtilen hususlar yerine getirilmeden eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince … ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 03.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.