YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/14758
KARAR NO : 2022/8653
KARAR TARİHİ : 01.11.2022
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Uygulama Kadastrosuna İtiraz
İLK DERECE MAHKEMESİ : Almus Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında Almus Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Uygulama kadastrosu sırasında, …., İlçesi Kınık / …Köyü çalışma alanında ve tapuda davalı … adına kayıtlı bulunan eski 1885 parsel sayılı 194,52 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 180 ada 3 parsel numarasıyla ve 189,26 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.
Davacı …, paydaşı bulunduğu eski 1459 parsel sayılı 356,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın 180 ada 2 parsel numarasıyla 302,04 metrekare olarak tespit edildiğini ve taşınmazın yüzölçümünün küçüldüğünü öne sürerek, eski hale getirilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazda davacı haricinde başkaca hissedarların da bulunduğu, davanın niteliği itibariyle bir paydaşın diğer paydaşları temsil etmesine yasal olanak bulunmadığı ve bu nedenle davada tüm paydaşlar yönünden zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğu, diğer paydaşların davaya katılımlarının sağlanması suretiyle taraf teşkilinin tamamlanması için davacı vekiline verilen kesin süre içerisinde kesin sürenin gereğinin yerine getirilmediği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, bu karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Şöyle ki; dava, Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesine dayalı olarak yapılan uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olup, bu tür davaların amacı tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin, sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesidir. Taşınmazların mülkiyetinin kim ya da kimlere ait olduğu hususunda bir değerlendirme ya da yargılama yapılmadığı gibi, bu tür davalarda istenilen talep bölünemez nitelikte olup davacının payı oranında işlemin doğruluğunun denetlenmesini istemesi de davanın niteliği gereği mümkün değildir. Yapılacak yargılama neticesinde verilecek karar taşınmazın tamamı hakkında olacaktır. Bu nedenle TMK’nin 693/3. maddesi uyarınca her bir paydaşın diğer paydaşları temsilen dava açabileceğinin kabulü gerekir.
Hal böyle olunca; Mahkemece, davanın niteliği itibariyle davacının aktif dava ehliyetinin mevcut olduğu gözetilerek, işin esasına girilmek suretiyle, uygulama kadastrosuna itiraz davalarına ilişkin Yargıtay’ ın yerleşik ilke ve esaslarına uygun şekilde araştırma ve inceleme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın usulden reddedilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nin 373/1 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 01.11.2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.