Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/15093 E. 2023/3081 K. 23.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/15093
KARAR NO : 2023/3081
KARAR TARİHİ : 23.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2021/3 E., 2021/4 K.
KARAR : Davanın reddine

Taraflar arasındaki genel mahkemeden aktarılan kadastro tespitine itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Kadastro sırasında, … ili … ilçesi … Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 71 ve 73 parsel sayılı sırasıyla 10.173,23 ve 42.772,95 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu oldukları ve … adına biçenek ve köy orta malı olarak sınırlandırılmasına karar verildiği, ancak tapuya tescil edilmediği ve özel siciline yazılmakla yetinildiğinden söz edilerek, 101 ada 71 parsel sayılı taşınmaz tapu kaydı nedeniyle ham toprak vasfıyla, 101 ada 73 parsel sayılı taşınmaz ise pompa istasyon tesisleri ve arsası vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir.

2. Davacı … vekili dava dilekçesinde; Sögütlükaya köyü pataravelet mevkiinde bulunan ve … A.Ş. tarafından pompa istasyonu yapılan yaklaşık 70.000-80.000 metrekarelik taşınmazın, müvekkili köy tüzel kişiliği tarafından malik sıfatıyla 40-50 yıldır biçenek olarak kullanıldığını ileri sürerek, taşınmazın müvekkili köy tüzel kişiliği adına tescili istemiyle dava açmıştır.

II. CEVAP
Davalı Hazine temsilcisi; davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tescil davası davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmış, Kadastro Mahkemesinde çekişmeli parsel tutanakları ile dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda -İlk Derece Mahkemesinin 01.11.2012 tarihli ve 2012/6 Esas, 2012/19 Karar sayılı kararı ile-; “çekişmeli taşınmazların özel mülkiyete konu yerlerden olduğu ve davacı … halkı tarafından hayvan otlatmak maksadıyla çayır vasfıyla kullandığı” gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli 101 ada 71 ve 73 parsel sayılı taşınmazların Hazine adına yapılan tespitin iptaline ve çayır vasfı ile davacı … adına tapuya tescillerine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin 01.11.2012 tarihli ve 2012/6 Esas, 2012/19 Karar sayılı kararına karşı, davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 29.04.2014 tarihli ve 2014/7945 Esas, 2014/5010 Karar sayılı kararıyla; “yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın karar vermek için yeterli bulunmadığı belirtildikten sonra; davanın, genel mahkemeden aktarılan dava niteliğinde olması nedeniyle çekişmeli taşınmazlara ilişkin kadastro tutanaklarının kesinleştirilmiş olmalarının hukuki sonuç doğurmayacağı açıklanarak, öncelikle çekişmeli taşınmazlarla ilgili 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 11 ve 27 nci maddelerinde öngörülen şekilde yöntemine uygun askı ilanının yapılması, geri çevirme kararı ile tutanak aslı getirtilen çekişmeli parsellerin tapu kaydına ‘davalıdır’ şerhinin verilmesi ve askı ilan süresi dolduktan sonra davaya devam edilmesi ve 3402 sayılı Kanun’un 30/2 nci maddesi uyarınca, çekişmeli taşınmazların gerçek malikinin kim olduğu re’sen araştırılmak suretiyle toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 27.02.2017 tarihli ve 2015/20 Esas, 2017/2 Karar sayılı kararı ile; “çekişmeli taşınmazların çayır vasfında özel mülkiyete konu yerlerden olduğu ve davacı köy tüzel kişiliği yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle” davanın kabulüne, çekişmeli 101 ada 71 ve 73 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile davacı … adına çayır vasfıyla tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin 27.02.2017 tarihli ve 2015/20 Esas, 2017/2 Karar sayılı kararına karşı davalılar Hazine vekili ve … Boru Hatları ile Petrol Taşımacılık A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 01.12.2020 tarihli ve 2017/3386 Esas, 2020/5965 Karar sayılı kararıyla; “varılan sonucun dosya kapsamına uygun bulunmadığı belirtilerek; 1969 ve 1989 tarihli hava fotoğraflarında dava konusu taşınmazlar üzerinde herhangi bir tarımsal faaliyetin yapılmadığı, sabit sınırların bulunmadığı, taşınmazların boş ve doğal görünümünde olduklarının jeodezi ve fotogrametri bilirkişisi raporunda belirtildiği; ziraatçi bilirkişi raporunda ise her ne kadar çekişmeli taşınmazların çayır vasfında oldukları belirtilmiş ise de, rapora ekli fotoğraflardan, dava konusu taşınmazların doğusunda bulunan mera parselleri ile toprak yapısı ve bitki örtüsü bakımından benzerlik ve bütünlük gösterdikleri, aralarında herhangi bir ayırıcı unsurun bulunmadığı ve çekişmeli taşınmazların mera vasfında olduklarının anlaşıldığı, meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresi neye ulaşırsa ulaşsın zilyetlikle edinilmelerinin mümkün bulunmadığı gözetilerek davanın reddine ve çekişmeli taşınmazların mera vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline yazılmalarına karar verilmesi” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

D. İlk Derece Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi tarafından dosyaya sunulan raporda 1969 ve 1989 tarihli hava fotoğraflarında dava konusu taşınmazlar üzerinde herhangi bir tarımsal faaliyetin yapılmadığı, sabit sınırların bulunmadığı, taşınmazların boş ve doğal görünümünde olduklarının belirtildiği; ziraatçi bilirkişi raporunda ise her ne kadar çekişmeli taşınmazların çayır vasfında oldukları belirtilmiş ise de, rapora ekli fotoğraflardan, dava konusu taşınmazların doğusunda bulunan mera parselleri ile toprak yapısı ve bitki örtüsü bakımından benzerlik ve bütünlük gösterdikleri, aralarında herhangi bir ayırıcı unsurun bulunmadığı, bu haliyle dava konusu taşınmazların mera vasfında oldukları ve meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresi neye ulaşırsa ulaşsın zilyetlikle edinilmelerinin mümkün bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine, çekişmeli taşınmazların mera vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı … vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazların müvekkili köy tüzel kişiliği tarafından biçenek olarak kullanıldığını, çekişmeli taşınmazların komşu mera parselinin uzantısı ve bütünü olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair kararın hukuka aykırı olduğunu açıklayarak, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, çekişmeli taşınmazların mera vasfında olup olmadıkları hususuna ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 Sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 Sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 14 ve 17 nci maddeleri.

3. Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirmesine, uyulan bozma ilamı doğrultusunda hüküm verildiğine ve 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de bulunmadığına göre, uyulan bozma ilamında ve İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı … vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,

59,30 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 120,60 TL’nin temyiz edenden alınmasına,

1086 sayılı Kanun’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 … içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

23.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.