Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/16967 E. 2023/3784 K. 20.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/16967
KARAR NO : 2023/3784
KARAR TARİHİ : 20.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/138 E., 2020/514 K.
KARAR : Davalı … aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan reddine, diğer davalılar aleyhine açılan davanın esastan reddine

Taraflar arasındaki uygulama kadastrosuna itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalı … aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan, diğer davalılar aleyhine açılan davanın esastan reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne ve duruşma isteğinin ise nitelikten reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Uygulama kadastrosu sırasında, Antalya İli … İlçesi … Mahallesi çalışma alanında ve tapuda davacı … adına kayıtlı bulunan eski 60 parsel sayılı 6.300,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 13213 ada 19 parsel numarasıyla ve 5.154,16 metrekare yüzölçümlü olarak; davalı … ve arkadaşları adına tapuda kayıtlı bulunan eski 59 parsel sayılı 41.800,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise 13213 ada 20 parsel numarasıyla ve 46.862,54 metrekare yüzölçümlü olarak tespit ve tescil edilmiştir.

2. Davacı … vekili dava dilekçesinde; uygulama kadastrosu sırasında müvekkiline ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiğini, eksikliğin davalılara ait taşınmazdan kaynaklandığını ileri sürerek dava açmıştır.

II. CEVAP
1. Davalı … ve arkadaşları vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerine ait taşınmazın sınırlarında önceden beri hiçbir değişikliğin olmadığını ve bu şekilde kullanıldığını, müvekkillerine ait taşınmazın davacının taşınmazına bir müdahalesinin söz konusu olmadığını, açılan davanın haksız olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

2. Davalı … Coşgun cevap dilekçesinde; davacı adına kayıtlı taşınmazın yüzölçümünün azalmasının nedeninin tesis kadastrosu çalışmalarında yüzölçümü hesaplarının klasik yöntemle o günkü teknolojik imkanlara göre yapılmasından kaynaklandığını, uygulama kadastrosunda ise uydudan sinyal alan cihazlarla yapılarak parsellerin köşe koordinatlarının belirlendiğini ve alan hesaplarının sayısal koordinatlara göre hesaplandığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 13.03.2013 tarihli ve 2011/338 Esas, 2013/81 Karar sayılı kararıyla; “taraflara ait taşınmazların fiili sınırlarında değişiklik olmadığı, uygulama kadastrosunda taşınmazların sınırlarının doğru olarak tespit edildiği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25.09.2014 tarihli ve 2014/13999 Esas, 2014/10642 Karar sayılı kararı ile; “eksik inceleme ile karar verilemeyeceği belirtilerek; mahkemece öncelikle denetime veri teşkil edecek ortofoto, tesis kadastrosu haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanılan diğer haritalar gibi bilgi ve belgeler getirtildikten sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve harita mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile yapılacak keşif sırasında, yerel bilirkişi ve tanıklardan ilk tesis kadastrosu sırasında zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerlerinin fen bilirkişisine işaretlettirilmesi, fotoğraflarının çekilmesi, fen bilirkişisinden uygulama kadastrosuna esas teşkil eden bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosununun denetlenmesinin istenmesi, fen bilirkişi raporunda, ilk tesis kadastrosunun hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların yönetmelik hükümlerine uygun olarak tespit edilip edilmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlar ve “ada raporu” ile “uygulama tutanağı ve haritasını” irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı ayrıntıların yer alması; ayrıca birincisi, ortofoto üzerinde ilk tesis kadastrosuna ait harita ile uygulama haritasını ada bazında, ikincisi çekişmeli taşınmazlar ve komşularını kapsar bazda ve üçüncüsü ise ilk tesis kadastro haritası ile çekişmeli taşınmazların zeminini çakıştırır bazda en az üç adet haritanın düzenlenmesi ve uygulama haritasında yanlışlık varsa, doğru sınırları gösterir haritanın tanzim edilmesinin istenmesi, bu şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilerek İlk Derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “dava konusu taşınmazın uygulama kadastrosu ile sınırlarının değişmediği, gerek mahalli bilirkişiler gerekse geçmiş yıllara ait hava fotoğrafları ile yapılan sınır incelemeleri, teknik bilirkişilerin ölçümlü olarak sundukları raporlarda uygulama kadastrosu ile sınır değişikliği olduğuna dair bir tespitte bulunulamadığı” gerekçesiyle davalı … aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan, diğer davalılar aleyhine açılan davanın esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı … vekili temyiz dilekçesinde; kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, ek bilirkişi raporu alınmasına yönelik taleplerinin mahkemece yok sayıldığını, adil yargılanma hakkı ile usuli kazanılmış haklarının ihlal edildiğini, taraf tanıklarının dinlenmediğini, ölçü krokisinin getirtilip uygulanmadığını ve bozma gereklerinin yerine getirilmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın yüzölçümündeki artışın nedeninin resmi veri ile açıklanmadığını, gerekçe ile dosya kapsamının örtüşmediğini, ölçü krokisi ile taşınmazların sınırlarındaki değişikliğin sabit olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/2-a maddesine göre yapılan uygulama kadastrosunun usul ve kanun hükümlerine uygun olarak yapılıp yapılmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 Sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 Sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası,
3402 sayılı Kanun’un 22/2-a maddesi.

3. Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı … vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,

59,30 peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 120,60 TL’nin temyiz edenden alınmasına,

1086 sayılı Kanun’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 … içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.