YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/13719
KARAR NO : 2022/9268
KARAR TARİHİ : 22.11.2022
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, bir kısım taşınmazlar yönünden bir kısım davacıların davalarının kısmen kabul kısmen reddine, bir kısım taşınmazlar yönünden ise tamamen reddine karar verilmiş olup, hükmün Yargıtayca incelenmesi, duruşma yapılması suretiyle… …oğlu …’nun bir kısım mirasçıları ile… …oğlu …’in bir kısım mirasçıları vekili, duruşmasız olarak davalı … vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.11.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü temyiz eden … ve müşterekleri vekili Av. …, Hazine vekili Av. … ile karşı taraftan … ve müşterekleri vekili Av. …, … ve müşterekleri vekili Av. … katılımlarıyla duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosyanın incelenip karara bağlanması için 22.11.2022 Salı gününe bırakılması uygun görüldüğünden dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Mahkemenin önceki tarihli kararı temyiz üzerine Yargıtay tarafından bozulmuş, bozma ilamında, Mahkemece verilen hükmün öncesinde de Yargıtay tarafından bozulduğu açıklandıktan sonra özetle; “…terekesine dahil olduğu iddia edilen tüm parseller hakkındaki dava dosyalarının birleştirilmesi, çekişmeli taşınmazların öncesinin ne olduğu, kime ait bulunduğu, kimden kime intikal ettiği ve …terekesinin yöntemine uygun şekilde paylaşılıp paylaşılmadığının belirlenmesi, …oğlu … mirasçılarının 08.12.1980 tarihli komisyona itiraz dilekçelerindeki beyanlarının kendilerini bağlayıcı nitelik taşıyıp taşımadığının tartışılması, Hazinenin taraf olduğu taşınmazlar üzerinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi şartlarının oluşup oluşmadığının saptanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilerek bozulmuş, ancak mahkemece bu bozmaya uyulduktan sonra verilen hükmün infazının kabil olmadığı gibi denetime de imkan vermediği, hüküm sonucunun 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 1. maddesinde açıklanan usule aykırı olduğuna işaret edilerek sair yönler incelenmeksizin yeniden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece son bozma ilamına da uyularak yapılan yargılama sonucunda, 1322 tarihli ve 16 numaralı tapu kaydının dava konusu 246 ve 249 sayılı parsellere, Mayıs 1322 tarihli ve 12 nolu tapu kaydının ise 255 ve 257 sayılı parsellerin bulunduğu yere ait olduğu, dava konusu taşınmazların tümünün evveliyatının… …’ya ait olup mirasçıları tarafından kullanılan yerler olup, dava konusu taşınmazlar ve çevresinin kamu malı niteliğinde mera, harman yeri, orman vb. gibi devletin hüküm ve tasarufu altında bulunan yerlerden olmadığı, Hazine adına tespit edilen taşınmazlar ile “Söğütlü Çayı” ve “… Çayı” arasında kot farkı bulunduğu, çayın etki alanında da olmadıkları, davacı gerçek kişiler yönünden Kadastro Kanunu’nda öngörülen kanuni sınırlamaların da aşılmadığı, … …terekesi yönünden tüm mirasçıların katılımı ile yapılan bir taksim bulunmadığı, taksim olgusunun buna dayanan taraflarca ispatlanamadığı gibi taksim olgusunun varlığını ileri süren … mirasçılarının Tapulama Müdürlüğü’ne verdikleri 8.12.1980 tarihli dilekçe ile de terekenin paylaşılmadığını imzalı beyanları ile ifade ettikleri, bu beyanların kendilerini bağlayacağı, nitekim… …terekesine ait olan bu dava dışındaki bir kısım taşınmazların da… …’nın tüm mirasçıları adına kesinleştiği, dolayısıyla bir kısım mirasçıların taşınmazları kendi adlarına