Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/16129 E. 2021/12360 K. 13.12.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/16129
KARAR NO : 2021/12360
KARAR TARİHİ : 13.12.2021

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Mahkemenin verdiği önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, uyulan bozma ilamında özetle; “Mahkemece öncelikle 4721 sayılı TMK’nin 640. maddesi nazara alınmak suretiyle, …’ın tüm mirasçılarına usulünce tebligat çıkartılarak davadan haberdar olmalarının ve davaya muvafakatlerinin sağlanması, mirasçıların tamamının davaya muvafakati sağlanamadığı takdirde terekeye temsilci atanmak üzere davacı tarafa süre verilmesi, bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek hüküm kurulması gereğine ve çekişmeli taşınmaz dava sırasında satıldığına göre davaya ancak zilyetliğin tespiti davası olarak devam edilebileceği göz önünde bulundurulmaksızın şerh verilmesine ilişkin hüküm kurulmasının isabetsizliğine” değinilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanınn kabulüne, çekişmeli 1466 ada 9 parselin davacı …’ın zilyetliğinde olduğunun tespitine karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın davacının zilyetliğinde olduğu gerekçesiyle, davacının taşınmazdaki zilyetliğinin tespitine dair yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Dosya kapsamından eldeki davanın, dava konusu taşınmazda davacı taraf lehine kullanım şerhi verilmesi istemine ilişkin olduğu ve tespitten önceki nedene dayalı olarak açıldığı ve tespit tarihi olan 1995 yılından davanın açıldığı 11.11.2013 tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne dair yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 13.12.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.