Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2021/14063 E. 2023/3080 K. 23.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/14063
KARAR NO : 2023/3080
KARAR TARİHİ : 23.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Zonguldak Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kullanım kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. 3303 sayılı Taşkömürü Havzasındaki Taşınmaz Malların İktisabına Dair Kanun’un (3303 sayılı Kanun) Ek 1 inci maddesi kapsamında yapılan kullanım kadastrosu sırasında, … İli … İlçesi İncivez Mahallesi çalışma alanında bulunan 661 ada 9 parsel sayılı 991,11 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz beyanlar hanesine, ”3303 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesi gereğince idarenin ve ruhsat sahiplerinin maden arama ve işletme faaliyetlerine müdahale edilemeyeceği ve bundan doğacak zararlarda mülkiyet hakkına dayanılarak bir hak ve tazminat iddiasında bulunulamayacağı, kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı ticari şirketlerince iktisap veya sınırlı ayni hak tesis edilemeyeceği, 14.11.1999 tarihinden önce olmak üzere taşınmazın 25433/99111 hissesinin Asiye Tank, 1618/99111 hissesinin …, 35767/99111 hissesinin …, 36293/99111 hissesinin …’ın kullanımında ve krokide (E) harfi ile gösterilen taşınmaz üzerindeki binanın …’a, (F) harfi ile gösterilen binanın …’a ait olduğu, … adına 76 m2 tahsis olduğu, Asiye Tank ve …’ın ölü oldukları” şerhi yazılarak, arsa vasfıyla davalı Hazine adına tespit edilmiştir.

2. Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; çekişmeli taşınmazın bir bölümünün en az 20 yıldır kullanılmadığını ileri sürerek, taşınmazın kadastro tutanağının beyanlar hanesindeki bu bölüme ilişkin kullanıcı şerhinin iptali ve taşınmazın Hazine adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP
1. Davalı … ve arkadaşları cevap dilekçelerinde; dava konusu taşınmazın murisleri Asiye Tank’a ait olduğunu, taşınmaz üzerine murisleri tarafından 1980 tarihinde bina yapıldığını ve binaya ilişkin yapı tahsis belgesi bulunduğunu, taşınmazın 20 yılı aşkın süredir önce murisleri, vefatından sonra ise kendileri tarafından kullanıldığını açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.

2. Davalılar …, … ve … cevap dilekçelerinde; dava konusu taşınmazın muris babalarında intikal ettiğini ve 50 yıldır kullanımlarında olduğunu açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.

3. Davalılar …, …, … ve …; dava konusu taşınmazı 20 yıldır kullandıklarını açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “dava konusu taşınmaz üzerinde TTK’ya ait olan ve 1995 yılından sonra yıkılan barakanın bulunduğu, taşınmazdaki taş yığınının temizlenmediği, dava konusu taşınmazın 1995-1996 tarihinden bu yana üç aile tarafından ortak kullanıldığı, TTK’ya ait yıkılan barakanın bulunduğu 108,55 metrekarelik alanın taş ve hafriyat kaplı olması sebebiyle davalılar tarafından kullanılamadığı, diğer alanların ise 14.11.1999 yılı ve öncesinden bu yana davalılar tarafından kullanıldığı” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 661 ada 9 parsel sayılı taşınmazın 04.05.2019 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide mavi renkli kesik çizgi ile sınırları gösterilen 108,55 metrekare yüzölçümlü bölümünün aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline; taşınmazın kalan ve aynı bilirkişi raporuna ekli krokide 882,55 metrekare yüzölçümlü olarak gösterilen bölümün Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, tutanağın beyanlar hanesinde bulunan şerhlerin iptali ile beyanlar hanesine, ”3303 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesi gereğince idarenin ve ruhsat sahiplerinin maden arama ve işletme faaliyetlerine müdahale edilemeyeceği ve bundan doğacak zararlarda mülkiyet hakkına dayanılarak bir hak ve tazminat iddiasında bulunulamayacağı, kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı ticari şirketlerince iktisap veya sınırlı ayni hak tesis edilemeyeceği, 14.11.1999 tarihinden önce olmak üzere taşınmazın tamamı 88255 pay kabul edilerek 22603 hissenin Asiye Tank, 1618 hissenin …, 31739 hissenin …, 32295 hissenin …’ın kullanımında ve 14.11.1999 tarihinden önce olmak üzere krokide (E) harfi ile gösterilen taşınmaz üzerindeki binanın …’a, (F) harfi ile gösterilen binanın …’a ait olduğu, … adına 76 m2 tahsis olduğu, Asiye Tank, … ve …’ın ölü oldukları” şerhinin yazılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı Hazine vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu taşınmazın davalılar adına beyanlar hanesine kullanım şerhi konulması için kanunun aradığı şartların gerçekleşmediğini, dava konusu taşınmaza İlişkin müvekkili kuruma ödenen ecrimisil miktarları ile davalıların işgal ettiği metrekare miktarları arasında fark bulunduğunu, davalıların ecrimisil ödemediği yerleri de sanki işgallerindeymiş gibi kendi adlarına yazdırdıklarını, gerek Kadastro Kanunu’nun öngördüğü nizasız ve kesintisiz süre şartı gereksede 3303 sayılı Kanun’un öngördüğü şartların gerçekleşmediğini, bu nedenle de kazandıncı zamanaşımı kaidelerinin de uygulanma imkanının bulunmadığını, davalı tanığı ve mahalli bilirkişisinin zilyetliğe ve süreye ilişkin iddialarının gerçek dışı olduğunu, bağ. bahçe ve tarla gibi nitelikler arz eden tarıma uygun ekonomik değer atfeden arazilerin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) ilgili 18 inci maddesi ve 3303 sayılı Taşkömürü Havzasındaki Taşınmaz Malların İktisabına Dair Kanun (3303 sayılı Kanun) gereğince maden havzalarının Hazine adına tespit ve tescil edileceği 14.11.1999 tarihinden sonraki işgallerin ve bu tarihten önce 20 yıl kesintisiz olarak arazinin kullanılmaması nedeni ile kişiye bir hak kazandırmayacağını, dava konusu taşınmazın sahipsiz bir gayrimenkul olmayıp kadimden beri devletin mülkiyetinde bulunan bir yer olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu açıklayarak, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, mahkemece usulünce yapılan keşif, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile bilirkişi incelemesi neticesinde, çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi raporuna ekli krokide mavi renkli kesik çizgi ile sınırları gösterilen 108,55 metrekare yüzölçümündeki yer haricinde davacı Hazinenin hak iddia ettiği kısmının 14.11.1999 tarihi ve öncesinde davalılar tarafından kullanılan yerlerden olduğu, özellikle keşfe katılan ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın bu bölümü üzerinde 25-30 yıllık ceviz, erik ve incir ağaçlarının bulunduğu ve taşınmazın 25-30 yılı aşkın süredir bahçe vasfında kullanılan bir taşınmaz olduğunun, fen bilirkişi raporuna ekli krokide mavi kesik çizgi ile gösterilen kısmın ise kullanılmadığının belirtilmiş olduğu göz önünde bulundurularak yazılı şekilde davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı” gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B.Temyiz Sebepleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmaz bölümü üzerinde davalılar ve murislerinin kullanım haklarının bulunup bulunmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369/1, 370 ve 371 inci maddeleri, 3303 sayılı Taşkömürü Havzasındaki Taşınmaz Malların İktisabına Dair Kanun’un (3303 sayılı Kanun) Ek 1 inci maddesi.

3. Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.