vergiye bağlamalarının öteki mirasçıların haklarını ortadan kaldırmayacağı, bu nedenle davaya konu taşınmazların kök muris …’nın tüm mirasçıları adına tescili gerekeceği, ne var ki davayı kabul eden mirasçılar yönünden “kabul” kesin hükmün tüm sonuçlarını doğuracağından, kabule konu parsellerdeki payların lehlerine kabul beyanı verilenlere bırakılması gerektiği, davacı … …’nun (…) açtığı dava yönünden ise 14.01.1966 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile murisi …’nun Mayıs 1322 tarihli ve 12 no.da kayıtlı taşınmazda, kendisine isabet eden 5 hisseyi, (davalı-davacı) …’a satış vaadinde bulunduğunun sözleşme içeriğinden anlaşıldığı, yapılan keşif sonucu bu tapu kaydının sadece dava konusu 255 ve 257 parsellere uyduğunun belirlendiği, yine davalı ……,’ın 215 parsel yönünden davacı … …’nun (…) davasını kabul ettiği anlaşıldığından … …’nun 215, 221, 226, 268 ve 269 parseller yönünden davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği, 229 parsel yönünden ise 1994 tarihli önceki hükmü temyiz etmeyen davalılar aleyhine kesinleşmesi ve davalı … Karakış’ın kabul beyanı da dikkate alınarak, davalılar …, … mirasçıları ve … paylarının kadastro komisyon kararı gibi tesciline, öteki davacıların paylarının ise davacı … mirasçıları adına tesciline karar vermek gerektiği gerekçesiyle, dava konusu ….., Köyü ….., Beleni Mevkiinde bulunan 13.850 m2 yüzölçümündeki 268 parsele yönelik davacı … oğlu … mirasçılarının davasının, davayı kabul eden davalılar …, Hasan, Süleyman, …, Durkadın payları yönünden kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine, davacı … …’nun … hakkında açtığı davanın kabulüne, dava konusu ….., Köyü ….., Beleni Mevkiinde bulunan 10.500 m2 yüzölçümündeki 269 parsele yönelik davacı … oğlu … mirasçılarının davasının, davayı kabul eden davalılar …, ….,….,. … payları yönünden kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine, davacı … …’nun … hakkında açtığı davanın kabulüne, dava konusu ……, Köyü Pazar Beleni Mevkiinde bulunan 2400 m2 yüzölçümündeki 267 parsele ilişkin davaların reddine, 267 parsel sayılı taşınmazın 30.10.1984 tarihli tapulama komisyon kararı gibi muris… …mirasçıları adlarına, dava konusu ……. Köyü Ilıcak Mevkiinde bulunan 22.200 m2 yüzölçümündeki 246 parsel ve 20.000 m2 yüzölçümündeki 249 parsele yönelik davacı … oğlu … mirasçılarının davasının, davayı kabul eden davalılar … çocukları …, …., …, ……, ve …payları yönünden ve 18.10.1973 tarihli noterlik satış vaadi sözleşmesi gereğince davalılar …, …, … payları yönünden kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine, bu parsellere yönelik dava açan öteki davacıların davalarının reddine, dava konusu … ……, Köyü Ilıcak Mevkiinde bulunan eski 31.650 m2 yüzölçümündeki 215 parsel, yeni … ili … ilçesi ….,Mahallesi 30.018,80 m2 yüzölçümlü 14765 ada 17 parsel hakkında davacı … …’nun davasının … tarafından kabul edildiğinden … …’nun davasının kabulüne öteki davacıların davalarının reddine, dava konusu ……, Köyü Ilıcak Mevkiinde bulunan eski 14.250 m2 yüzölçümündeki 229 parsel, yeni … ili … İlçesi ….., Mahallesi 14.330,35 m2 yüzölçümlü 14765 ada 24 parsel hakkında davacı Mahkememizin 26.1.1994 tarihli ve 1985/60 Esas, 1994/34 Karar sayılı hükmünün karar temyiz etmeyen birleştirilen davaların davacıları ve temyiz etmeyen davalılar yönünden aleyhlerine kesinleşmiş olması ve dosyadaki bir kısım davalıların kabul beyanları da dikkate alınarak davacı … mirasçılarının davalarının, davalılar …..,….,……, ve ….., dışındaki davalılar yönünden kabulüne, dava konusu ……, Köyü Ilıcak Mevkiinde bulunan eski 17.200 m2 yüzölçümündeki 226 parsel, yeni … ili … İlçesi ….., Mahallesi 17.302.85 m2 yüzölçümlü 14765 ada 30 parsel hakkında … … tarafından … aleyhine açılan davanın kabulüne, diğer davacıların davalarının reddine, dava konusu ….., Köyü Ilıcak Mevkiinde bulunan eski 8.500 m2 yüzölçümündeki 216 parsel, yeni … ili … İlçesi ….., Mahallesi 8.646,16 m2 yüzölçümlü 14765 ada 35 parsel hakkında açılan davaların reddine, dava konusu ……, Köyü Ilıcak Mevkiinde bulunan 20.000 m2 yüzölçümündeki 255 parsel hakkında … mirasçılarının Hazine aleyhine açtıkları davanın husumet noktasından reddine, dava konusu … .,Köyü ….., Mevkiinde bulunan 23.929 m2 yüzölçümündeki 254 parsel hakkında açılan davaların reddine, dava konusu ……, Köyü Ilıcak Mevkiinde bulunan 14.900 m2 yüzölçümündeki 256 parsel, 16.500 m2 yüzölçümündeki 257 parsel, 21.000 m2 yüzölçümündeki 258 parsel, 14.000 m2 yüzölçümündeki 259 parsel, 12.000 m2 yüzölçümündeki 260 parsel, 4700 m2 yüzölçümündeki 261 parsel, 4750 m2 yüzölçümündeki 263 parsellerle ilgili… …mirasçıları tarafından açılan davaların kabulüne, bir kısım davacıların taşınmazların müstakilen yalnız kendi adlarına tescili isteği ile açtıkları davaların reddine, dava konusu parsellerin Hazine adına olan tespitlerinin iptaline, dava konusu 1100 m2 yüzölçümündeki eski 222 parsel, yeni … ili … ilçesi ….., Mahallesi 1.050,42 m2 yüzölçümlü 14763 ada 1 parsel hakkında açılan davaların kabulü ile yapılan tespitin iptaline, dava konusu 9650 m2 yüzölçümündeki eski 221 parsel, yeni … İli … İlçesi ….., Mahallesi 10.160,99 m2 yüzölçümlü 14763 ada 2 parsel hakkında açılan davacı …….,’ın davasının reddine, … …’nun davasının kabulüne, dava konusu taşınmazların hüküm fıkralarında ayrı ayrı isimleri ve gösterilen payları oranında davacı/davalı gerçek kişiler adlarına (21.10.2019 tarihli … raporunda her parsel için ayrı ayrı gösterilen kişiler adına) gösterilen paylarla tescillerine karar verilmiş, hüküm, davalı … vekili tarafından duruşmasız, … …oğlu …’nun bir kısım mirasçıları ile… …oğlu …’in bir kısım mirasçıları vekili tarafından duruşma talepli olarak temyiz edilmiştir.
1. Davalı … vekilinin temyiz itirazları, Hazine adına tespit edilen 256, 257, 258, 259, 260, 261 ve 263 parsellere yöneliktir. Çekişmeli bu taşınmazların tutanaklarının edinme sütunları incelendiğinde; bu yerlerin çay metrukatı ve rezerve teşkil eden yerlerden olduğu, buraların yakın ve muhtelif tarihlerde para ve emek sarfedilip söküldüğü, bu tarz yerlerin zilyetlikle edinilemeyeceği yazılarak Hazine adına tespit edildikleri görülmektedir.
Davacı taraflar, bu parseller yönüyle… …’ya ait 1322 tarihli tapu kayıtlarına ve zilyetliğe dayanarak parsel bazında dava açmışlar ve bu davalar ilk etapta ayrı ayrı esaslara kaydedilmiştir.
Davalı … ise, dava konusu bu taşınmazların çay metrukatı olup zilyetlikle kazanılamayacağından bahisle davaya karşı çıkmıştır.
Mahkemece, Mayıs 322 Yoklama tarihli ve 16 dönüm miktarlı, hudutları şarken göl, garben denko tarlası, şimalen yol ve cenuben kızılyer okuyan, tapuda yazılı mevcut bu hudutlarına göre değişebilir sınırlar içerip miktarı ile geçerli olan tapu kaydının dava konusu 246 ve 249 parsel sayılı taşınmazları kapsadığı kabul edildiğine, bu tapu kaydının bu parsellere aidiyeti de temyiz nedeni yapılmadığına göre, 16 numaralı tapu kaydının 246 ve 249 parsellere aidiyetinin kabulü gerekir.
Buna göre, Mahkemece Mayıs 1322 tarihli ve 12 nolu tapu kaydının Kuşça mevkiinde bulunan (… …mirasçıları adına tespit edilen) 255 ve (Hazine adına tespit edilen) 257 sayılı parsellerin bulunduğu yere ait olduğuna dair kabulünde isabet bulunmamaktadır. Zira; anılan bu 12 sıra numaralı tapu kaydı 20 dönüm miktarlı olup şarken yol, garben şitr beleği, cenuben göl ve şimalen sahibi senet yani kök muris “… …” okuduğuna, tapunun ihtiva ettiği hudutları itibariyle değişebilir nitelikte olup miktarı itibariyle geçerli olmasına, hudutlarda yazılı ve sabit kabul edilebilecek tek sınır olan… …tarlasının ise yukarıda açıklandığı üzere 246 ve 249 parseller olup, bu parsellerden başlayarak güneye doğru kayda kapsam tayin edildiğinde, 12 nolu tapu kaydının hiç bir şekilde Hazine adına tespit edilen 257 parsel sayılı taşınmaza ulaşma imkanı bulunmadığına göre bu tapunun 257 (ve 255) parsele uyduğunun kabulü mümkün değildir. Bu nedenle Hazine adına tespit edilen taşınmazlar yönünden eldeki uyuşmazlığın, zilyetlik hükümlerine göre çözülmesi gerekmektedir.
Hazine adına tespit edilen bu parseller üzerinde yapılan keşiflerde alman beyanlarda; dava konusu taşınmazların… …’dan kaldığı, terekesinin taksim edilmediği beyan edilmiş ise de, taşınmazların tespit tutanağının edinme sütununda yazılı nitelikleri (çay metrukatı olduğu) hususunda alınan beyanlar ve yapılan incelemeler de yetersizdir.
Şöyle ki, çekişmeli taşınmazlar başında 2004 yılında yapılan keşifte fen, ziraatçi ve jeolog bilirkişi eşliğinde yapılan keşifte, sadece… …mirasçıları arasında uyuşmazlık konusu olan taksim olgusunun var olup olmadığı üzerinde durulmuş, taşınmazların tespit tutanaklarında yazılı olan “çay metrukatı” vasfı üzerinde durulmamış, çayın ne zaman ve hangi tarihte metruk hale geldiği, metruk hale geldiği tarihten sonra ne zaman imar-ihya çalışmalarının başladığı, varsa imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığı, imar-ihyanın tamamlandığı tarihten kadastro tespit tarihine kadar davacı şahıslar yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddesinde yazılı koşulların oluşup oluşmadığı üzerinde durulmamış, belirtilen hususlarla ilgili olarak dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklardan somut olgu ve olaylara dayanan ayrıntılı bilgi alınmamış, mahalli bilirkişiler iş bu 256, 257, 258, 259, 260, 261 ve 263 parsel sayılı taşınmazların komşu çaylara herhangi bir tecavüzlerinin olmadığını, bildiklerinden beri tarım arazisi olarak kullanıldıklarını söylemiş iseler de hangi tarımsal amaçla kullandıkları, ne şekilde tarım yapıldığı üzerinde de durulmamış, bu keşif sonucu düzenlenen 2004 tarihli ziraatçi ve jeolog bilirkişinin müşterek raporunda, taşınmazların dere yatağı vasıflı yer olmadığı ve tarıma elverişli kültür arazisi olduğu bildirilmiş ise de, taşınmazların keşif tarihindeki güncel durumu incelenilmekle yetinilmiş olup, bu parsellerden 260, 261 ve 263 parsel sayılı taşınmazların, ağır bünyeli topraklardan olup drenaj (taban suyu) sorunu olduğu belirtilmiş olmasına rağmen, bu tespit üzerinde de durulmamış, aktif dere olmasa dahi, derenin etki alanında kalıp kalmadığı yeterince irdelenmemiştir. Zira, 256 ve 257 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde yapılan 1990 tarihli keşifte, dava konusu taşınmazların geçmişte zaman zaman taşkınlara maruz kaldığı ancak bunun geçici olduğu gerek mahalli bilirkişi beyanlarında gerekse bu keşifler sonucu düzenlenen jeolog bilirkişi raporlarında belirtilmiş olup bahse konu hususun netleştirilmesi de uyuşmazlığın çözümü için önem arz etmektedir.
Öte yandan, bir arazinin niteliğini, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde, hava fotoğraflarından yararlanılmaması da doğru olmamıştır.
Hal böyle olunca; Hazine adına tespit gören dava konusu iş bu taşınmazların, tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığından getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yaran bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeolog bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, teknik bilirkişi ve üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılması, keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların öncesinin ne olduğu, kim tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, çay metrukatı olup olmadığı, çay metrukatı ise hangi tarihte çayın metruk hale geldiği, taşınmazlarda imar-ihya işleminin yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise imar-ihyanın ne şekilde yapıldığı ve hangi tarihte tamamlandığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, komşu taşınmazların dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmazların yönünü ne okuduğunun bilirkişi ve tanık beyanları ile denetlenmesi, yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkilerin gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmesi, tespite aykırı sonuçlara ulaşılması halinde tüm tespit bilirkişilerinin tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılıkların giderilmesine çalışılması, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin komşu taşınmazların kadastro tutanakları ve varsa dayanaklarını oluşturan kayıtlarla denetlenmesi, teknik bilirkişiden keşfi takibe elverişli krokili rapor alınması, ziraat bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmazların toprak yapısı ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini, taşınmazlar üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazların imar-ihyaya konu olabilecek yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihleri bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması, jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişiden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazların sınırları ve niteliğini, taşınmazlarda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresini belirtir şekilde rapor alınması, jeolog bilirkişisinden dava konusu taşınmazların sınırında dere bulunduğu ve tutanak içeriğinde de çay metrukatı olduklarının bildirildiği göz önünde bulundurularak, taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğini, dere yatağı niteliğinde olup olmadığını, evveliyatının çay veya dere yatağı niteliğinde olup olmadığını, dere yatağından kazanılıp kazanamadığını, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığını, aktif dere yatağında kalmıyor ise derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığını açıklar nitelikte önceki tüm jeolog bilirkişi raporlarını da irdeleyen ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması gerekirken, son derece yetersiz bilirkişi raporları ile soyut tanık ve mahalli bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm verilmiş olması isabetsiz olup davalı … vekilinin hükme yönelen temyiz itirazları bu nedenlerle yerindedir.
2. … …oğlu …’nun bir kısım mirasçıları ile… …oğlu …’in bir kısım mirasçıları vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a) Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, … …oğlu …’in bir kısım mirasçıları vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b) … …oğlu …’nun bir kısım mirasçıları ile… …oğlu …’in bir kısım mirasçıları vekili, çekişmeli taşınmazlarda, … …’nun (…) taşınmazlardaki payını devrettiğini, bu nedenle Mahkemece adı geçene pay verilmesinin hatalı olduğunu öne sürerek de hükmü temyiz etmişlerdir.
Gerçekten de; dosya arasında yer alan … … ve … …’nun (…’nun eşi) satıcı olduğu, 30.3.1968 tarihli ve 04687 yevmiye numaralı senedin incelenmesinde; “bizlere intikali gereken gerek tapulu gerekse tapusuz bilumum ve bizlere isabet eden gayrimenkullerimizin tamamını (…ve … oğlu) 1933 d.lu …’ya sattık” şeklindeki senet ile; bu senetteki alıcı …’nun satıcı olduğu 17.5.1968 tarihli ve 07203 yevmiye no.lu ve “30.3.1968 tarihli ve 4687 yevmiye numaralı senet ile … … ve … …’dan devralmış bulunduğum ….., Köyünün hudutları dahilinde bulunan tapulu ve tapusuz gayrimenkullerin tamamının yarısını (….., oğlu) …; diğer yarısını da (seviyyen) … ve …’lara devrettim” şeklindeki senetler tartışılıp değerlendirilmeden ve bu senetlerdeki devirlerin geçerli olup olmadığı, geçerli ise davacı …’nin taşınmazlarda miras yoluyla gelen hakkı kalıp kalmayacağı tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsiz olup adı geçenlerin buna yönelen temyiz itirazları yerinde görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda (2.a) no.lu bentte açıklanan nedenlerle… …oğlu …’in bir kısım mirasçıları vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2.b) no.lu bentte açıklanan nedenlerle… …oğlu …’nun bir kısım mirasçıları ile… …oğlu …’in bir kısım mirasçılarının, (1) no.lu bentte açıklanan nedenlerle ise davalı … vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, 22.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.